Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

CHP’de yine herkes “köklü değişim” diyor. Seçimlerin ardından ilk kez toplanan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin tamamı istifa etti. Kılıçdaroğlu “değişim” çıkışı yapan İmamoğlu ile görüştü, bugün de Parti Meclisi toplantısı var. Yani CHP’de olağanüstü gibi algılanan, nitelendirilen ama aslında son derece olağan görüntüler, gelişmeler söz konusu. Çünkü bu, CHP’de genel başkanlık koltuğunun değiştiği 22 Mayıs 2010’dan bu yana Kılıçdaroğlu’ndan da sıkça duyduğumuz ancak içi doldurulamayan bir söylem. Ya da alınan her seçim yenilgisinden veya gerçekleştirilen her kurultayda parti içi muhalefetin gazını almak, tabana, teşkilata heyecan vermek amacıyla dillendirilen bildik ritüel. Hatta yüzde 25 bandında sıkışan CHP’nin hem tabanına hem de sokaktaki insana umut olması için atılan adımlar, vitrin yenilenmeleri de öyle. Dolayısıyla, değişim denildiğinde beklentiler ile yapılanlar arasında 180 derece farklılık var açıkçası. Mesela Kılıçdaroğlu döneminde Parti Meclisi altı kez değişti. MYK üyeleri yenilendi. Her seferinde de Parti Meclisi’nin neredeyse yüzde 80’i farklı isimlerden oluştu. En sonuncusunun gerçekleştiği 2020’deki 37. kurultayda parti içi muhalifler “2023’te seçimlere yeni yönetim ve örgüt yapılanmasıyla gitmek şart” iddiasındaydı, olağan kazanan taraf ise yenilenmeyi bir kez daha kişilerin değişimi olarak gördü ve yine sadece Kılıçdaroğlu’nun etrafındaki bazı isimler yenilendi. Bu arada bir süreliğine oyun dışı kalıp tekrar dönenler de oldu. Yani daha önceki yenilenme muhabbeti nedeniyle yönetimde olma vizesi alamayan bazı isimler CHP’yi 2023 seçimlerine taşıyacak yeni değişim umudu kapsamında yine kadroya dâhil edildi. Bir başka deyişle, bugüne kadar yenilenmeyi çevresindeki kişilerin değişimi olarak gören Kılıçdaroğlu değişimde istikrardan(!) asla ödün vermediğini, vermeyeceğini bir kez daha gösterdi. Sonuç ortada. Sandıkta 14 ve 28 Mayıs’ta peş peşe alınan iki yenilgi sonrasında önce “Yenildik ama aslında biz kazandık, ülkede her iki kişiden biri bize oy verdi” muhabbeti ama ardından gelen “değişim” baskıları üzerine de yine sözde yenilenme fırtınası!..

Haberin Devamı

***

Haberin Devamı

Sandık başarısızlıkları ve kurultaylara odaklı bu “değişim” nakaratını ve olası gelişmeleri dün CHP’nin ağır abileriyle konuştum. Öncelikle de hâlâ dalgalanan, yeni arayışlardaki Kılıçdaroğlu CHP’sinin kimlik algısını neden oturtamadığını sordum. Yanıt şuydu:  “Oturtamaz çünkü DNA’sıyla, kodlarıyla çok oynadılar. En sonunda da 40 tane milletvekili verdiler. Kemal Bey’in yanındaki ekip tarafından gerçek partililer, milletvekilleri, belediye başkanları, ilçe başkanları ciddi anlamda tasfiye edildiler. Kırgınlar takımı oluştu. Şimdi söz sırası onlara geçti, al dediler, yaptıkların önünde. Ne Bekaroğlu kurtardı ne Cihangir İslam ne de sonradan eklenenler. Bu politikaların hepsinin boş olduğu ortaya çıktı.”

Değişim deniliyor ama?

“Şu an gerçek bir değişim olmaz. İmamoğlu’nun başında zaten yargı kararı Demokles’in kılıcı gibi duruyor. Kemal Bey’i de şu ara yerel seçime kadar devirecek kimse yok. Yerel seçimden sonra çok az bir ihtimal de olsa Kemal Bey kendisi bırakabilir siyaseti.”

Haberin Devamı

Peki ya CHP’nin tartışılan kimliği? Buna dönük düşünceler, öngörüler de şöyleydi: “Kemal Bey baştayken o kimlik hep sürüncemede kalır. Çünkü Kemal Bey’in kendisinin o konuda bir inancı ve direnci yok. Evet, çok çalıştı, 6’lı Masa’ydı oydu, buydu çok uğraştı ama ana muhalefet partisinin iktidar hedefi olmalı. İlk önce kendisi ‘Ben iktidara talibim’ demeli, o zaman sana bir yönelim olur. Demedi bunu Kemal Bey, o hep arkadaşlarla beraber dedi, partinin oyu kaldı 23-24’lerde. Deniz Bey Genel Başkanlığı bıraktığında oyumuz yüzde 28’di. Şimdi onun üç, dört puan altındayız. Ülkede ekonomik sıkıntı, pahalılık yaşanıyor, 11 ilde de büyükşehir belediyesi almışsın, onların getirdiği potansiyel var, buna rağmen almış olduğun oy milletvekilliğinde yüzde 25’i geçemiyor, olmaz.”

Çözüm CHP’nin fabrika ayarlarına dönmesi mi?

Evet ama zor. Dönmesi için lider ve kadro lazım. Bir kere o işe yürekten inanan bir lider olması lazım. O liderin getireceği bir kadro olması lazım. Ama şu anda öyle bir lider de yok, öyle bir potansiyel de yok. Partide potansiyel var fakat lider ve kadro yok.”

***

Kısacası, dememiz o ki CHP’de değişmeyen değişim klasiği yine vizyonda. Tartışmanın odağında da değişim Kılıçdaroğlu liderliğinde mi olacak yani yine sadece kurmay düzeyinde mi kalacak var. Dolayısıyla, partinin, partilinin bütün enerjisi de kendi iç kavgasında. Oysa AKP örgütleri dokuz ay sonraki yerel seçim için şimdiden çalışmaya başladılar bile. Yani bir an önce sahaya odaklanmak gerekiyor yoksa CHP açısından “değişim” klasiğine bir yenisinin daha eklenme olasılığı var ufukta.