Terörle, teröristle mücadelede dört faktör kritik önemde. Birincisi, terörü kaynağında kurutmak. Bunun için teröristlerin barındığı, yuvalandıkları kampları olan yerleri kontrol etmeniz ve orada bulunmanız lazım. Yani pençenizi atmanız ve bırakmamanız gerekiyor. Yoksa akışkandır terör, gelir oraya tekrar yerleşir. TSK bunu başarıyla yapıyor. Irak’ın kuzeyinde kilit kapanmak üzere, sırada Suriye var... İkincisi, terör örgütünün sözde lider kadrosunu etkisiz duruma getirmek. Nokta istihbaratı ve vuruşlarla Türkiye bunu da yapıyor. Hem Kuzey Irak’ta hem Suriye’de hem de ülke içinde terör örgütünde sözde üst düzey yönetici konumundaki pek çok terörist etkisiz hale getirildi, getiriliyor. Üçüncü faktör de terör örgütüne katılımı engellemek. Sadece Doğu ve Güneydoğu değil bölücü terör örgütünün İstanbul başta büyükşehirlerdeki eleman devşirme faaliyetleri yakın takibe alınarak bu da minimum düzeye inmiş durumda… Kısacası, Türkiye 2016’dan bu yana ivme kazanan teröristi zarar vermeden yok etmeye dönük “önleyici saldırı” doktrini ya da stratejisi kapsamındaki kararlılığıyla terörü kaynağında yok etme, sözde lider kadrosunu etkisiz duruma getirme, katılımı önleme açısından son derece etkin ve başarılı. Kesintisiz devam eden operasyonlarla teröristler adım adım takip edilerek bulunuyor ve yok ediliyor. Birçoğu da kaçtı...
★ ★ ★
Ancak bir de dördüncü ve en kritik ayak lojistik desteğin kesilmesi konusu var ve orada biraz sıkıntı söz konusu. Niyesi malum. ABD ve İngiltere, Fransa, Almanya başta olmak üzere Avrupa’daki bazı ülkeler terör örgütüne olan sevdaları, kirli ilişkileri nedeniyle teröristleri korumak, kollamak adına her türlü alçaklığı yapıyorlar. Hem silah tedariki, hem de istihbarat ve finansman desteğinin yanı sıra teröristlere kucak açma, topraklarını üye toplamak amacıyla lojistik üs olarak kullandırtmak adına… Dolayısıyla Kuzey Irak’ta, Suriye’de sahadakiler ya da maşalar, temizleniyor etkisiz hale getiriliyor ama PKK’nın ideologları ABD, Avrupa’da ve hâlâ faaliyette. Bunlar da bilinen insanlar. Açıkçası Türkiye sadece terör örgütüyle, teröristlerle değil, ABD başta birçok devletin arkasında olduğu ve kullandığı alçak bir terör kompleksiyle mücadele ediyor aslında. Bunun terör kompleksi haline gelmesinin sebebi de Irak ve Suriye gibi bölgedeki parçalanan ya da otoritesini yitirmiş devletler elbette.… Ne kadar çok devlet burada otoritesini yitirirse o kadar çok terör baronu denilen bölge dışı devletlerin işine yarıyor. Bunların başında da ABD olduğu herkesce malum… Bölgede sınırlar değişecek, 20 yeni devlet kurulacak diye yıllar öncesinden bizzat duyurmuşlardı zaten… İsrail de şimdilerde bu rezil tezgahın tetikçiliğini yapıyor ve hamisi ABD ile birlikte göstere göstere bölgedeki tehdidi yükseltiyorlar...
★ ★ ★
Kısacası alçak, hain olanlar sadece teröristler değil, onların ipini elinde tutan daha başka alçaklar da var... Dünyanın baş belası kuklacılar ve kuklalar yani. Devamlı terör örgütünü kullanmak suretiyle Türkiye’yi yumuşak karnından vurup yıpratmaya, zafiyete uğratmaya çalışıyorlar. TUSAŞ’a yönelik saldırı da bunun son örneği... Dolayısıyla Türkiye sadece teröristlerle değil, arkalarındaki güçlerle, terör sevici devletlerle de amansız bir mücadele içinde... Yoksa bugüne kadar terör örgütü bitmediyse, bitirilemediyse Türkiye’nin imkan ve kabiliyetlerinin bunun için yeterli olmadığından değil, sürekli dışarıdan farklı aktörlerin farklı dönemlerde teröristleri sahiplenmesinden, desteklemesinden kaynaklı bir durum... Onların Türkiye’ye karşı hasmane tavırları, alçaklıkları da tarihsel bir gerçeklik zaten...
Yani bugün Cumhuriyetimizin 101. yıl dönümünü kutlarken müthiş onurlu ve gururluyuz ama hala içerideki hainler ve dışarıdaki düşmanlarla da mücadele ediyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar beyhude olduğunu da biliyor ve büyük bir kararlılıkla ülkece tek ses, tek yürek olarak, sonsuza dek yaşayacak Cumhuriyetimiz diye haykırıyoruz...