Tolga Şardan

Tolga Şardan

tsardan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Referanduma sayılı günler kala siyasi hareketlilikten uzaklaşmak için bu kez farklı bir hareketliliğin yaşandığı Gaziantep - Kilis sınır hattına yola koyulduk. Amacımız, Türkiye’nin en kritik siyasi sürecinin yaşandığı günlerde ülkenin en hareketli noktaları olan Kilis ve Gaziantep’in sınır bölgelerinde yaşananları yerinde görmekti.

Milliyet’in Ankara Bürosu’nun deneyimli fotomuhabiri Yavuz Özden ile 6 gün boyunca araştırmalarda bulunduğumuz Kilis ve Gaziantep’te hem sınır hattı hem de kent merkezindeki izlenimlerimizi aktaralım.

Haberin Devamı

Gaziantep’te olduğumuz günlerde, önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, ertesi gün de Başbakan Binali Yıldırım referandum çalışmaları için kentteydi.

Kentte, tansiyon yüksek değildi.

Gaziantep Valiliği, her iki lider için aynı güvenlik önlemlerini aldı. Kılıçdaroğlu’nun ziyaretinde de emniyet, Yıldırım’da olduğu gibi özel harekatçı polislere görev verdi.

Sınır hattında  neler oluyor

Gaziantep sakin

Sınır hattının ötesinde yaşanan karışıklıklara karşın, kentin genel yaşamı kısa süre öncesine göre oldukça sakin.

Otellerde doluluk oranı yüksek. Ticaret belki de yorgun bir kıştan çıkılması nedeniyle hareketli.

Sokaklar geç saatlere kadar hareketli.

Suriyeliler, kent yaşamına biraz daha uyum sağlamış görünüyorlar. Genel asayiş olayları minimum düzeyde. Büyük alışveriş merkezlerinin yanısıra gelir düzeyinin düşük olduğu mahalle ve semtlerde el arabalarıyla yapılan tezgâh satışlarında kimi zaman kuyruklar göze çarpıyor.

Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya ile Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in kentin genel düzeni konusunda yaptığı işbirliği ve uygulamalar önümüzdeki
süreç için önemli.

Özellikle Suriyeliler’e yönelik ‘uyum ve kazandırma’ çalışmaları, kentin nüfusunun yüzde 83’ün yaşadığı Şahinbey ve Şehit Kamil ilçelerinde günlük yaşamı olumlu etkileyecek.

Vali Yerlikaya’nın hiç boş vakti yok.

Başbakan Yardımcısı ve Gaziantep milletvekili Mehmet Şimşek, Vali Yerlikaya’nın en çok görüştüğü kabine üyesi.

Baharın belirtileri

Gaziantep’in Suriye’ye açılan kapısı Karkamış’a doğru giderken, baharın bölgeye getirdiği güzelliklere tanık olduk. Yol üzerindeki fıstık bahçelerindeki yıllanmış ağaçlar yavaş yavaş yeşillenmiş durumda.

Haberin Devamı

Bölge toprakları verimli.

Gözalabildiğine yeşillenmiş arazi ve bahçelerde renk renk çiçekleri görmek mümkün.

Tepelik bölgelerde ise çobanlar, koyun ve kuzu sürülerini güdüyor.

İnsanın içini rahatlatan görüntülerle Nizip üzerinden tarihi bölge Karkamış’a geçtik. ABD’nin denizden fırlattığı Tomahawk füzeleriyle Suriye rejimine gerçekleştirdiği müdahalenin ertesi günü Karkamış’taydık.

Fırat’ın doğal sınır olduğu ilçeye girişte yol üzerindeki askeri birliklerin bazılarının büyütüldüğünü gördük.

TSK, bölgedeki gelişmeler üzerine bölgedeki bölük seviyesindeki hudut birliklerini güçlendiriyor.

STK’lara yasak

Gaziantep Valiliği, Karkamış - Cerablus hattındaki çalışmaların düzenlenmesi için özel olarak iki vali yardımcısını görevlendirmiş. Her iki vali yardımcısı hem Türkiye, hem de Suriye tarafındaki insani yardım faaliyetlerini kontrol ve organize ediyor.

Valilik, yerli ve yabancı sivil toplum kuruluşlarının yapacağı yardım faaliyetlerine sınırlama getirmiş durumda.

Haberin Devamı

Özellikle yabancı STK’ların ‘istihbarat faaliyetleriyle mücadele’ kapsamında bölgeye girişine izin verilmiyor. Yerli ve yabancı tüm yardımlar, AFAD ve Kızılay üzerinden ihtiyaç sahiplerine ulaştırılıyor.

Cerablus’a devletin izin verdiği kişilerin dışında geçişe izin verilmiyor.

Sınır kapısının önemi nedeniyle kapının bulunduğu araziye yeni bir sınır kapısı
inşaatı yapılıyor.

Sınır hattında  neler oluyor

Humus mağdurları Cerablus kampına

İlçenin hemen karşısındaki Suriye kenti Cerablus’ta başlayan insani yaşam alanlarının yenilenmesi çalışmaları kapsamında ilçede ciddi ölçüde hareketlilik var.

Fırat Kalkanı operasyonuyla DAEŞ unsurlarından temizlenen Cerablus’a Karkamış sınır kapısı üzerinden kamyonlar ve TIR’lar sürekli malzeme taşıyor. Her türlü ihtiyaç Türkiye’den gönderiliyor.

Özel ekipler, Cerablus’a giderek ihtiyaçları belirliyor.

Hareketlilik artıyor

Karkamış’ta bulunduğumuz sırada, İdlib’e yönelik kimyasal silah saldırısı sonrasında Humus’tan çıkarılacak 2 bin 600 kişilik bir grubun, Cerablus’a getirileceği haberi ulaşıyor.

İlçedeki hareketlilik daha da artıyor.

Cerablus’un 18 kilometre dışındaki Zogara bölgesinde oluşturulan kampa Kızılay destek veriyor.

2600 kişinin, yaklaşık 1600 kişinin yaşadığı bu kampa getirilmesinin kararlaştırılmasıyla sınırın diğer
yanındak hareketlilik de artıyor.

Zogara kampının genişletilmesi için gereken iş makinaları Türkiye’den gönderildi.

Koordinasyondan sorumlu yetkililer, haftasonu, iki gün içinde kampı yeni misafirleri ağırlayacak hale getirdi.

Gördük ki bu işler büyük organizasyonlar.

Devletin ne kadar güçlü olduğunu, bölgedeki tüm kamu kuruluşlarından görevlendirilen personelin ‘gönülden’ çalıştığına tanık olduk.

Karkamış’taki gelişmeleri izlerken ilçenin dışına da çıktık.

Suriye sınırında, ilçenin hemen çıkışındaki sınır boyunda PYD bayrağının asılı olduğu karargahla Cerablus ilçe merkezi arasında sadece 2.5 kilometrelik bir mesafe var.

Cerablus ile PYD unsurlarının iç içe olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Bu nedenle, Türkiye’den yapılan geçişlerde özel güvenlik önlemleri alınıyor.

Asker ve polisten oluşturulan özel ekipler, Suriye topraklarında güvenliği sağlıyor.

Ayrıca, PKK yöneticisi Murat Karayılan’ın annesinin yaşadığı Zormağara köyü de yine PYD’nin kontrolünde olan bölgede.

Köy, Cerablus kent merkezine birkaç dakika uzaklıkta.

Karayılan’ın annesinin yaşadığı Zormağara köyünü sınırın Türkiye tarafından çıplak gözle görmek mümkün.

El Bab’a açılan kapı: Çobanbey

Kilis’te Elbeyli ilçesindeki Çobanbey Sınır Kapısı’na da gittik.

Burası, El Bab’a yönelik insani yardım çalışmaları ve TSK’nın Fırat Kalkanı operasyonu çerçevesinde zorunluluktan oluşturulmuş bir sınır kapısı.

Bu bölgenin karşı tarafı, Cerablus’a göre daha riskli durumda. El bab operasyonunun tamamlanmasına karşın, güvenlik riskinin devam
etmesi nedeniyle karşıya geçişler çok dikkatli biçimde gerçekleştiriliyor.
Bu kapıdan da devletin belirlediği isimlerin dışında geçişlere kesinlikle
izin verilmiyor.

Çobanbey Sınır Kapısı Kilis kontrolünde olmasına karşın hükümet aldığı bir kararla El Bab’a yapacağı yardım faaliyetlerini Gaziantep Valiliği’ne verdi. Gaziantep Valiliği de tıpkı Karkamış - Cerablus’ta olduğu gibi El Bab için özel bir vali yardımcısı görevlendirmiş.

Vali yardımcıları, her gün buradaki gelişmeleri yakından takip ediyor.

Çobanbey’deki kamu kuruluşlarının görevlileri de henüz tam oturmamış
olan zor yaşam şartlarına karşın gönülden görev yapıyorlar. TSK, Çobanbey Sınır Kapısı bölgesinde
çok büyük bir üs bölgesi kuruyor.
İnşaatı halen devam ediyor.

Ölüm tehdidi

Türkiye’nin Cerablus ve El Bab bölgesinde yaptığı insani yardım çalışmaları yerel halkta büyük sevinçle karşılanıyor. Ancak, bu durumdan rahatsız olanlar da var.

DAEŞ’in koordinasyonu sağlayan devlet görevlilerine yönelik ölüm tehditlerinde bulunduğunu öğrendik.

Fırat Kalkanı’yla bölgeden uzaklaştırılan DAEŞ’in özellikle koordinasyonu yöneten vali yardımcılarının can güvenliğini tehdit edecek biçimde ‘ödül’ koyduğu belirtiliyor.

Sınır hattından izlenimler böyle.

ABD’nin Suriye’ye yaptığı müdahale ve olasılıklar düşünüldüğünde, takvimi henüz belli olmayan hareketli bir dönemin yaşanılması kaçınılmaz
gibi gözüküyor.

Türkiye buna hazırlıklı olmak zorunda.

Kilis’te yaşam gerginlikten uzakta

Sınır hattında  neler oluyor

Gelelim Kilis kent merkezine... Geçen yıl roketlerin ve füzelerin düştüğü günlerde Kilis’teydim. Hatta iki füze saldırısına tanık olmuştum. Şimdi ise eskisine göre daha sakin bir kent merkezi halindeki Kilis’te referandum çalışmaları devam ediyor. Bir ara Ak Parti Milletvekili Hilmi Dülger’in çalışmalarına
denk geldik. Dülger, ev ev, dükkan dükkan dolaşıyordu.

Suriyeli nüfusun, Türk nüfusunu aştığı Kilis, gerginlikten sıyrılmış olarak dikkat çekti.

Afrin hassasiyeti

Roket ve füzelerin hedefindeki sınır kentimiz, Fırat Kalkanı harekatıyla DEAŞ unsurlarının sınır hattından uzaklaştırılmasıyla şimdilik rahat nefes almış gözüküyor.

Gündelik yaşam ve ticaret, normal seyrine dönmüş halde.

Roket ve füze korkusundan uzak sessiz bir yaşam kentte devam ediyor.

Ancak, Kilis’le Hatay’ın arasındaki bölgenin karşısında kalan Afrin bölgesinde olup bitenler can sıkıcı.

PKK’nın kontrolündeki PYD’nin bölgedeki unsurlarının her geçen gün daha güçlendiği ve silahlandığı yönünde bilgiler geliyor.

Ayrıca, Afrin başta olmak üzere bölgenin önemli merkezlerinde sürekli çukur ve hendekler kazıldığı, Türkiye’nin olası bir operasyonuna karşı ciddi biçimde hazırlık yapıldığı bilgilerinin ulaşması, yakın zamanda bölgede yaşanabileceklerin ipucu gibi.

‘Ailemi öldürdüler ama elime silah almayacağım’

Sınır hattında  neler oluyor

Suriye’nin İdlib vilayetine bağlı Han Şeyhun kasabasında meydana gelen kimyasal saldırının etkileri Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde de yaşanıyor. ABC televizyonu için Reyhanlı’da bulunan gazeteci Engin Baş’ın bölgedeki izlenimlerinde yaşanan trajedinin boyutlarını görmek mümkün.

Han Şeyhun’dan Reyhanlı’ya gelen hastalarla görüştüğünü söyleyen Baş, Reyhanlı Devlet Hastanesi’nin üçüncü katının tamamen bu hastalara ayrıldığını belirtiyor. 4 hastanın yoğun bakımda olduğunu ve durumlarının kritik olduğunu belirten gazeteci, ölümlerinin çoğunun ortak özelliğinin titremeyle başlayan sinir krizi ve ağızdan beyaz köpük gelmesi olduğunu söylüyor. Baş, şunları aktarıyor: “Bölgede Uluslararası Af Örgütü ve birçok kuruluşun elemanı var. Çoğuyla konuştum. Topladıkları bilgiler aynı noktaya işaret ediyor. Görgü tanıklarının ve bize gönderilen fotoğrafların ortak bir tarafı var. Caddeler vurulmuş. Esad rejimi madem tesislere nokta atışı yaptı neden cadde ve meydanlar? Çünkü gazın dağılıp çok kişinin ölmesi isteniyor.”

‘Telefonlarda var’

Hava saldırıları görüntülerine de değinen Baş, “Normal füze
vurduğu zaman beyaz çıkan duman kimyasal atıldığında siyah
çıkması gibi farklılıklar birçok
Han Şeyhunlunun telefonunda var. Tesisler vurulduysa neden birçok yerde kimyasal var?” diyor.

Saldırıda ikizlerini ve 22 akrabasını kaybeden Abdülhamid el-Yusuf’la da konuştuğunu söyleyen gazeteci, Abdülhamid’in kendisine “Benim ailem öldürüldü ama yine de elime silah almayacağım. Ben kimseyi öldüremem, silah benim tabiatımda yok. Kasabamızda iddia edildiği gibi tesis veya depo yok. Olan tek depo tahıl deposuydu. Esad’ın uçakları orayı 3 yıl önce bombaladı” dediğini söyledi.