Tolga Şardan

Tolga Şardan

tsardan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gün geçmiyor ki kadına yönelik şiddet haberlerini gazetelerde okumayalım, televizyonlarda seyretmeyelim.
Aile içi şiddet ya da kadına yönelik şiddet olarak tanımlanan olaylar gündelik yaşamımızın ayrılmaz parçası haline geldi.
Elbette, günümüzde iletişimin ileri boyutlara ulaşması bu olayların kamuoyu gündemine gelmesini daha da kolaylaştırıyor. Kimi zaman gazetelerin üçüncü sayfalarında tek sütun olan kadına yönelik şiddet haberleri, kimi zaman olayın içeriği ve tarafların kimliği nedeniyle büyük puntolarla manşetlerde karşımıza çıkıyor.
Hikâyeleri birbirinden farklı kadınlara biçilen rol ise hep aynı.

Üç ayrı fail profili
Erkek egemen bir toplum olduğumuzu yansıtacak biçimde, resmi kayıtlar ve kamuoyuna yansıyan olaylar, erkeklerin kadınlar üzerindeki baskısını gözler önüne seriyor.
Siyasi iradenin kadına yönelik şiddetin önlenmesi çalışmaları, sivil toplum örgütlerinin çabaları da çoğu zaman yetersiz kalıyor.
Peki, bu şiddeti üreten erkeklerin profilleri ne?
İçişleri Bakanlığı’nca kadına yönelik şiddet olaylarına yönelik hazırlanan bir rehberde, şiddet olaylarını gerçekleştiren erkeklerin üç ana fail profili çizdiği belirtiliyor.
Sığınmaevleri ve danışma merkezi çalışanları için hazırlanan güvenlik rehberinde fail profilleri şöyle çiziliyor:
* Kıskanç ve Sahiplenici Fail Tipi: Eşlerinin, sevgililerinin veya hayat arkadaşlarının kendilerinden ayrılmak istemesini tolere edemezler. Bu gruba giren kişiler çok kıskanç olurlar ve eşlerini gerçek dışı şeylerle suçlarlar. Örneğin işten yarım saat geç gelen eşlerinin sevgililerinin yanında olduğuna inanırlar ve eşlerini çok sıkı bir şekilde kontrol etmeye, gözetim altında tutmaya meyil ederler. Sürekli telefon ederek, takip ederek, varsa çocuklarını sorularıyla casus gibi kullanarak, ayrılık durumunda bile takiplerine devam ederek eşleri üzerinde kontrol sağlamaya çalışırlar. Ayrılık durumunda öldürmek veya başka şiddet içeren davranışlarla tehdit ederler. Çocukları öldürmekle veya kaçırmakla tehdit etmek veya intihar edeceğini söylemek yine bu tip faillerin tipik davranışlarındandır. Davranışları veya sözleri ile “Sana ben sahip olamadıysam, başka kimse sahip olamaz” tehdidini ifade eder. Tüm aileyi öldürerek intihar eden fail tipi bu tip failler arasından çıkar.
* Sadist Fail Tipi: Aslolan davranış tipi mağdurun üzerinde güç kurmak ve intikam almaktır. Kişiliklerinde insanlara özellikle kadınlara karşı derin bir saygısızlık ve aldırış etmeme özelliği bulunur. En acımasız ve gaddar şiddet yöntemlerini uygulayanlar bu gruba ait failler arasından çıkar. Doğumdan ya da bir ameliyattan kısa bir zaman önce eşini cinsel ilişkiye zorlama, kafasını uzun süre suyun altında tutma, yemek yemesini engelleme, uyumasını engelleme vb. Bu faillerin uyguladığı şiddet çoğunlukla ağır yaralanmalar ve kötü psikolojik etkilerle sonuçlanır. Karakteristik olarak işkence benzeri şiddet uygulamalarında önceden uyarmadan ve ortada aslında onu sinirlendirecek bir sebep yokken aniden harekete geçip tutsak alarak ve bıçakla saatlerce tehdit ederek şiddet uygulama en sık kullandığı yöntemdir. Çoğunlukla gösterdiği şiddet o kadar yoğundur ki mağdur için kaçmak imkânsızdır. Bu failler genellikle sabıkalı değildirler ve iş güç sahibidirler.
* Aşırı Şiddet Gösteren Fail Tipi: Şiddet göstermeye hazır olma durumu ileri derecededir. Hafif bir bakış bile onda bir şiddet patlaması yaratabilir. Ona karşı koyulacak en ufak bir sınıra karşı şiddetle cevap verecektir. Fail kendisine karşı her tavrı erkekliğine yapılmış bir hakaret ve saldırı olarak algılar ve kendini ispat etme zorunluluğu hisseder. Bu faillerin aynı özelliği gösteren bir dizi sabıkası vardır. Bu failler herkese karşı şiddet göstermelerine rağmen eşlerine karşı çok tehlikeli olabilirler hele de eşleri kendilerini savunmaya kalkarsa. Tüm ilişkilerinde çatışmalar yaşar ve kavga bağımlılığı vardır. Eğer kendini kışkırtılmış ve kendine bir saldırı yapılmış olduğunu düşünürse kurumlara karşıda şiddet göstermeye kalkışabilir.
Fail profillerinin her biri birbirinden tehlikeli.
Her gün yeni bir uygulama denenmesine rağmen, kadına yönelik şiddet bitmiyor.
Bu konuda devletin ve sivil toplum örgütlerinin daha etkin ve koordineli hareket etmesi her geçen gün daha zorunlu hale geliyor.