Her seçim öncesinde her siyasi partide adaylık tartışmaları, kırgınlık, küskünlük durumları siyasetin bildik ritüeli. Dün de vardı, bugün de oldu, oluyor. Ancak bunun dozaj aşımıyla tabanda, seçmende kırgınlık, küskünlük ya da sandığa tepki yaratma olasılığı da siyasetin bir başka gerçekliği… Bu açıdan genel görüntüye bakıldığında da ana muhalefet partisi CHP’nin diğerlerine oranla daha fazla risk içerdiği de ortada...Gerçi CHP’liler buna çok seslilik diyor ama aday belirleme sürecinde bugüne kadar İzmir, Eskişehir, Çanakkale, Çiğli ve Ataşehir gibi başlıca noktalarda partide ciddi krizler patlak verdi. Çekişmenin zirve yaptığı Çankaya ve Kadıköy adayları ise haftalardır belirlenemiyor...Her iki yerde de çok sayıda aday adayı var ama adayın nasıl belirleneceği konusunda kafalar karışık...Anket sonucuna göre belirlenecek falan deniliyor ama onda da güven sorunu var ve genel algı da hem CHP Genel Başkanı Özgür Özel hem de İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bilek güreşine sahne olduğu, iki taraf da kendi adaylarını karşı tarafa kabul ettirmeye çalışıyor şeklinde… Hal böyle olunca “partide karar mercii kim tartışmaları” sürüyor bir yandan da. Partide bir açmaz, adaylık düğümü halkaları söz konusu açıkçası..
★ ★ ★
Buna şimdi de uzunca süre tartışıldıktan sonra çözüldü sanılan Hatay düğümü de eklendi. Parti içinden gelen “sakın yapmayın seçim kaybedilir” tepkilerine rağmen anketler onu gösteriyor diye yeniden aday gösterilen Lütfü Savaş’ın depremin yıldönümünde Hatay’da yuhalanmasıyla başa dönüldü bir başka deyişle...CHP’nin grup başkan vekilleri toplumsal tepkiye duyarsız kalınamayacağını ve PM’de Lütfü Savaş’ın durumunun yeniden değerlendirileceğini söylüyor, Savaş ise “Genel başkanla konuştum. Adaylıktan çekilmeyeceğim” diyor… Bu düğüme karşı CHP’nin çözüm formülü de yine anket!.. Parti yönetimi hafta başına kadar Hatay için bir anket çalışması daha yapacak. Lütfü Savaş’ın adaylık durumu da PM’de bu anket sonucuna göre netleşecek. Anketle belirlenen adaya yönelik tepki ve tartışmayı varsa yanlış yeni bir anketle çözelim, bitirelim hesabı yani. Bu durumda da “Önceki anketi kim, nasıl, hangi kriterlere göre yaptı? Bu yapılacak yeni ankete kim nasıl güvenecek?” diye sorulmaz mı, sorgulanmaz mı? Nitekim partililerce sorgulanıyor da? Dolayısıyla Hatay’da farklı bir isim aday gösterilse ya da Savaş ile yola devam denilse de parti yönetimi adına büyük sıkıntı...
★ ★ ★
CHP açısından çözümü en sıkıntılı düğüm ise DEM Parti ile olan ilişkileri elbette. Çünkü Ankara’da Mansur Yavaş bana zarar verir diye zaten istemiyor, İstanbul’da ise Ekrem İmamoğlu kazanma iddiasını sürdürebilmek adına DEM partiyle iş birliğine mahkûm hissetti kendisini. DEM Parti’nin İstanbul’dan aday çıkarması da pek işine gelmiyordu, tabii adayın kimliği ve profiliyle bağlantılı olarak.. Dolayısıyla CHP’nin İstanbul’a dönük siyaset mühendisliği hesapları da DEM’in açıkladığı adayla birlikte farklı boyuta evrilmiş durumda. Sanki yeni bir rakip daha gibi ama olası işbirliği ya da İmamoğlu’nun tanımıyla tabanda İstanbul ittifakı veya DEM Parti’nin deyimiyle kent uzlaşısı görüşmelerine devam havası söz konusu bir yandan da…
Yine CHP açısından sıkıntılı bir başka düğüm de önceki Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun tavrı, pozisyonu. Partideki delege ağırlığı hala yüksek ve çalışma ofisi de paralel bir genel merkez gibi. Kılıçdaroğlu’nun son “siyaseti bırakmadım” çıkışıyla da sandık sonucuna dönük parti içindeki olası iktidar kavgası iddia ve beklentiler de tetiklenmiş durumda… Kısacası sandığa giden yolda CHP sokağa, vatandaşa dokunmaktan ziyade parti içi sorunlara odaklanmış havasında. Bu anlamda da düğüm düğüm bir CHP görüntüsü var şu anda...