Rusya’nın Ankara Büyük-elçisi Andrey Karlov’a yönelik suikast soruşturması devam ediyor.
Soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Karlov’u öldüren polis memuru Mert Mevlüt Altıntaş’ın bağlantılarında yeni bulgulara ulaştı.
Savcılığın talebi üzerine Altıntaş’a ait tüm dijital veriler üzerinde inceleme başlatılmıştı.
İncelemeler, katilin kullandığı cep telefonuyla sınırlı değil şüphesiz.
Ankara Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şubesi’nde görevli polis memuru Mert Mevlüt Altıntaş’ın bilişim sistemleri üzerinden yaptığı tüm işlemler araştırıldı ilk aşamada.
Dijital verilerin incelemesinde, Altıntaş’ın ait elektronik postaların silindiği daha önce tespit edilmişti.
Ancak, suikastın gerçekleştiği anda ‘port’ olarak tanımlanan 67 ayrı girişin yapıldığı belirlendi.
Kıbrıs’ta ipucu
Bu sisteme giriş işlemlerinin peşine düşen savcılık, portlardan birisinin Kıbrıs’ta olduğunu ortaya çıkardı.
İşte, bu e-postaların silindiği an itibariyle interneti kullanan bazı kişilerin bulunduğu anlaşıldı. Bu kişilerin IP numaralarına bakıldığında daha önce yine irtibatı olan bir kişinin Kıbrıs’ta yaşadığı görüldü.
Bu tespit üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, özel bir ekibi Kıbrıs’a gönderdi.
Özel ekibin çalışmalarının ardından edindiği bilgiler, savcılıkça gizli tutuluyor. Henüz kamuoyu ile paylaşılmadı.
Yapılan veri analizleri soruşturmada yer alacak.
Müfettiş raporundaki isim
Karlov soruşturmasıyla ilgili araştırma yaparken önemli bir bilgiye daha ulaştım.
Hatırlanacağı üzere, Karlov’u öldüren polis memuru Mert Mevlüt Altıntaş, 2014’te İzmir-Buca’da eğitim veren Rüştü Ünsal Polis Meslek Yüksek Okulu’ndan mezun olup Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne tayin edilmişti.
Bu hatırlatmayla birlikte biraz geriye gidelim.
17-25 Aralık sürecinin hemen ardından emniyet teşkilatındaki FETÖ üyelerinin tasfiyesine başlandı.
Tasfiye çalışmaları sırasında kadroda görev yapan polislerin yanı sıra, FETÖ’nün emniyet teşkilatında en etkin olduğu birimlerden polis okullarında da müfettişlerce araştırmalar yürütüldü.
Müfettişlerin, öğrencilerini mercek altına aldığı polis okulları arasında İzmir’deki Rüştü Ünsal Polis Meslek Yüksek Okulu da vardı.
Uzunca bir süre okulda kalan ve bazı öğrencilerin ifadesini alan müfettişler, iki yıllık eğitim veren okuldaki tüm sınıflarda FETÖ ile bağı olan öğrencileri tek tek belirledi.
Çalışmalarını tamamlayan müfettişler, Rüştü Ünsal Polis Okulu ile ilgili hazırladıkları özel araştırma raporunda, okul yöneticileriyle birlikte sınıf şubelerindeki FETÖ bağı olan öğrencileri isim isim yazdı.
2-B’deki FETÖ örgütlenmesi
İzmir Rüştü Ünsal Polis Okulu’ndaki FETÖ örgütlenmesi içinde yeralan öğrencilerden birisi daha sonra kamuoyunun yakından tanıdığı isim olarak kayıtlara girdi.
Bu öğrenci 2-B sınıfından polis adayı öğrenci Mert Mevlüt Altıntaş idi.
Müfettişler, 2-B sınıfının FETÖ sorumlusunun Ufuk G. adlı öğrenci, 2. sorumlusunun ise Kaan B. adlı öğrenci olduğunu belirledi.
Sercan B. Mustafa D. ve Doğukan S. adlı öğrenciler ise Mert Mevlut Altıntaş gibi herhangi bir sorumluluğu yoktu, ancak örgütlenme içinde yer alıyorlardı.
Müfettişlerin bilgisine başvurduğu bazı öğrenciler Mert Mevlüt Altıntaş’ın FETÖ bağlantılarıyla ilgili bilgileri açıkladılar.
Öğrencilerden Sercan B. mezuniyet sonrası Mert Mevlüt Altıntaş ile birlikte 2014’te Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne atandı. Bu atamanın sonrasında il içi tayin olarak yeni polis memuru oldukları gerekçesiyle Çevik Kuvvet Şubesi’nde polislik görevine başladılar.
Sercan B. silahlı saldırıdan önce Altıntaş’ın son bağlantı kurduğu kişi oldu. Aynı zamanda bir süre ev arkadaşlığı yaptılar. Ancak, Sercan B., evlenme gerekçesiyle evi ayırdı. Altıntaş, avukat Serkan Ö.’nün yanına yerleşti.
Katilin FETÖ bağlantısı nasıl görülemedi?
Soruşturmada gelinen noktada, bazı soruların yanıtı fazlasıyla önem kazandı.
2014’te öğrenciyken FETÖ içinde yer alan Altıntaş’ın varlığı, Karlov’u öldürdüğü 19 Aralık 2016’ya kadar nasıl tespit edilemedi?
17-25 Aralık sürecinin ardından başlatılan tasfiyelerde adı geçmeyen Altıntaş, 15 Temmuz’dan sonra yürütülen FETÖ soruşturmalarında nasıl ve neden gözden kaçtı?
Müfettişlerin hazırladıkları raporda ismi açık açık yazılı olan Altıntaş’ın, emniyet teşkilatında iki yıl boyunca çalışmasına kimlerin olanak sağladığı, kimlerin gözlerden kaçırdığı, kimin ya da kimlerin referans olduğu, atamasının nasıl Ankara’ya yapıldığı sorularının yanıtları Karlov’a yönelik saldırının soruşturması için önemli.
Özellikle dönemin Emniyet İstihbaratı’nın bu işi nasıl gözden kaçırdığının sorgulanması gerekir. Dönemin İstihbarata Karşı Koyma Şubesi (İKK) aracılığıyla teşkilatta görev yapan polisleri mercek altında tutan bu birimin nasıl olup Altıntaş’ı atladığı sorusu yanıt bulmalı.
Mezuniyetin ardından Ankara’ya atamasının yapıldığı dönemde Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Dairesi’nin Altıntaş’a yönelik koruma ya da kollama yapıp yapmadığı sorusuna da yanıt bulunması lazım.
Bu soruların yanıtları, doğal olarak geriye dönük ‘ihmal’ iddialarını da beraberinde getirecek.
‘Hipnoz’ önerisi
Bu arada, Karlov soruşturmasına bilindiği gibi Rus uzman heyeti de katılıyor.
Ruslar, soruşturmanın her aşamasında Ankara Emniyeti ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ile çalışıyor.
Soruşturma sürecinde Ruslar, Türk makamlarına ilginç bir öneri yapıyor.
Rus heyeti, bu kapsamda, ifadelerine başvurulan bazı isimlere ‘hipnoz’ uygulanmasını teklif etti. Bilgisine başvurulan kişilerin uzmanlarca hipnotize edilerek ifadelerinin alınmasının sağlıklı bir sonuç vermeyeceğini değerlendiren savcılık, bu teklifi kabul etmedi. Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini yeniden geliştirdiği dönemde yaşanan Karlov cinayeti, darbe soruşturmaları ve iç siyasetin yarattığı gündem arasındaki yerini koruyor. Savcılık, önümüzdeki günlerde soruşturmasını tamamlayacak.