Tolga Şardan

Tolga Şardan

tsardan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’na yaptığı baskınla kamuoyunun gündemine gelen radikal dinci Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı terör örgütünün, Irak’taki yayılması son hızıyla devam ediyor.
Örgüt, konsolosluk basının ardından geçen sürede, Bağdat’a doğru ilerlemekle birlikte bölgede pek çok önemli noktayı ele geçirmeyi başardı.
Irak’taki Türkmen bölgelerinin yanısıra Telafer’in kontrolünü eline alan IŞİD, Türkiye sınırındaki El Rai, Carablus ve Telabyad sınır kapılarının denetimini elinde tutarken, hafta sonunda Irak’la Suriye arasındaki El Kaim sınır kasabasını ele geçirdi.
El Kaim sınır kasabasının en önemli özelliği Suriye ile Irak arasında stratejik konumda bulunması olarak tanımlanıyor.
Bu sınır kapısının denetimini kontrolü altına alan IŞİD, böylelikle Suriye’deki kadrolarını çok daha kolay Irak’a geçirecek ve yayılmayı sağlayabilecek. Bölgeden gelen bilgiler, IŞİD’in petrol hattının yanısıra yeni ekonomik hedeflerin peşinde olduğuna dikkat çekiyor.

Askeri ordu düzeni
Elde edilen yeni tespit ve değerlendirmelere göre, yedi binden fazla iyi eğitilmiş silahlı militana sahip olan radikal dinci terör örgütü konumundaki IŞİD, bu yayılmayı askeri ordu düzenine benzer bir yapılanma içinde sağlıyor.
Önceki yıllarda radikal dinci terör örgütlerinin en tepesindeki El Kaide’den “askeri faaliyetler” ve “ordulaşma” yönüyle farklı konuma dönüşen IŞİD, ekonomik hedeflere yönelmesi ve fidye / para karşılığı adam kaçırma eylemleri gerçekleştirmesiyle El Kaide’den ayrılıyor.
Kaynaklar, halen bölgedeki PYD ve Şii gruplara karşı belirgin üstünlüğü bulunan IŞİD’i oldukça “mobilize” olarak tanımlıyor.
Bin kişilik silahlı grubunu mobilize sistemle çok kısa zamanda bir yerden başka bir yere naklederek baskınlar yapan IŞİD’in, tıpkı düzenli bir ordu sistemi içinde faaliyet gösterdiğine yönelik bazı ipuçlarına ulaşıldı.
Yapılan tespitlere IŞİD, eylem yapılacak bölgeye önce “akıncı” olarak tanımlanabilecek silahlı bir grubunu göndererek yer tespiti yapıyor. Daha sonraki aşamada, hedeflere göre belirlenen evlerin boşaltılmasını sağlayan örgüt, bu boşalan evlere çok kısa sürede yeni gelen silahlı gruplarını yerleştirip güç artırımını gerçekleştiriyor.
Bu gruplar, hedef seçilen bölgedeki tüm haberleşme bağlantılarını keserken en çok üç gün içinde silahlı güçlerini tıpkı cephe savaşlarında kullanılan “sızma” yöntemiyle bölgeye taşıdıktan sonra hedefe yönelik harekete geçiyor. Örgütün, Musul Başkonsolosluğu’na yönelik eylemi de aynı biçimde hazırlayıp gerçekleştirdiği değerlendirmesi yapılıyor.
IŞİD’le ilgili bir başka önemli tespit ise, örgütün silahlı gücünün çok iyi eğitildiği konusudur. Özellikle Suriye’deki kamplarda militanlarına iyi silah kullanma eğitimi veren örgütte, diğer terör örgütlerinde henüz kullanılmayan bazı modern hafif ve ağır silahların kullanıldığı belirlendi. Bu çerçevede, IŞİD’in elinde “güdümlü füzeler” olduğu değerlendiriliyor.

Taarruz hattı kuruldu
Örgüt, eylemlerinde savunma yerine taarruz hattı kurarak hedefe yönelmiş tüm silahlı militanlarının aynı anda atış hattı oluşturmasını sağlıyor. Savaş tekniklerini fazlasıyla kullanabilen IŞİD, bu yönüyle de El Kaide’den daha farklı bir görüntü veriyor.
Ayrıca IŞİD, El Kaide’den daha yüksek kaliteli bombalı araçlar hazırlayarak eylemlerde kullanıyor.
Terör eylemleriyle ele geçirdikleri bölgelerde “karar konseyleri”ni ve “kadıları”nı faaliyete geçiren örgütün, mutlak itaat çerçevesinde “mahalle sorumluları” bulunuyor. Bu mahalle sorumluları polis olarak görev yapıyor.
Bu saptamaların ve değerlendirmelerin ışığında, şu anda Türkiye’nin karşısında radikal dinci terör örgütlerinin en karmaşık yapılı ve kuvvetli olanı var. Bu gruba karşı yürütülen mücadelede Türkiye, Bağdat yönetimi, Barzani yönetimi, PKK ve PYD’nin aynı düzlemde yer aldığını söylemek yanlış olmaz.
Yaşanan bu gelişmelere hafta sonunda bir yenisini daha eklendi.
Irak’ta Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es Sadr’ın çağrısıyla “Barış Tugayları” adıyla “canlı bomba” eylemleri yapacak bir grup oluşturuldu.
Bu canlı bombalı eylem grubunun amacı, Irak’taki dini mabetler ile Şii ibadet yerlerinin korunmasını sağlamak ve IŞİD’e yönelik eylemler olarak açıklandı.
Görülüyor ki; Irak ve Suriye’deki “sıcaklık” yaz boyu artarak devam edecek.