Tolga Şardan

Tolga Şardan

tsardan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye, Ocak’tan bu yana “yasadışı telefon dinleme” skandallarıyla sarsılıyor. Bir dönem, Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi adli soruşturmaların dalgalarıyla sarsılan kamuoyu, şimdi birbiri ardına patlayan “telefonları yasadışı biçimde dinlenen kişilerin isimlerinin yeraldığı liste” dalgaları karşısında şaşkınlık yaşıyor.
Pek çok ünlü kişinin isimleri bu listelerde çıkıyor, kamuoyu telefonları dinlenen kişilerin isimlerini öğreniyor.
Hükümetin, “darbe girişimi” olarak tanımladığı 17 ve 25 Aralık sonrasında yasadışı telefon dinleme iddialarının ortaya çıkarılması çerçevesinde Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda (TİB) başlatılan incelemeler yeni boyut kazandı.
Casusluk soruşturması çerçevesinde Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı, bir süredir Başbakanlık Teftiş Kurulu müfettişlerinin mesai yaptığı TİB’de bilirkişi incelemesi başlatarak belge, döküman ve bilgisayar sistemlerine el koydu.
Savcılığın yürüttüğü soruşturmaya esas olacak söz konusu adli işlemin 64 kişiyi kapsayan yeni “liste” dalgasından sonra gelmesi dikkati çekti.
TİB’de savcılık yetkilerince bilirkişi incelemesi başlattığı Çarşamba günü Milliyet’in manşetinde oldukça ibret verici bir haber vardı. Haberde, Türkiye genelinde, güvenlik birimlerinin yasal biçimde telefon dinlemesini kontrol ve koordine etmek amacıyla 2004’te hükümetçe kurularak yetkilendirilen TİB’de görevli bir personel, eşinin telefonunu “yasadışı” biçimde tam üç ay boyunca dinlediği bilgisi yeraldı.

Sessiz çoğunluk!
Aynı yastığa baş koyduğu kocasının kendisinden habersiz biçimde telefonu dinlediğinden habersiz olan bir kadının yaşadığı travmayı düşünmek fazlasıyla üzücü.
Bir kadının belki aile içi şiddetten sonra yaşayabileceği en büyük travma olan bu durum karşısında kadın hakları savunucularının ve aydınların sessiz kalmasını anlamak ne yazık ki mümkün değil.
Bu süreçte, savcılık soruşturmasının bitiminde ortaya çıkacak çok farklı olayları tahmin etmek artık zor olmasa gerek.
TİB’de bu gelişmeler yaşanırken, yasadışı telefon dinlemelerin diğer adresi emniyet teşkilatında da hareketli günler yaşanıyor.
İstihbarat Dairesi Başkanlığı merkezli yürütülen incelemelerin 30 kente yayılmasıyla birlikte müfettişlerin çalışmaları yavaş yavaş tamamlanıyor.
Elde edilen bilgiler ışığında haklarında soruşturma açılan polislerin büyük bölümünün ifade alımları tamamlandı, müfettişler, son rötuşlarını yaptıkları dosyaları adli soruşturmaların başlatılması için savcılığa göndermeye başladılar. Ayrıca, aynı dosyalar çerçevesinde isimleri tek tek belirlenen polislere yönelik idari soruşturmalar yürütülüyor.
Hükümetin “17 ve 25 Aralık darbe girişimi” değerlendirmesi öncesinde, “ülke genelinde yasadışı telefon dinlemelerine karşı denetleme görevi bulunmasına karşın, bu görevini yerine getirmeyerek “darbe girişimine zemin sağlayan” emniyetin tepesindeki isimlerin halen görevde kalması, başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere hükümetin kararlığı ile ters düşmektedir.
Bu kapsamda, daha düne kadar, devletin sağladığı makam ve olanaklar sayesinde gazetecilerin haber kaynaklarını tespit etmek amacıyla usülsüz talimatlar verip yasadışı telefon dinlemelerinin bizzat önünü açanların; bugün, güce ve siyasi rüzgara göre yön değiştirip “mücadele veriyoruz” görüntüsünü yansıtması, devleti yönetenlerin dikkatinden kaçmıyor.

İddia gün ışığına çıktı
Emniyet’te bu gelişmeler yaşanırken, bir süredir teşkilat kulislerinde önemli bir iddia dilden dile dolaşıyor. İddiaya göre, teşkilatın tepe noktasındaki yöneticilerinden birisi, Ankara’da faaliyet gösteren ve devletin güvenlik birimlerinin açtığı silah ihalelerine giren bir firmanın üst yöneticisiyle sıkı-fıkı bir dostluk içinde.
“Merhaba”nın ötesindeki bu dostluk kapsamında, emniyetin tepe yöneticisinin yanısıra yakın ekibinde yeralan bir grup emniyet üst yöneticisi, zaman zaman Ankara Elmadağ’daki bir tesiste, silah firması yetkilisinin misafiri olarak biraraya geliyorlar.
Ayrıca, aynı grup içindeki emniyet üst yöneticilerden birisi, geçen yıl, polis teşkilatının çok önemli bir biriminde kullanılmak amacıyla satın alınacak tabancaların Gölbaşı’ndaki atış testinde bizzat yer alıyor. Şimdiye kadar pek görülmemiş bu “bizzat bulunma” sırasında teste giren tabancalar “yeterlilik” alamıyor. Bu yakın arkadaşın temsil ettiği tabanca için yeterlilik raporu verilmesi amacıyla ilgililere baskı yapılıyor. Ne yazık ki; sonuç değişmiyor. Ama, başka şeyler değişiyor.
Bu iddiayla ilgili sorular ve ayrıntılar ise haftaya.