17 Aralık soruşturmasıyla başlayan süreç sonrasında başta emniyet teşkilatı olmak üzere yargı ve diğer kamu kurumlarındaki tayin ve atamalar hız kesmeden devam ediyor.
Başkent kulislerinde, hükümetin planlı biçimde yürüttüğü bu tayin ve atama fırtınasının yerel seçimlere kadar devam edeceği yönünde genel kanaat var.
Hükümet açısından “milat” olarak tanımlanan 17 Aralık süreci çerçevesinde emniyetin kritik birimleri olarak bilinen İstihbarat Dairesi ile Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi’nin merkez ve taşra ünitelerinde müfettiş incelemesi başlatılmıştı.
Bu müfettiş incelemelerinde öncelikle hedef, “paralel yapı” olarak nitelendirilen yapının geriye dönük faaliyetlerinin tespit edilmesiydi.
Bu çerçevede, İstanbul Emniyeti’nde başlatılan müfettiş çalışmalarının büyük bölümü iki hafta önce tamamlandı.
Özel teftiş dönemi
İçişleri eski Bakanı Muammer Güler’in görevden ayrılmadan önce onayını verdiği bu teftişlerden elde edilen sonuçların ardından iki hafta önce yeni inceleme ve soruşturma dalgası için düğmeye basıldı.
Gelen ilk raporların gözden geçirilmesi sonrasında İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın talimatıyla bu kez Mülkiye ve Polis başmüfettişlerinden oluşturulan inceleme ve soruşturma grupları, belirlenen emniyet birimlerinde “Özel Teftiş”e başladı.
Devletin denetim sistemi içinde “Özel Teftiş”in anlamı şudur:
Bakan talimatıyla “geniş yetkiyle donatılan” müfettişler, belirlenen birim veya ünitelere yönelik çalışmalarında ilgili birimin hiyerarşi içindeki tüm amirlerini incelemeye alır.
Bu yöntemde, herhangi bir suç iddiasına bakılmaksızın ilgili birimin tüm iş ve işlemleri detaylı biçimde denetlenir ve “Özel Teftiş Değerlendirme Raporu” adıyla özel rapor hazırlanır.
Bu raporun - eğer adli / idari bir suç unsuruna rastlanılmadıysa - bir adli sonucu olmaz, birim amirleri ve personel sadece idari açıdan değerlendirilerek söz konusu birimde çalışıp çalışamayacaklarına karar verilir.
İşte şu anda emniyet teşkilatının başta İstihbarat Dairesi ile Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi’nin merkez ve taşra birimleri olmak üzere bazı birimlerde sayıları 30’u bulan karma müfettiş gruplarınca “Özel Teftiş” yürütülüyor.
Müfettişler, her iki birimde de özellikle telefon dinlemelerindeki işlemlerin yasal olup olmadığının yanı sıra, kimlerin dinlendiğini ya da izlendiğini geriye dönük zaman dilimi kapsamında belirlemeye çalışıyor.
Bakan onaylı denetim
Küçük bir ayrıntıyı hatırlatmakta fayda var ki Emniyet Genel Müdürlüğü’nün merkez teşkilatındaki tüm birimlerinde iki yılda bir rutin denetleme gerçekleştirilir. Bu denetlemenin onayını gerek Emniyet Genel Müdürü, gerek İçişleri Bakanı verir. Buna karşın, İstihbarat Dairesi’nde yapılacak rutin denetlemeler ise sadece İçişleri Bakanı’nın onayı ile yapılabiliyor.
Emniyet kulislerine yansıyan bilgilere göre, geriye dönük bakıldığında her iki birimde herhangi bir rutin denetleme onayı verilmemiş. Dönemin İçişleri bakanları, özellikle İstihbarat Daire Başkanlığı’nda rutin denetleme yaptırma ihtiyacı hissetmemişler.
Ancak, 17 Aralık süreci sonrasında göreve gelen İçişleri Bakanı Efkan Ala bu onayı vererek başta İstihbarat Dairesi olmak üzere bazı önemli birimlerde özel teftiş yapılmasını sağladı.
Denetim şart!
Telefon dinleme yöntemiyle yasal ya da yasadışı biçimde elde edilen ses kayıtlarının internet üzerinden kamuoyuyla paylaşılması hükümette de büyük rahatsızlık yarattı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla telefon dinlemeleriyle ilgili başlatılan yasal düzenleme çalışmaları henüz tamamlanmadı.
Hatırlanacağı üzere, daha önceki yasal düzenlemeler gerçekleştiğinde zamanda devlet yetkilileri “sağlıklı” bir işleyiş yürütüleceğini açıklamışlardı. Fakat, sağlıklı yürütüleceği belirtilen yasal düzenlemelerin aslında çok sağlıklı olmadığı aradan geçen sürede ortaya çıktı.
Şimdi benzer bir süreç yaşanıyor. Mevcut uygulamalarda yapılacak yeniliklerle telefon dinlemelerinde “çok daha sağlıklı” bir yasal sistem oluşturulacağı ifade ediliyor.
Kanımca, bu aşamada unutulmaması gereken bir durum daha var: İnsan unsuru.
Ülkemizde, yasalarda yapılacak yeni düzenlemelerin sadece kâğıt üzerinde sağlıklı işlediği örnekleriyle görülüyor.
Türkiye’de bireyin haberleşme hakkı Anayasa ile korunmuş olmasına karşın, sokaktaki simitçinin bile “telefonunun dinlendiğini” düşünmesine yol açan etkenlerle mücadelenin tek yolu “sıkı bir denetim”dir.
Yapılacak düzenlemelerde denetimin ağırlaştırılmasının sağlanmaması durumunda, bireyin anayasal hakkına kavuşması hayalden öteye gitmeyecektir.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024