Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ana muhafet partisi olarak iktidarla “müzakere edilerek de mücadele edilebilir” diyerek ılımlı bir hava estiren CHP kendi içinde ise doğrudan güç mücadelesine odaklı gerilimli bir görüntü veriyor. Hem genel başkanlık hem de 2028’e dönük Cumhurbaşkanı adaylığı hesapları nedeniyle tam anlamıyla bir soğuk savaş süreci var... Önceki Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun çıkışları ve sahaya inmesi de Genel merkezdeki rahatsızlığı hepten tetiklemiş durumda. Özel ile Kılıçdaroğlu arasındaki gerilim artık kameralar önünde söz düellosuna dahi dönüştü... Karşılıklı sarfedilen sözlerle iki cephe arasındaki salvolar kurmaylara, hatta teşkilata da yansıyor...İmamoğlu ve Yavaş arasında ise açık edilmeyen ama derinlerde süregelen rekabet de kızışıyor. Tabii bir de şimdilerde pek öne çıkmayan ama CHP’nin tarihinden, kodlarından kaynaklanan ve eskilerden bu yana süregelen çekişmelere, hiziplere dönük bildik bir damar da var... Kim kimle beraber, kimin yanında belli değil..Dolayısıyla Özel’in Genel Başkan seçildiği kurultay sonrası artık kavgalar geride kaldı, birlik beraberlik dönemi diyen ve 31 Mart seçimlerinde gelen başarıyla özgüveni artan CHP’de “iktidar hesapları” pik yapmış durumda. Ama bu ülkeye değil yine partide iktidar olmaya yönelik... Biri “Kalk, o koltuk benim hakkım” inadında, diğeri “Değişimse gerekeni yaptım, başarıya koşuyoruz” iddiasında. Gözlerini ülkenin en tepe koltuğuna diken aktörler de benim önümü hangisi açar düşüncesiyle tahterevalli siyaseti yapıyor.

Haberin Devamı

★★★

CHP’de bu dört isime,dinamiğe  odaklı bir de “o olmasaydı sen olmazdın” tartışması var bir yandan da..Mesela Kılıçdaroğlu’nun kaybettiği kurultay sonrası ve 31 Mart seçimleri öncesinde ne deniliyordu? CHP’de bir görünen bir de gölge Genel Bakan var. CHP’nin 2028’deki Cumhurbaşkanı adayı da, lideri de İmamoğlu aslında. Ama Özel, Genel Başkan olarak beklenenin o kadar üstünde bir performans gösterdiki “ben varım ve kalıcıyım” dedi. Hızla liderliğe yürüyor, öyle de davranıyor. Bunu da hem partisi hem de sokaktaki insanlar görüyor. Bu da İmamoğlu cephesinde ciddi anlamda rahatsızlık yaratmış durumda. Dolayısıyla İmamoğlu’nun yakın çevresinden CHP’nin son seçim başarısı ve değişime odaklı yapılan yorumlarda şu şekilde:

Haberin Devamı

“CHP’de değişim fitilini ateşleyen seçimin ertesi gününün sabahında paylaştığı videoyla İmamoğlu. Eğer o video olmasaydı CHP’deki değişimin fitili İmamoğlu tarafından ateşlenmeseydi, kurultayda Özel’in yanında durmasaydı partide hiçbirşey değişmezdi. CHP eski kadroyla seçime gitseydi 31 Mart’taki manzara ortaya çıkmazdı,bugünkü başarıyı elde edemezdi.” İmamoğlu olmasaydı Özel Genel Başkanlık koltuğunda oturamazdı yani.

Bu bağlamda Özel cephesinden gelen değerlendirmeler de şöyle:

Böyle bakılırsa Kılıçdaroğlu aday göstermeseydi, İmamoğlu ve Yavaş’da o koltuklarda yoktular, siyaset sahnesinde de bugünkü pozisyonda olamazlardı.”

Tüm bunlara karşı da Kılıçdaroğlu cenahındaki CHP’liler ise “yerel seçim stratejisinde Kılıçdaroğlu’nun daha önce izlediği starejiler, helalleşme politikası etkili oldu. Onun koyduğu tuğlalar üzerine yenileri eklendi. Başarıda en büyük pay onun” diyorlar...

Haberin Devamı

★★★

Bu çok parçalı görüntü nedeniyle de eylül ayındaki tüzük kurultayı CHP açısından tam bir turnusol testi gibi... Kim kimle olacak, saflar nasıl olacak, özellikle de tüzük kurultayını, seçimli kurultaya çevirme hazırlığında olduğu söylenen Kılıçdaroğlu’nun gücü ve etkisinin sınanması anlamında. Ki Kılıçdaroğlu açısından bu mevcut delege yapısından kaynaklı son şans olarak da nitelendiriliyor. İlerde olağan kurultay sürecine girildiğinde delege yapısı tümden değişecek diye. Dolayısıyla kendisini desteklediğine inandığı delegelerle son şansını zorlama niyeti açık. Ama koltuğu Özel’i bıraktığı kurultayda kendisine “aday olun” diyenlerin, sandık başına gittiklerinde nasıl tornistan yapıp Kılıçdaroğlu’na oy vermedikleri gerçekliği de ortada...Hal böyle olunca da ağustos ayının CHP açısından çok sıcak geçeceği açık ve net...