Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat Tahir Elçi’nin öldürülmesi, Vedat Aydın ve Musa Anter cinayetleri gibi “bölge”nin yaşadığı önemli olaylar arasında yerini aldı.
Dört Ayaklı Minare’ye yapılan saldırıları eleştiren sözlerinin ardından Elçi, otopsi raporunda belirtildiği şekliyle “uzaktaki bir silahtan çıkan kurşunun başına isabet etmesiyle” yaşamını yitirdi.
Silahın ortaya çıkarılması veya bulunması ya da katil zanlısının yakalanması, “Elçi’nin öldürüldüğü” gerçeğini hiç bir zaman değiştirmeyecek.
Artık, 28 Kasım, güvenlik güçlerinin “önemli olaylar takvimi”nde, “DBB Avukat Tahir Elçi’nin öldürülmesi” olarak geçecek.
Gelecek yıldan itibaren her 28 Kasım’da güvenlik güçleri, gerek bölgede, gerekse diğer kentlerle olaylar yaşanmaması için alarm durumuna geçecek!
Açıklamadaki ayrıntı
İçişleri Bakanlığı, Elçi’nin yaşamını yitirdiği ve 2 polis memurunun şehit olmasıyla sonuçlanan olayla ilgili önceki gece geç saatlerde bir açıklama yayımladı.
Bakanlık açıklamasında, Sur’da yaşanan olayın bir gün öncesinde devriye görevi yapan polis ekibine beyaz Toros’tan açılan ateş sonrasında olay yerine 20 metre uzakta Glock marka tabanca bulunduğu belirtildi.
Glock tabancalar hatırlanacağı gibi daha önceleri silah kaçakçılığı olaylarının en önemli unsuruydu. Daha çok mafya gruplarının tercih ettiği bir tabanca olan Glock, PKK içinde pek kullanılan tabanca değildi.
Diyarbakır’daki olayın ardından Glock bulunması üzerine yaptığım görüşmelerde, artık PKK’nın da zaman zaman Glock kullanmaya başladığını öğrendim.
Ayrıca, güvenlik güçlerince PKK’ya yönelik çalışmalarında, yeni bir tespitte bulundukları belirtiliyor.
Buna göre, son dönemde örgüt yönetiminin, özellikle daha önce eylem keşfi yapılmış hedeflere karşı silahlı saldırı gerçekleştirecek bazı örgüt elemanlarına Glock verdiği belirlendi.
Atış menzili, gücü ve kullanım kolaylığı nedeniyle tercih edilen Glock tabancalar, PKK’nın kullandığı yeni silah oldu.
Sur’un özelliği
Gelelim, Diyarbakır’ın Sur ilçesinin PKK için önemine.
Diyarbakır’ın tarihi dokusunu barındıran merkez ilçelerinden Sur, örgüt yöneticilerinin en az Silvan, Cizre, Şırnak kadar önem verdiği bir bölge.
Sadece bir araç geçebilecek kadar dar sokaklardan oluşan Sur’da, PKK’nın Diyarbakır’ı yönettiği belirtiliyor. Ayrıca, PKK’nın halk ayaklanmalarını gerçekleştirmek için oluşturduğu YDG-H unsurlarını da en kolay barındırdığı mekanların başında Sur geliyor.
Ayrıca, yapılan istihbarat çalışmalarında, ilçedeki mahallelerde hendekler açılmasının yanı sıra evlerin bir bölümünün birbirine bağlanmasını sağlayan geçitler yapıldığı da tespit edildi. PKK’nın, Sur’da ciddi biçimde yığınak yaptığı belirlendi.
Bilindiği gibi, daha önce Sur’da ilan edilen sokağa çıkma yasağının ardından güvenlik güçleri, Sur’daki mahallelere yönelik operasyonlar yapmıştı.
İlçedeki PKK yapılanmasının önemli bir bölümü ortaya çıkarılmasına karşın, sokağa çıkma yasağı ile birlikte sürekli operasyon yapılmasının sürdürülebilirliğinin olmaması, bölgenin yeniden PKK ve YDG-H kontrolüne geçmesine neden oldu.
Kentte, güvenlik güçlerine yapılan silahlı saldırıların Sur’dan yönetildiğinin anlaşılması üzerine, ilçe yeniden güvenlik güçlerinin hedefine girdi.
Zaten Elçi’ni yaşamını yitirdiği olayın öncesinde, 2 polisi şehit şüpheliler de taksiden inerek hemen Sur’a kaçıp izlerini kaybettirdiler.
Elçi’nin yaşamını yitirdiği olay olmasa, ilçeye yönelik yeni bir operasyon dalgası başlatılması için hazırlıklar son aşamaya gelmişti.
Görüştüğüm kaynaklar, kamu düzeninin bu kış içinde sağlanması için gerekli çalışmanın yapılması gerektiğine vurgularken, aksi halde bahar aylarının başlamasıyla birlikte sürecin daha da sorunlu hale gelmesinin kaçınılmaz olacağını dikkat çekti.
Sonuçta, önümüzdeki aylar, ülkenin geleceğinin ve kaderinin belirlenmesinde çok önemli bir süreç olacak. 2006’dan buna halk ayaklanması (serhildan) çabası gösteren PKK’nın hareket tarzı, Çözüm Süreci’nin de belirleyici rolü olacaktır.