ABD ve batı ülkelerinin tam desteğiyle İsrail, Hamas’ı cezalandırma adına çocuk, kadın, gözetmeden Gazze’nin her santimetre karesine bomba yağdırıyor... 2.3 milyon insanın sıkıştığı bir avuç toprakta elektrik, su, gaz, yaralılar için hastane, ilaç yok, muhtemelen gıda stokları da bitmek üzere. İnsanlık adına utanç veren görüntüler daha da artabilir yani… Evet Hamas’ın İsrailli sivillere yönelik saldırısı asla kabul edilemez ama bu misilleme gerekçesiyle tüm Filistinlileri hedef alma, yok etme hakkını da kimseye vermez. Hem de hiç bir uluslararası hak, hukuk tanımaksızın… Bu durumda da olması gereken ne? Diplomasinin devreye girmesi. Ancak o noktada da aklını, insanlığı yitiren siyasiler devrede maalesef. Mesela ABD Dışişleri Bakanı Blinken, İsrail’e ayak basar basmaz ne dedi? “Ben bir Yahudi olarak buradayım. “Bu bir diplomatın söylemesi gereken sözler mi? Neysen, nesin. İster Yahudi, ister Müslüman, ister Hristiyan ya da Budist ol ne fark eder, asıl olan insanlık ve hakkaniyet… “Siviller ölmesin ama İsrail haklıdır” saçmalığını savunan, aynı kafada ABD’de kaç tane Blinken var acaba?
Bunu duyan İsrail durur mu? Sağlık Bakanları, saldırılarda yaralanan Hamaslıların devlet hastanelerinde tedavilerinin durdurulması emrini verdiğini açıkladı. Savaştayız ama savaş hukuku falan tanımam yani...
İsrail, Savunma Bakanı da askerlere “Tüm kısıtlamaları kaldırdım” diyerek her türlü hukuksuz eyleme yeşil ışık yaktı. Askerlerin işledikleri olası suçlardan yargılanmayacakları anlamında. Netanyahu’nun öfke kin, dolu tavrı ise malum… Son olarak da Filistinlilerin evlerini, Gazze’yi tahliyeleri, terk etmeleri istendi.
Yoksa elbirliğiyle katliama devam...
***
Bunun da kara harekâtı, İsrail’in Gazze’yi de işgal, yutma operasyonunun işaret fişeği olduğu ve olası sokak çatışmalarının sonuçları konuşuluyor, tartışılıyor... Ama esas sorgulanması, gereken ise şu:
Gazze sonrasını hiç düşünen var mı? Karşılıklı iki taraf arasında zaten var olan kin ve nefreti daha da körüklemenin, yeni kin tohumları ekmenin olası riskleri, sonuçları hiç düşünülüyor mu? Hamas’ın saldırısına karşılık İsrail “misilleme hakkımı kullanıyorum” diyor ama çocuk, kadın ayırt etmeksizin hedef aldığı oradaki 2.3 milyon insan içinden yeni düşman üretme, radikalizmi daha da tetikleme durumu söz konusu. ABD’nin 2003 işgaliyle beraber Irak’ta ortaya koyduğu istikrarsızlığın, bombaların kıyımın ürettiği şiddetten beslenen radikalizm örneği ve yeni radikal örgütler türemesi gibi… İnşallah böyle bir şey olmaz, yanılırız ancak işin en kötü en acı riski de bu. Mesela dün konuştuğum istihbaratçıların kesiştiği nokta şuydu:
“Bu olayın hem sosyolojik hem siyasi hem de mücadeleye dair sonuçları olacak. En büyük tehlikede şu: İsrail yaptığıyla geleceğe damgasını vuracak bir radikalizmin, düşmanlığın altına imzasını atıyor tohumlarını ekiyor. Belki bugün hırsıyla, öfkesiyle masumları katledecek ama umutsuzluk insanları terörün kucağına iter... İsrail radikal hükümet yetkilileri de Filistinli insanı tanımama onları bir hayvana benzetme gibi açıklamalar, aşağılamalarla, Gazze halkının hiçbir zaman umudunun muvaffak olmayacağı gibi bir çaresizliği ortaya çıkardılar. Gazze halkı bunun tepkisini verecektir. İsrail’in Gazze’de ektiği bu kin, nefret tohumları, radikal terör örgütleri ya da bazı ülkelerin istihbarat servislerince kullanılacaktır.”
Terör saldırılarında yükselme, radikal terör örgütlerinin tekrar daha aktif hale gelmesi, birçok noktanın hedef olacağı terör eylemleri olasılığı yani.
Bir kez daha inşallah böyle bir şey olmaz diyelim...
***
Ancak hâlâ birçok soru işaretleriyle dolu Hamas eylemi ve İsrail’in tavrı sorgulandığında endişelenmemek elde değil. Hele de İsrail’in Mescid-i Aksa’da Cuma namazı kılanlara dahi öfkesi, verdiği sert tepki dikkate alındığında... İnsanlara ibadet hakkı dahi vermediler... Namaz sonrasında da bir protesto, eylem olmamasına rağmen İsrail’in tepkisi daha da arttı, evler dahi hedef alındı. ABD bu işi Hamas ile İsrail arasında hapsetmeye çalışıyor ama bunun öyle olmadığı, olmayacağı da açık ve net. Bu aynı zamanda küresel hesaplaşmanın Ukrayna-Rusya savaşından sonra bir başka evresi. Üstelik ondan daha karışık ve zor bir denklem… Mazlumların canları ve kanları üzerinden çok tehlikeli bir oyun oynanıyor...Her zamanki gibi malum şüpheli olarak başrolde de ABD var...