Suruç saldırısıyla tekrar gündeme gelen Adıyaman’daki IŞİD yapılanmasıyla ilgili emniyetin yaptığı incelemede, canlı bomba eylemcisi olabilecek 16 kişilik bir liste tüm kentlere gönderildi
Hükümet’in terörle mücadele politikasını değiştirmesine neden olan olaylar zincirinin, 7 Haziran seçimleri öncesinde Diyarbakır’daki HDP mitinginde patlayan bombayla başladığını söylemek yanlış olmaz.
Miting alanına bomba koyduğu gerekçesiyle Gaziantep’te gözaltına alınan Orhan Gönder’in, IŞİD içinde eğitim aldığı yönünde bilgiler gün ışığına çıkmıştı.
Gönder’in dikkat çekici başka bir özelliği ise Adıyamanlı olmasıydı.
Bu olayın kamuoyundaki yansıması henüz netleşmeden, bu kez Kobani’ye gitmek için Suruç’ta bir araya gelen Sosyalist Gençlik Dernekleri Ferderasyonu (SGDF) üyelerine yönelik canlı bomba eylemi ülkeyi sarstı.
Eylemciyle birlikte 32 kişinin yaşamını yitirdiği olayın faili Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün, HDP mitinginin eylemcisi Gönder’le iki önemli ortak özelliği saptandı.
Alagöz de tıpkı Gönder gibi hem IŞİD’le bağlantılı hem de Adıyamanlıydı.
Her haneden en az 1 katılım
Her ikisi; birbirlerini tanımıyorlardı ancak Adıyaman’daki aynı radikal grup tarafından IŞİD’e kazandırılmışlardı.
Hatta büyük tepki toplayan iki eylemin faillerinin “aynı kaynaktan” çıkması “istihbarat ihmali” iddialarını gündeme getirdi.
İki eyleme kadar pek göz önünde olmayan Adıyaman, birden ülke kamuoyunun gündemine geldi. PKK’nın da bir dönem etkili olduğu kentteki İslami yapıların varlıkları ve faaliyetleri incelenmeye, sorgulanmaya başlandı.
Ve anlaşıldı ki; kentte IŞİD’le bağlantılı ciddi sayıda bir kitlenin bulunduğu görüldü. Güçlü potansiyel ve alt yapı ortamının varlığı görüldü.
Neredeyse her evden IŞİD’e katılımlar olduğu ve Suriye’deki cihad bölgelerine gidişlerin yaşandığı anlaşıldı.
Bunların yanısıra, Türkiye’nin koalisyon güçlerince IŞİD’e yönelik hava operasyonlarına onay vermesiyle birlikte radikal dinci terör örgütünün “doğrudan” hedef haline gelmesi, kamu güvenliğini sağlamakla görevli devlet kurumlarını doğal olarak alarma geçirdi.
Bu çerçevede, örgütün en güçlü olduğu bölgeler arasındaki Adıyaman kent merkezi ve ilçelerinde IŞİD kadrolarına yönelik çalışma başlattı.
Özellikle Adıyaman Emniyeti, savcılık talimatıyla arka arkaya soruşturmalar başlatılırken, tespit edilen hedef kişilere yönelik takip çalışmalarına hız verildi.
İsim isim tespit
Bu çalışmaların ilk aşamasında, Adıyaman Emniyeti 16 kişilik bir eylemci listesi hazırladı.
Yapılan ilk tespitler sonrasında, Suriye’deki çatışma bölgeleriyle irtibatlı olduğu belirlenen 16 kişinin, tıpkı Suruç’taki canlı bomba eylemi benzeri bir eylemi gerçekleştirme olasılığının bulunduğu ortaya çıktı.
Bunun üzerine, Adıyaman Emniyet Müdürlüğü, 16 kişinin isimlerinin ve fotoğraflarının yer aldığı bir listeyi tüm kentlere gönderdi.
Adıyaman Emniyeti, 31 Temmuz’da gönderdiği eylemci listesinin yer aldığı yazısında, “yürütülen farklı soruşturmalar kapsamında Suriye’de bulunduğu yönünde teyide muhtaç istihbari bilgiler bulunan ve terör nitelikli kayıp şahıs olarak arama kayıtlarına aldırılan şahısların bilgilerinin gönderildiği, bilgileri gönderilen şahısların 20 Temmuz 2015’te Suruç’ta Amara Kültür Merkezi önünde SGDF organizesinde yapılan basın açıklaması esnasında meydana gelen patlama olayına benzer eylem/provokasyon içerisinde yer alabilecekleri” değerlendirmesini yaptı.
Bu değerlendirmenin anlamı; IŞİD üyesi canlı bomba eylemcisi olabilecek 16 kişinin, her an Suruç katliamına benzer bir eylemi gerçekleştirebilme olasılığının bulunduğudur.
Emniyetin listesinde IŞİD bağlantılı isimler ise; Mustafa Dokumacı, Hacı Yusuf Kızılbay, Kasım Dere, Mahmut Gazi Dündar, Mehmet Mustafa Çevik, Ömer Deniz Dündar, Yakup Aktulum, Mehmet İşik, Mehmet Taşar, Muhammet Zana Alkan, Ersal Ocak, Mahmut Gazi Tatar, Recep Yaman, Memet İşbar, Salih Küçüktaş ve Suruç eylemcisi Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün ağabeyi
Yunus Emre Alagöz’den oluşuyor.
Bu isimlerle ilk kez IŞİD’le bağlantılı eylemcilerden oluşan liste çalışması yapılması dikkat çekiyor. Daha önceleri DHKP-C ve PKK için benzer listeler hazırlanıp ilgili birimlere gönderiliyordu.
Ancak, anlaşılıyor ki; yaşanan süreç, artık Türkiye’yi doğrudan hedef alan IŞİD’le ya da dini terör gruplarına yönelik bir liste hazırlanması zorunlu hale getirdi.