Tolga Şardan

Tolga Şardan

tsardan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Suriye’de muhaliflerin, Esad yönetimine karşı başlattıkları mücadele dört yılı geride bırakırken, Türkiye’nin güney sınırlarındaki hareketlilik her geçen gün artıyor.
İlk dönemlerde Esad ve muhalifler arasında başlayan çatışmalardaki figürler bölgenin “cazibesi” nedeniyle farklı boyutlara ulaştı.
Önce PKK’nın Suriye’deki gücü PYD, ardından da kimler tarafından oluşturulduğu henüz tam olarak belirlenemeyen IŞİD, pastadan pay kapma mücadelesi başlattı.
Haziranda; Suriye sınır boyunda yaşananları yerinde görmüştüm. Geçen hafta ise, IŞİD’ın Irak harekatıyla oluşan defacto durum sonrasında Irak sınırının Mardin-Habur bölümü ile Kuzey Irak’ın Türkiye sınırına en yakın yerleşim birimi Zaho’yu dolaştım.
Bölgedeki son durumu; IŞİD’in, Türkiye sınırları içinde Mardin’den daha doğuya geçemediği, ancak Kuzey Irak’ta Zaho’ya yönelik tehdidinin devam ettiği şeklinde özetlemek mümkün.

Bölge üçe bölünmüş
Musul’u halen elinde bulunduran IŞİD’in, bölgedeki Ezidilere yönelik baskısı devam ediyor. Bölge, genel olarak üçe ayrılmış durumda. Güçler arasında yazılı olmayan paylaşıma bakıldığında, Musul IŞİD’e, Kerkük KDP’ye, Ezidilerin yoğun bulunduğu ve Suriye’deki Rojava’ya geçişi sağlayan Şengal çevresi ise PYD’ye bırakılmış durumda.
Şengal bölgesinde PYD ile IŞİD arasında zaman zaman çatışmalar yaşanırken, radikal İslamcı örgütün Ezidilere yönelik baskısı nedeniyle yaklaşık 750 bin Ezidi zorunlu olarak yaşam alanlarını terk etti.
Yıllardır yaşadıkları bölgeden ayrılan Ezidilerin büyük bölümü Zaho’da. Binlercesi ise sınırı geçerek Türkiye’ye sığınmaya başladı.
Türkiye sınırlarından giren Ezidilere ilk yardımı bölgedeki kentlerin valilikleri ile belediyeler yapıyor. Türkiye’ye giriş yapan Ezidilerin bazıları kamplara yerleştirilirken; kamplara gitmeyenler ise, Mardin ve Şırnak bölgesindeki boş evlerde ve henüz tamamlanmamış inşaatlarda yaşam savaşı veriyor.
***
Ezidilerin sınırlardan geçiş yapması, Suriyeli mültecilerden sonra en büyük ikinci toplu insan hareketini oluşturuyor.
Yaklaşık 1.5 milyon Suriyelinin üzerine sayıları tam olarak tespit edilemeyen Ezidilerin gelişi, başta sınır kentleri olmak üzere genel olarak Türkiye’nin insan profilini değiştirmeye başladı.
Özellikle Suriyelilere yönelik yerel halkın tepkilerinin tetiklediği gerginlikler ve sokak olaylarının kamu güvenliğini riske sokması, hükümetin yeni çalışmalar başlatmasına zemin oluşturdu.
Bu çerçevede, İçişleri Bakanlığı, toplu insan hareketlerini gerçekleştiren mültecilere resmiyet kazandırmak amacıyla özel bir yönetmelik hazırladı.
Bakanlığa bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nce, halen yürürlükteki Yabancılar Yasası kapsamında hazırlanan yönetmelik son inceleme için Başbakanlığa gönderildi.
Yönetmeliğin genel amacını, “Suriye’deki sürecin uzamasına bağlı olarak gelen mültecilerin geri dönüş tarihlerinin belli olmaması nedeniyle mültecilerin, yerel yaşam kültürüne uyumunu sağlamak” olarak tanımlamak mümkün.
Yaşadıkları topraklardan ayrılmaya zorlanmış insan kitlelerinin “geçici korunması”nı sağlayacak yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle birlikte Suriye ve Irak’tan kaçan göçmenler, Türkiye’de yasal statü sahibi olacaklar.

Özel kimlik verilecek
Göçmenlere, Türkiye Cumhuriyeti antetli özel kimlik kartı verilecek. Gerek kamplarda barınan, gerekse ülke geline dağılarak kendi yaşam koşullarını sağlamaya çalışan göçmenlere verilecek kartlarda özel bir kimlik numarası bulunacak. Bu kart sahibi göçmenler Türk vatandaşı olmamakla birlikte Türk vatandaşlarının yararlandıkları olanaklardan faydalanabilecek.
Resmi biçimde geçici koruma statüsü elde eden göçmenler, özellikle eğitim, sağlık ve çalışma izni alanlarında Türk vatandaşları gibi Türk okuluna gidebilecek, hastanelerden faydalanabilecek ve işyerlerinde çalışabilecek.
Çalışma izni konusunda ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca yapılacak düzenleme ile geçici koruma statüsü kapsamında özel kart sahibi olan göçmenler, belirlenecek iş alanlarında tespit edilen işçi sayıları içinde çalışma olanağına kavuşacak.
Bu uygulamayla, halen bazı kentlerde işverenlerin ucuz işgücü olması nedeniyle belirli iş alanlarında çalıştırdığı Suriyeliler, daha iyi gelir elde etme imkânına kavuşacak. Aynı uygulama kapsamında, işverenlerin yasadışı Suriyeli işçi çalıştırmasının da önüne geçilecek.
Uygulamanın başlamasıyla birlikte özellikle tarım ve sanayi alanlarında Suriyelilere iş olanağı sağlanacak.