Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

TBMM’de, milletvekilliği düşürülen Can Atalay için gerçekleştirilen özel oturumdaki yumruklar bizi 23 yıl öncesine, 30 Ocak 2001’e götürdü. O gün de Meclis’te kavga çıkmış, iktidar ve muhalefet milletvekilleri arasında yumruklar konuşmuştu. Aldığı darbelerle de kalp krizi geçiren DYP Şanlıurfa Milletvekili Fevzi Şıhanlıoğlu yaşamını yitirmişti. Neyse ki bu kez böyle çok acı bir son olmadı. Ama bu olmayacak anlamına gelmez, gelmemeli. Çünkü dünkü manzara hiç hoş değildi. Hatip kürsüsü önündeki merdivenlere kan aktı. Sözlerin dile getirileceği parlamento çatısı altında yumruklar havada uçuştu. Vekiller birbirine girdi, kadın vekiller arada kaldı, ağza alınmayacak sinkaflı sözler sarf edildi. Parlamento oturuma defalara ara vermek zorunda kaldı. Bu görüntülerde vatandaşın büyük beklentiler içinde olduğu Gazi Meclis’e hiç yakışmadı. O nedenle acilen Meclis’teki tansiyonu düşürmek, tekme ve yumrukların önüne geçmek şart. İyi de bu nasıl olacak? Daha öncekilerde olduğu gibi sadece “kınama” cezalarıyla yumruğu engellemek mümkün mü? Değil. Çözüm; karşılıklı bağırıp, çağrışma, küfürleşme hatta yumruklaşmalar gibi üslup ve seviye sorunlarına yeni yaptırımlar da dahil siyasilerin davranışlarını belirleyen Siyasi Ahlak-Etik Yasası… Ama bu da yıllardır konuşulan hatta önceki dönemde de dillendirilen uzlaşma turlarıyla yine hararetlenen bildik hikâye maalesef. Çünkü sözü edilen konuya ilişkin yasa tasarıları, taslaklar bugüne dek defalarca gündeme geldi. TBMM çatısı altında yüksek tansiyon içeren tartışmaların ardından da komisyon çalışmaları ya rafa kaldırıldı ya da yasa tasarıları kadük oldu. Hem de ta Hüsamettin Cindoruk’un TBMM Başkanlığı (1991-95) döneminden bu yana. Kısacası, bu hikâye 33 yıldır konuşuluyor, dahası bazı dönemlerde parlamentodaki tüm siyasi partilerin grup başkanları altına imza koymuş olmasına rağmen çıkmadı. 

Haberin Devamı

***

Yani, milletin vekilleri neler yapıp yapamayacaklarının bir kurala bağlanmasını ve partilere akan paraların sorgulanmasını istiyor görünüp “olmaz” diyorlar. Ki bizde bunu yazılarımızda defalarca dile getirdik. Hem de bizzat bu iş için çabalayanların ağzından. Mesela, 2014’teki HSYK teklifi görüşmelerinde Meclis’te yumrukların konuştuğu günlerde TBMM eski başkanlarından Hüsamettin Cindoruk (27 Ocak 2014 tarihli yazımız) şöyle demişti: 

Haberin Devamı

“Bugünkü iç tüzükte ‘kınama’ ve ‘birkaç celselik ihraç’ dışında yaptırım yok. Kınama, ’Yaptığın ayıp’ demek, diğeri ise hiç uygulanmıyor. Onun için tek çözüm dünyadaki her parlamentoda var olan siyasi ahlak ve etik yasası. Meclis başkanlığım dönemimde (1991-1995) para cezaları, ödenek kesintisi gibi yaptırımları da öngören böyle bir yasayı geçirmek için çok uğraştım ancak başaramadım. Benden sonra Mustafa Kalemli de ilgilendi ama o da çıkaramadı. Sonunda da kadük oldu.” 

***

Yine, Meclis’in oldukça kavgalı ve bol sinkaflı bir döneminde konuştuğum TBMM eski başkanlarından Cemil Çiçek de (28 Aralık 2017 tarihli yazımız) şunları söylemişti: 

“Bu durum sadece Genel Kurul’da değil ki. Şimdi grup toplantıları da çığırından çıktı. Yani bu noktada iyiye gitmiyoruz. Bugünden yarına netice alacaksak genel başkanların bu konuda ortak bir tavır koyması gerekiyor. Benim zamanımda (2011-2015) dört partinin temsilcileri anlaşarak bir Etik Kanun Taslağı hazırladı ki bu Meclis’te bir ilktir. Ama partilerin hepsi kulağının üstüne yattı. Dolayısıyla, Meclis’te bu işlerle ilgili olarak hazırlanmış birçok rapor, kanun haline getirilecek metin var ama yapılabilen fazla bir şey yok.” 

Haberin Devamı

***

TBMM’nin önceki Başkanı Mustafa Şentop’un da gündeme getirdiği, yoğun çaba sarf ettiği aynı yasayla ilgili düşüncesini sorduğum 27. dönem CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in tespitleri ise (21 Aralık 2020 tarihli yazımız) şöyleydi: 

“Sayın Meclis Başkanı’nın böyle bir çabası varsa kesinlikle sonuna kadar destekleyeceğim. Bir etik yasasıyla ilgili Sayın Meclis Başkanı geliyorsa CHP olarak gözü kapalı her türlü desteği vermeye hazırız. Ülkenin acil bu kirlilikten kurtulması lazım. Bir siyasetçi olarak söylüyorum çok kirli. İnşallah çıkar. İnşallah bu sözde kalmaz.” 

***

Sonuç ortada... 28. dönemdeyiz hala yumruklar konuşuyor ve o yasanın mutlak çıkması gerektiği noktasında herkes hemfikir gibi. Hem iktidar hem de muhalefetiyle... Yani yine herkes istiyor havasında. Dolayısıyla, denilecek olan da şu: Umarız öyle ya da böyle yasa çıkar ve bu hikâye de artık sonlanır...