Çözüm Süreci’ne son verdiğini açıklayan PKK/KCK’nın; Doğu ve Güneydoğu’da başlattığı eylemler dizisi içindeki Varto ve Silvan olaylarının, örgütün içinde bulunduğu yeni dönemle ilgili önemli ipuçlarını barındırdığını söylemek yanlış olmaz.
Önce Varto’da ardından Silvan’da yaşananlar, hareketin lideri Abdullah Öcalan’ın önemsediği “örgütsel strateji”nin son noktası olarak değerlendirilebilir.
Geriye dönüp baktığımızda, örgütün kuruluşunun ardından inşa aşamasında bir dizi çözümlemeler yapan Öcalan, her örgüt yapısında olduğu gibi Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) sürecini genel anlamda; “Stratejik savunma - Aktif savunma - Stratejik denge - Stratejik saldırı - Halk ayaklanmaları / Kurtarılmış bölgeler” olarak tanımlar.
Türkiye’nin “terörle mücadelede tecrübe kazanımı” olarak tanımlanan 30 yılı aşan bu süreç; artık, Öcalan’ın çözümlemelerinde son aşamaya gelindiğini gösteriyor. Son aşamanın bir sonraki evresi ise “bir devlet kurumuna” kadar giden bir yol olarak özetlenebilir.
Çözüm Süreci’nin hem devlet hem de PKK tarafından benzer tarihlerde askıya alınmasıyla birlikte örgüt öncelikle il ve ilçe merkezlerinde büyük hareketlilik yaratmaya başladı.
İlk hareket 2012’de
Bu çerçevede, Muş’un Varto ilçesinde ve Diyarbakır’ın Silvan ilçesindeki gelişmeler, silahlı hareketin stratejisinde sapma olmadığının bir kanıtıdır.
Aslında, PKK “halk ayaklanmaları ya da kurtarılmış bölgeler aşamasını” 2012’nin Temmuz’un hayata geçirmeye çalıştı.
Bu dönemde, örgütün Şemdinli ve Çukurca’yı ele geçirme planı, örgütten kaçarak Şemdinli İlçe Jandama Komutanlığı’na teslim olan biri kadın iki PKK’lının verdiği bilgiler sonrasında ortaya çıkarılmıştı. İran’daki örgüt kampından kaçan ve Şehidan üzerinden Türkiye’ye giriş yapan iki PKK’lının ifadeleri doğrultusunda, PKK üst yönetiminin 2011 kışından itibaren bölgedeki tüm kadrolarına eylem talimatları verdiği tespit edilmişti.
Bu tespitler sonrasında hatırlanacağı üzere, Şemdinli ve Çukurca bölgesinde önemli askeri operasyonlar yapılarak örgütün “dışarıdan taaruzla yüklenerek iki ilçeyi ele geçirme” planı boşa çıkartılmıştı.
Aradan geçen üç yılın ardından örgüt, bu kez aynı süreci farklı yöntemle uygulamaya koydu.
Kent ya da ilçe merkezlerini dışarıdan yüklenerek çözemeyeceğini gören örgüt yönetimi, taktik değişikliğe giderek bu bölgeleri içerden kalkışmayla, hendek kazarak, çatışarak zaptetmenin daha kolay olacağını düşünerek kırsal ve şehir kadrolarına talimatlar verdi.
Kobani pratiği
Bu yeni dönemin ilk önemli uygulaması Kobani’de gerçekleştirildi. Yıllardır, baskın, pusu, çatışma, saldırı gibi eylem türlerini tercih eden örgüt, ilk kez Kobani’de “halk ayaklanması ve şehir çatışması”nın pratiğini aldı.
PKK yönetimi, bu pratiğin başarıyla sonuçlanmasının ardından bu kez Doğu ve Güneydoğu’da “içeriden halk ayaklanması çıkartıp kurtarılmış bölge yaratma” çabasına girdi.
Ayrıca, PKK yöneticisi Murat Karayılan, iki hafta önce yaptığı “Türk Ordusu öncelikli hedefimiz değil” biçimindeki açıklamasıyla verdiği mesajlardan birisi de örgüt kadrolarına yönelik “şehirlere ve ilçelere yüklenilmesi” talimatıdır.
Bu mesajın ardından da Varto ve Silvan’daki “şehir çatışmaları” yaşandı.
İşte Varto ve Silvan olaylarının nihai gerekçesi budur.
Sokağa çıkma yasağı uygulanmasına neden olan her iki ilçedeki olayların sonucunda örgütün bu işi tam başaramadığı söylenebilir. Bu başarısızlığın temelinde, devletin güvenlik güçlerinin, örgütün kırsal kadrolarının şehirlere inmesinin engellemesinin yanısıra örgütün hiç beklemediği biçimde devletin güvenlik güçlerinin direncidir.
PKK’nın başlattığı bu yeni süreçte, örgüt kadrolarının aldığı “şehir çatışması” pratiğinin, devletin güvenlik güçlerince de edinilmesi kaçınılmaz oldu.
Artık 1990’lardaki arazi çatışmaları olmayacak. Zira; şehir merkezlerinde kuvvetli mühimmat olduğu aşikâr. Mücadele, yerleşim merkezlerindeki dar sokaklarda yaşanacak.