Aristo’nun “İnsanları iyi yapan yasalardır” sözünü hasıraltı eden insanoğlu...
Futbol topu patladığında havanın inmesi gibi...
Yeryüzünü giderek daha sönük, daha yaşanmaz hale getirdi...
Yargı, içinde bulunduğu kabın hacmi ve şeklini alan bir kuvvet olarak görüldüğü sürece...
Ne hukuki ne de siyasi tartışmaların odağı olmaktan kurtulması mümkün olmayacak...
Oksijen, vücudun en küçük hücrelerine kadar nüfuz ederek protein ve yağları yakması nedeniyle canlılar için yaşamsal enerji sağlar.
Hukuk için “Oksijen gibidir, yokluğunda hissedilir!” deriz ama...
Çoğumuz, oksijenin vanasını kapatarak obez bir paradoksa katkı vermekten de
geri durmayız!
***
Bu girizgâhın nedeni, soru işareti ve nokta koymayı zamana bırakarak...
Yargıya ait, hoş olmayan bir “ses kaydına” sadece parantezle not düşmek içindi...
Her şey, avukatının sözlerinden etkilenerek Yargıtay’da devam eden davasını kaybedeceğini düşünen bir kişinin, yakın arkadaşına durumu anlatmasıyla başlar...
Arkadaşının önerisiyle Yargıtay’da davasına bakan daire başkanının yakınına ulaşan şahıs, davayı
nasıl kazanacağının formüllerini sorar!
Yakınının anlattığı formülleri (!) gizlice kayıt altına alan şahıs,
bu kayıtları daire başkanına gönderir!
Şaşkına dönen Yargıtay daire başkanı, ilgili kişiyle bir araya gelir.
***
Sesleri alan şahıs, başkanın da konuşmalarını gizlice kayıt altına alır!
Her iki kaydı da daire başkanına gönderen şahıs, tüm zorlamalarına rağmen istediği sonuçları alamayınca...
Ses kayıtlarını bu kez de Yargıtay’ın zirvesine gönderir...
Bu noktadan sonra film kopuyor!
Sürecin nereye kadar gideceğini takip edeceğim ama...
Gerekçesi ne olursa olsun...
Tuzak kurarak yapılan gizli kayıt, fotoğraflama gibi eylemleri...
İnsan onuruna yapılmış ağır ve çirkin bir saldırı olarak görüyorum...
TÜRK SOLUNA MANİFESTO!
Bu sütunda, 06.10.2018 tarihinde Erdoğan’ın, ODTÜ mezuniyet töreninde “Tayyipler Âlemi” pankartı açtıktan sonra önce gözaltına alınıp, sonra serbest bırakılan 4 ODTÜ’lü öğrenciye çay daveti yapacağını...
Arkasından da ünlü piyanist Fazıl Say ile bir araya geleceğini yazmıştım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önce ODTÜ’lü öğrencileri makamına çağırdı...
Şimdi de Fazıl Say’ın konserine katılabileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı yakında, ‘Türk soluna’ hitap eden bir demokrasi manifestosu yayımlamayı düşünüyor.
Aldığım bilgilere göre, Erdoğan’ın üzerinde çalıştığı sol manifestoda, Fransız devrimi ile başlayan sağ/sol kavramlarına işaret edilerek, “Uzun süre sağ görüş statü, sol kesim özgürlükçü anlayışın temsilcisi olarak kabul gördü. Darbe çağrısı yapan, seçilmiş iradenin meşruiyetini tartışan, kendisini sol olarak tanımlayan anlayışı, ‘Türk Solu’nun tarihsel vicdanına havale ediyoruz...” şeklinde bir çağrı yapılması düşünülüyor.
Bizimle değilsin!
AK Parti Sakarya Milletvekili Kenan Sofuoğlu’nun, ayaklarını masaya koyarak, karşısında esas duruşa geçirdiği danışmanları için “Emirerlerim!” ifadesinde bulunması, başta kendi partisi olmak üzere 80 milyona karşı büyük hakaretti. TBMM lojmanlarını satarak halkın içine karışma manifestosu yayımlayan bir partiye, Sofuoğlu’na “Bizimle değilsin!” demek çok yakışır.
FİKRİ TAKİP
Meşruiyet tartışması!
Ankara’da, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı meşru değil!” sözlerinin arka planı tartışılıyor.
CHP içinde “Bu tartışmanın zamanı seçim günü olmalıydı!” diyenler kadar...
Bu açıklamayı, “CHP, seçim sonrasına yığınak yapıyor!” şeklinde değerlendirenler de var.
İktidarın eleştirilmeye layık onlarca unsuru varken, belki de en sağlam yerinden... Seçmen iradesinden vurmayı denemenin siyaset yapma pratiği açısından CHP’ye fayda yerine zarar getireceğini düşünüyorum...
Çünkü... Sağ seçmenden birkaç oy almak için çırpınan Kılıçdaroğlu’nun...
20 milyondan fazla sağ oya sahip bir lidere karşı yaptığı bu çıkış, belki de iktidardan yorulan seçmenin saflarını daha da sıkılaştırdı!
VELHASIL: Sesini değil, sözünü yükselt! MEVLANA