Bolu’daki 4.8 büyüklüğündeki deprem İstanbul’u da panikletti. Hemen herkes bildik “Bu deprem İstanbul’un korkulu rüyası fayı tetikler mi?” sorusuna odaklandı. AFAD’ın, “Bu büyüklükteki depremlerin İstanbul’un güneyinde Marmara Denizi’nin içinden geçen fayları tetiklemesi söz konusu değildir” ya da bazı bilim insanlarınca “İstanbul ile hiç alakası olmayan bir deprem” gibisinden açıklamalarla yine anlık rahatlama havasına geçildi. Tabii şimdilik, çünkü bu rahatlamanın kalıcılığı için olması gereken belli: Depremde yıkılmayan, göçmeyen binalar yapmak, riski azaltmak. Yani Japonya gibi deprem korkusunu hepten yenmenin yolu bina yapımında 2018 ve 2019’daki son yönetmeliklerde öngörülenleri harfiyen uygulamak. Yapmayanı sorgulamak, varsa da yönetmeliklerde eksiklikler onları da gidermek. Malum, Kahramanmaraş merkezli depremlerde eskisi-yenisi ne varsa binlerce bina yıkıldı. Hatta deprem yönetmeliğine uygun yapıldı diye insanlara pazarlanan yüksek katlı binalar, rezidanslar bile. Dolayısıyla, İstanbul’da da eskisi-yenisi, az katlılar, yapışık-bitişik binalar kadar, yüksek katlı birçok yapı da sorgulanır halde. Mesela jeofizik mühendisi, deprem bilimci Prof. Dr. Haluk Eyidoğan diyor ki:
“Depremlerin çok olduğu ülkelerde yönetmeliklere göre özellikle yüksek binalara, baraj gibi mühendislik yapılara ve stratejik tesislere ivme ölçer cihazları koymanız lazım. O kayıtlar değerlendirilir her depremden sonra. Bu konuda AFAD da 2018’de bir yönetmelik çıkardı, biz de bilirkişi olarak gittik. 30 kat ve üstü binalara şu anda mecburiyet var; yönetmelik gereği bu deprem ivme kayıtçılarının konulması gerekiyor. En tepesine, ortasına ve tabanına. Çünkü deprem büyüklüğü ne olursa olsun bu kayıtlarla binanın performans analizini yapacaksın. 30 kat bu, 5 katlı binanın yıkılmasına benzemez. Biz de dedik ki bu 20 kattan itibaren olsun. Deprem yönetmeliğine göre yüksek yapı 60 metre ve daha yüksek olan yapılar, bu da 17-20 kat falan. İstanbul’da bunların sayısı bundan yıllar önce bine yakındı. Yüksek yapılar deprem yönetmeliği ne zaman çıktı? 2018 sonunda, 2019’da yürürlüğe girdi. Peki, ondan öncekiler neye göre yapıldı?”
Yüksek katlı binalar için ivme kayıt cihazlarının kritik önemde olduğunu belirten Eyidoğan, devam ediyor:
“Binaların performansı çok önemlidir depremde. Performans analizleri yapılır özellikle yüksek binalarda. Yalnız statik hesap yapılmaz, dinamik hesap da yapılır. Fırtınalarda sallanır yüksek binalar mesela. Binanın kuvvetli bir lodosla, depremle baş etmesi lazım. Dolayısıyla, yüksek bir binanın ya da stratejik tesisler nükleer santralin, barajın deprem sonrası performansını nasıl ölçersiniz? Bu cihazın kayıtlarıyla. O bina inşa edilirken onun dayanabileceği maksimum bir ivme hesabından yapılır. Deprem tehlike haritası onu gösterir. Ona dayanarak yapılan hesaba göre de depremde bina ayakta kalır, betonuyla, işçiliğiyle, temeliyle… Yalnız Marmara’da geçen yıl bir sürü deprem olmuş, Türkiye’de her yıl yüzlerce deprem oluyor. Bunların kayıtlarına bakıp biz neyin performansını değerlendiriyoruz? Hangi barajın, hangi yüksek binanın performansına bakıyoruz? Yıkılmadı, demek ki bunun performansı iyi demek yetmiyor.”
***
Aynı konuyu bir de yıllarını depreme dayanıklı güvenilir binalar yapımına, yapı stokunun durumunu saptamaya veren Prof. Dr. Mustafa Erdik’e sordum. Öncelikle de gökdelen sayısını ve hepsinde ivme kayıt cihazı olup olmadığını. O’nun anlattıkları da şunlardı:
“Gökdelen dediğiniz 20 katın üstüyse Türkiye’deki sayısı bine yakın, İstanbul’da da 600 falandır, 20 kat üstü diyorum. Hepsinde yok ivmeölçer tabii ki. 30-40 kat olanların bir kısmında var ama hepsinde yok.”
Olması gerekmez mi?
“Olması şöyle gerekir; şartnamede konulsun diyor ama herhangi bir yaptırımı yok. O tamamen mal sahiplerine bağlı. Çoğunluğu bunların bir kısmı rezidans, bir kısmı iş yeri olduğu için bir kısmında var, bir kısmında yok. Olanlarda nasıl bakım sağlandığından da bilgim yok. Ama bir kısım Üniversitenin, Kandilli Rasathanesi’nin yerleştirdiği yerler var. Bunların bakımı iyi ama onlar Üniversite tarafından araştırma amaçlı yerleştirilmiş cihazlar.”
Olmasını öngören 2020 tarihli bir yönerge de var ama?
“Şartnamede var da herhangi bir yaptırımı yok. Koymazsan bir cezası yok yani.”
***
Kısacası, eğer Japonya gibi deprem korkusunu hepten ortadan kaldırmak istiyorsak, binaları yenilerken, yönetmelikler de dâhil her şeyin gözden geçirilmesi ve en yetkilisinden sokaktaki vatandaşa kadar herkesin kolektif bir sorumluluk duygusu içinde hareket etmesi şart. Yoksası ortada zaten...