18.04.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:
Yalçın Doğan
Akılsız seçim, uygar seçim, heyecanlı seçim, doğru seçim, kolay seçim, özgür seçim, kısıtlı seçim, iyi seçim, kötü seçim, zor seçim, talihsiz seçim. Seçimin hiç olmadığı seçim, yani zoraki seçim.
Kılı kırk yararak seçmek. Seçime boş vermek. Seçimi başkasına bırakmak. Seçimi her türlü değerin üstünde tutmak. Ömrünü seçime vermek. Seçimden kaçmak. Seçimin üstüne üstüne gitmek.
Seçmek... Yaşamın her anında seçimle karşı karşıya kalmak. Şu ya da bu yoldan gitmek gibi, sıradan, basit seçimler yapmak. Hayır, yaşamın akışını belirleyen süreçlerde kıvranmak, seçmek. En önemlisi, en çarpıcısı özel seçim. Yaşamın kilidini özel seçimle açmak, dost seçmek, eş seçmek. Döne dolaşa, kendine ait insanı seçmek. Yaşamın en dramatik, en can alıcı seçimi bu olsa gerek.
Onun için seçmek, kaderi belirlemek. Hem kendinin, hem başkasının kaderini belirlemek. Kendine ve karşı tarafa sorumluluk yüklemek. Seçmek, mutlu olmak. Hayır, seçmek mutluluğa veda etmek. Seçmek, karar vermek. Kararın sorumluluğunu taşımak.
Kendimize ait insanları seçmek, zaman zaman ülkeye ait insanları da seçmek demek aynı anda. Bireysel seçmek, aynı zamanda toplumsal seçime katkıda bulunmak. Dolayısıyla seçmek, kendi kaderini belirlerken, aynı anda toplumun kaderini belirlemek, toplumun kaderini değiştirmek. O nedenle, büyük sorumluluk.
Seçimle kendi kaderini, başkalarının kaderini, ülkenin kaderini değiştirmek, tarihin akışına yön vermek. Yeter ki, eldeki fırsatı akıllıca değerlendirmek. Tarihte çok çarpıcı bir örneği var.