Tolga Şardan

Tolga Şardan

tsardan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yaşanan son olaylardan sonra hükümet, çözüm sürecini yeniden hareketlendirmek için adımlar atıyor.
Ancak siyasetteki pozitif görüntü şimdilik ne yazık ki; sahaya aynı şekilde yansımıyor.
İstihbarat birimleri, çözüm süreci çalışmalarına karşın çalışmalarını askıya almış değil. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’dan Ankara’ya ulaşan bilgiler, PKK’nın kırsal alan faaliyetlerini kış üslenmesine kadar seri şekilde devam ettireceği yönünde.
Örgüt kadroları, gerek şehir merkezlerinde, gerekse kırsalda keşif ve istihbarat çalışmalarına son hızla devam ediyor.
Abdullah Öcalan’ın tansiyonun düşürülmesi yönündeki açıklamalarına rağmen, örgütün Kandil’deki ana karargahı silahlı eylemler gerçekleştirilmesi ve keşif çalışmaları yapılması yönünde sürekli telsiz talimatları veriyor. Ana karargah, üstelik bu talimatları telsizlerin güvenlik birimlerince takip edildiğini bilerek yapıyor.
Diyarbakır’da iki polisin şehit edilmesinin hemen sonrasına rastlayan “Diyarbakır - Zaho” hattındaki gezide, örgütün neredeyse her polis ve jandarma ile bina, tesis ve devriyelere yönelik istihbarat faaliyetine hızla devam ettiği bilgisine ulaşmıştım.

Telsiz talimatları
İşte Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 26 Eylül’de tüm illere gönderdiği 11993 sayılı yazısından bir alıntı:
“PKK/KCK terör örgütünün kırsal alandaki örgüt mensuplarının yönlendir-meleriyle şehir merkezlerindeki sözde Öz Savunma yapılanması içerisindeki şahıslar ile işbirlikçiler vasıtasıyla önceden keşif/istihbarat çalışması tamamlanmış hedeflere yönelik “misilleme” adı altında eylemler gerçekleştirilmesi yönünde talimatlar verildiği”.
Kobani eylemleri sürecinde yaşanan Bingöl saldırısını bu yaklaşım içinde değerlendirmek gerekir. Öcalan’ın İmralı’dan yaptığı açıklamaya karşın, örgütün; Kobani protestolarında profili düşük kentler arasındaki Bingöl’de eylem yapılması yönünde talimatı olduğu kamuoyuna yansıdı.
Ayrıca, örgüt yönetimi, gerçekleştirilen eylemlerden dolayı kitlelerde oluşacak tepkiyi engellemek amacıyla “eylemlerin üstlenilmemesi” yöntemini seçiyor. Bu çerçevede, “bilgi kirliliği yaratılması” uygulamasına geçildiği yine telsiz talimatlarından anlaşılıyor.

Sofi’nin hatırlayamadıkları !
Kobani’deki olaylarda yaralandıktan sonra getirildiği Şanlıurfa’da hastanede gözaltına alınan PKK’nın sözde Diyarbakır sorumlularından Sofi kod adlı Selahattin Dilek, tedavisinin tamamlanmasının ardından mahkemeye çıkarıldı.
Dilek, emniyetteki sorgusunun ardından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Yakalanması konusunda önce teknik düzeltme yapmak lazım.
Sofi, yüz tanıma sistemiyle değil, Diyarbakır’dan gelen “adrese teslim” bilgi sonrasında hastane odasında yakalandı.
Adliye’deki ifadesinde kendisinin PYD’li olduğunu anlatan ve geçmişi hatırlamadığı yönünde bilgiler veren Sofi’nin, 2011-2014 arasındaki “geçmişinde” unuttukları olaylar şöyle sıralanıyor:
- 5 Kasım 2011: Dicle Emniyet Müdürlüğü ve lojmanlarına saldırı,
- 6 Haziran 2012: Elazığ Arıcak’ta 3 Ocak beldesinde zırhlı araca uzaktan kumandalı patlayıcıyla saldırı,
- 23 Haziran 2012: Dicle’deki 4. Mekanize Tabur Komutanlığı’na yönelik silahlı saldırı,
- 11 Ağustos 2012: Dicle’de yol kesme eylemi ve askeri karakola malzeme götüren vatandaşın alıkonulması,
- 21 Ağustos 2012: Diyarbakır’da Sur AKP İlçe Başkanı Hamit Çelikkanat’ın 30 gün boyunca alıkonulması ve aracının yakılması
- 13 Eylül 2012: Dicle yakınlarında yol kesme eylemi,
- 21 Ekim 2012: Arıcak’taki Derik Jandarma Karakoyuna saldırı,
- 1 Kasım 2012: Arıcak Ziyaret Boğazı mevkiinde yol kesme eylemi ve 4 PKK’lının öldürüldüğü çatışma,
- 28 Mayıs 2014: Dicle’de Hüdapar İlçe Temsilcisi Ercan Alpaslan’ın kaçırılması,
- 5 Haziran 2014: Dicle’de Yokuşlu Köyü yakınlarında askeri birliklere malzeme taşıyan aracın yakılması.
Sofi’nin doğrudan içinde olduğu ve unuttuğu eylemler bunlar. Katıldığı eylemlerin eklenmesi halinde liste uzuyor.
Bu kadar eyleme katılan Sofi; bunları unutuyorsa mutlaka bir bildiği vardır.