ABD’nin beklenen hava harekâtı sonrasında unsurlarının ve kamplarının bir bölümünü kaybettiği açıklanan Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü, Birleşik Devletler ve Avrupa ülkelerini hedef tahtasının en başına koydu.
IŞİD’in ABD ve Avrupa ülkelerinde terör eylemleri gerçekleştireceğini açıklaması, 2000’li yılların başında ortaya çıkan Usame Bin Ladin’in liderliğindeki El Kaide’nin sürecini hatırlatıyor.
Çatı örgüt El Kaide’nin yerel birçok uzantısının, bulundukları bölge ve ülkelerde pek çok terör eylemine imza atması dünya kamuoyunda kapanması zor yaralar açtı.
Usame Bin Ladin’in ABD operasyonuyla Pakistan’da öldürüldüğünün açıklanmasının ardından yarı sessizliğe bürünen örgütün, henüz önemli bir faaliyeti gözlenmiyor. Ancak terör uzmanları, ‘uyku’ düzenine geçen örgütün faaliyetlerini halen devam ettirdiğine inanıyor.
ABD ve Avrupa’da IŞİD tehdidi
Bugün IŞİD’in Irak ve Suriye topraklarındaki faaliyetleri çerçevesinde açıkladığı eylem tehditleri, örgütün hedefinin artık sadece alan hakimiyeti olmadığını, özellikle ABD ve Avrupa’nın büyük kentlerindeki toplumsal yaşama yönelik terör eylemleri olduğunu açıkça ortaya koyması bakımından önemlidir.
11 Eylül saldırıları sonrasında varlığı ortaya çıkan radikal terör örgütü El Kaide’nin eylemleri, ABD ve Avrupa’nın pek çok ülkesinde kamu güvenliğinin alarm düzeyini yükseltti.
Ne yazık ki bugün IŞİD’le birlikte yürüyen süreç daha önce Usame Bin Ladin’in liderliğinde dünyayı kasıp kavuran El Kaide’nin yaşadığı sürecin bir benzerine dönüştü. Dün, El Kaide ile başlayan ‘yüksek alarm’ düzeyi; bugün, IŞİD’in eylem tehditleri nedeniyle aynı hassasiyette devam ediyor.
Kendi ülkelerindeki kamu güvenliği riskini değerlendiren ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’in yanı sıra, Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere ile Fransa İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve, Ankara’ya gelerek IŞİD konusunda ilk elden bilgi edinmeye çalıştılar.
IŞİD’e ‘en yakın ülke’ konumundan dolayı yabancı ülkelerin güvenlik yetkililerinin temas noktası olan Türkiye, şu anda IŞİD’in en büyük eylem hedefleri arasında yer alıyor.
Tehditleri değerlendiren güvenlik birimleri, bir yandan istihbarat çalışmalarına ağırlık verirken, bir yandan da IŞİD’e katılmak için havayolunu kullanarak Türkiye’ye gelenlere karşı mücadele çerçevesinde havalimanlarında yoğun güvenlik önlemleri almaya başladı.
Bu kapsamda, özellikle büyük kentlerdeki havalimanları başta olmak üzere ülke genelindeki havaalanlarında ‘sessiz’ bir alarm uygulaması var.
IŞİD’in, Türkiye’yi hedef alan açıklamaları sonrasında harekete geçen Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ile Emniyet Genel Müdürlüğü, havalimanları ve havaalanlarındaki güvenlik önlemlerinin artırılması talimatını verdi.
Ağustostan bu yana devam eden ‘sessiz alarm’ uygulamasında iki basamaklı güvenlik kontrolü gerçekleştiriliyor.
İlk adımda, uçağa gidecek yolculara uygulanan x-ray cihazıyla kontrolün yanı sıra artık ‘elle kontrol’ de artırıldı. Daha önce her 10 yolcudan birine yönelik gerçekleştirilen ‘elle kontrol’ uygulaması, alarm durumunun artırılmasıyla birlikte her 10 yolcudan 4-5 düzeyine yükseltildi. Yani artık uçuş yapan yolcuların yarısı ya da yarıya yakını ‘elle kontrol’den geçiriliyor.
Alana giriş yapan yolcular, ‘cımbızlama’ olarak tanımlanan tesadüfi seçim yöntemiyle belirlenerek teknik cihazların yanı sıra güvenlik görevlilerinin elle aramasından da geçiyor.
Bu uygulamayla, halen her havalimanı ya da havaalanında ileri teknolojili x-ray cihazlarının olmaması nedeniyle mevcut cihazların tespit edemediği şüpheli yolcular veya bagajlar üzerinde elle arama yapılıyor.
Bu arama yönteminin amacı ise özellikle son dönemde artış gösterdiği bilinen ‘kâğıt patlayıcılar’ın tespit edilmesi. Plastik patlayıcıların inceltilip elyafla izole edilmesiyle elde edilen kağıt patlayıcılar, bagaj içine yerleştirildiğinde, halen pek çok havaalanında kullanılan konvansiyonel x-ray cihazlarıyla tespit edilemiyor. Bu nedenle, şüpheli yolcuların kendileri ve bagajları daha detaylı aranıyor.
Parçalı bomba düzenekleri
İkinci aşamada ise, yine son dönemde başta ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin güvenlik birimlerince havalimanlarında yakalanan ‘patlayıcı düzenekleri’nin tespiti amacıyla elektronik cihazlara yönelik detaylı incelemeler var.
Radikal terör gruplarının havayolu üzerinden yaptığı eylemci sevkiyatına yönelik araştırmalarda, patlayıcı düzeneklerinin bir bütün olarak değil, parçalar halinde farklı kişilerce aynı uçakta taşındığı ve yerine ulaştırıldığı belirlendi.
Son ortaya çıkan tehditlerin ardından özellikle, ABD, Kanada, İngiltere ve Avrupa’nın bazı ülkelerine yapılan uçuşlarda, yolcuların beraberindeki tüm elektronik cihazlar detaylı biçimde aranmaya başlandı. Bu arama sırasında, birinci basamakta şüpheli konuma alınan yolcuların birlikte hareket ettiğinin gözlenmesi halinde, yolcu beraberindeki cihazlar aparatlarından ayrılarak kontrol ediliyor.
Dünya, son 15 yıldır radikal terör örgütlerinin kitlesel eylemlerinin tehdidi altında. Alınan tüm önlemlere karşın, risk algısı azalmak bir yana, her geçen gün daha da artıyor.