Kobani’deki olayların protesto edildiği yurt genelindeki sokak eylemlerinin ‘çözüm süreci’nde yarattığı yıpranma, İmralı’dan örgüt kadrolarına gelen “tansiyonu düşürün” mesajına karşın Bingöl’deki “hesapsız” eylemle daha da tırmandı.
Bingöl’de İl Emniyet Müdürü Atalay Ürker ile koruması Uğur Atlı’nın yaralanması ve Ürker’in yardımcısı Atıf Şahin ile Güvenlik Şube Müdür Yardımcısı Hüseyin Hatipoğlu’nun şehit olmasıyla sonuçlanan silahlı saldırı, çözüm sürecinin son dönemdeki en önemli kırılma noktası oldu.
Kentin şifreleri
Bingöl eylemini analiz ederken, kentle ilgili bazı “şifreleri” bilmekte yarar var:
1- Tunceli-Elazığ-Diyarbakır-Muş-Erzurum’un arasına sıkışan dağlık bir kent olan Bingöl, PKK’nın kuruluşundan itibaren en çok önem verdiği bölgeler arasında yer aldı. Zira; halen Bingöl, Kandil’deki Ana Karargah’ın gözünde, sözde Dersim, Erzurum ve Amed eyaletlerinin “kavşak noktası”. PKK’ya göre, Kuzey Batı’dan sözde Dersim eyaletinin, güneyde sözde Amed eyaletinin, kuzey doğuda ise sözde Erzurum eyaletinin karakteristik özelliklerini taşıyan Bingöl, büyük öneme sahip. Sözde Erzurum eyaletinin faaliyet alanı içinde kalan kentin örgütün gözündeki bu yapısı, polis, asker ve MİT görevlileri tarafından da biliniyor. Bu durumu, aynı zamanda verilen eylem talimatlarında görmek mümkündür. PKK’nın telsiz görüşmelerine başladığı tarihten itibaren sözde Erzurum Eyalet Sorumlusu’nun telsiz kodu “Peri” olmuştur. Kişi değişse bile kod hep aynı kalır. PKK’nın sözde eyaletlerde kullandığı alt kademedeki sorumlularının telsiz kodları da yine sözde eyalet koduyla aynı harfle başlar. Bu çerçevede, Peri’nin talimat verdiği alan sorumluları Polat, Porsuk gibi kodları kullanır. Son eylemde de talimat “Peri” kodunu kullanan sözde eyalet sorumlusunca “Polat” kodunu kullanan bölge / alan sorumlusuna iletildi.
2- PKK’nın genel faaliyet yöntemlerinde alan sorumluları, her zaman sözde eyalet sorumlularının etkinliğini “saha”ya yansıtır. Bu çerçevede, eyaletin başındaki sorumlu ne kadar “radikal”se, bağlı alan / bölge sorumluları da o kadar radikal hareket serbestisine sahip olmakla birlikte, eylemsellik baskısını üzerinde hisseder ve sürekli eylem çabası içinde yer alır.
3- Bingöl; Hâkkari ve Şırnak’la birlikte PKK’nın “kırsal-şehir merkezi” bağını en yakın kurduğu üç kentten birisidir. Bu üç kentte de kırsal ile şehir merkezi coğrafi olarak çok yakındır, adeta bitişiktir. Şehirden kırsala çıkışlar ile kırsaldan şehire inişler son derece kolay biçimde gerçekleşir. Kurye bağlantılarını kurmak oldukça basit ve pratiktir.
4- Bingöl; Diyarbakır ve Batman’la birlikte Hizbullah’ın en güçlü olduğu üç kentten birisidir. 1980’dan önce MHP’den belediye başkanlığı çıkartan kentte halen milliyetçi yapılar varlığını korurken, günümüzde Zazalar ve Kürtler, kentte daha etkili konuma geldi. Bu demografik yapı içinde kendisine yer bulan üçüncü grup ise radikal dinci gruplar oldu. Hizbullah özellikle 1990’ların ikinci yarısından itibaren kentte kendisine önemli taban buldu. İstanbul’daki sinagog saldırılarının planlayıcısı Azad Ekinci ve ekibinin Bingöllü olduğunu unutmamak gerekir. Ayrıca, son dönemde IŞİD’e katılmak için çok sayıda Bingöllü Suriye’ye geçti.
5- Devlete yakın olan pek çok ailenin bulunduğu Bingöl’deki terör eylemleri her zaman ülke gündeminde önemli yer buldu. 33 erin şehit edilmesi, PKK’nın sözde tek taraflı ateşkesini bitirdi. Bingöl Valisi’ne bombalı eylem yapıldı, canlı bomba eylemi gerçekleşti. 2012’de 8 polisin şehit olmasıyla sonuçlanan mayınlı saldırı Bingöl’de yaşandı. Geçen yıl, cezaevinden topluca firar eden PKK’lılar, daha sonra birisi hariç topluca ormanda yakalandılar.
Eyleme analitik bakış
Son eylemin, bir de örgüt açısından “eksi” taraflarına bakmak gerekiyor.
PKK; hele ki, bir emniyet müdürüne yönelik eylemi yapacağı yere asla “kiralık araç”la gitmez. Eylemden sonra terk etmeleri gereken bir araçla başka bir ilçeye gitmeye çalışmaları, eylemcilerin diğer acemiliği olarak görülebilir. PKK’nın, örgüte beş ay önce katılmış bir militanı silahlı eyleme görevlendirmesi pek alışılmış durum değildir. Bir emniyet müdürünün hedef alındığı eyleme sadece iki uzun namlulu tüfekle gitmek, sonuçlarına katlanmak açısından da dikkate alınacak bir durumdur.
Şimdiye kadar yaşanan örneklerde, büyük ve ses getirici bir eylem gerçekleştirmek isteyen örgütün böylesi “acemi” hareket ettiği görülmedi.
Bu bilgilerin ışığında; 9 Ekim günü gerçekleşen eyleme bakıldığında; saldırıyı “fırsat eylemi” olarak tanımlamak mümkün.
Çünkü, Peri’den Polat’a yapılan eylem baskısı nedeniyle, “Öcalan’ın Suriye’den çıkış günü olan 9 Ekim”de, son dönemde ses getirecek eylem yapılamayan Bingöl’de bir eylemin yaşanması kaçınılmazdı.
Zira, Ürker ve ekibine yönelik eylemin olduğu gece, Bingöl Karlıova’ya bağlı Serpmekaya Köyü’ne gelen bir grup PKK’lı, Hüda Par’ın Karlıova teşkilat üyesi Cengiz Tiryaki’nin evini bastı. PKK’lılar kendileriyle tartışan Tiryaki’yi silahla vurarak köyden ayrıldı.
Kaldı ki; Ürker ve beraberindeki yönelik saldırının gerçekleştirildiği yere yakın Hüda Par’ın Bingöl temsilciliğinin bulunduğu ifade ediliyor.
Kanımca, Diyarbakır’daki PKK - Hüda Par çatışmasının benzerinin Bingöl’de yaşanması olasıydı. Hüda Par’a yönelik planlı bir eylem için hareket eden PKK’lılar, çözüm sürecinin verdiği rahatlıkla kentte yaya olarak karşılarına çıkan Ürker ve ekibini görünce eylem hedefini değiştirdi.
Zira, il emniyet müdürüne yönelik bir eylem her zaman dernek binasının taranmasından etkilidir.