Sosyal medyanın hayatımıza girmesinden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
İletişim, sadece mesaj seviyesine inince...
Davranış reflekslerimiz kökünden değişti.
Yüz yüze konuşurken, utancından yer fayanslarını sayan nesilden...
Sanaldan, uzaktan yazınca...
Özgüveni arşa, seviyeyi magma tabakasına indiren başka bir neslin çocuklarına dönüştük!
Şuur altına süpürdüğümüz ne varsa...
Sosyal medya çukurundan fışkırdı!
Uzay boşluğuna fırlatıyormuş gibi hissettiğimiz...
Ama parmak izi kadar belirgin olan Whatsapp uygulaması...
Siyasetin başına da bela olmaya aday görünüyor!
***
Konu her ne kadar siyasi, sosyolojik başlıklar taşısa da...
Bir yönüyle özel hayatı da kapsadığı için...
İsim ya da parti konusuna girmeyeceğim ama...
Ana haber bültenlerinde ilk haber olma potansiyeli taşıyan naziklikte bir
konu bu!
Bugünlerde çok ünlü ve çok etkin bir siyasetçi...
Bayan tanıdıklarına Whatsapp’tan attığı ‘Fazla rahat mesajlar’ yüzünden kâbus dolu günler geçiriyor!
O mesajlar henüz elden ele olmasa da!
Dilden dile... Gözden göze dolaşmaya başladı!
***
TBMM’de bile, o ünlü siyasetçiden gelen mesajları, cep telefonlarından bazı yetkililere gösteren bayanlar var!
Ünlü, ağzı iyi laf yapan siyasetçi elbette masum değil ama...
Kendisine mesaj atılan bayanların da çok iyi niyetli olmadıkları anlaşılıyor!
Neyse... Bu konuyu yazıya dökmemin temel nedeni...
Sanal âlemin, en az yaşadığımız âlem kadar gerçek olduğunu bir kez daha hatırlatmak içindi!
Belki yeterince kavrayamadık ama...
Attığımız mesajlar bazen pimi çekilmiş...
Bazen de zaman ayarlı bomba gibi patlayabiliyor!
FİKRİ TAKİP!
Ladin gibi!
Emekli bir üst düzey bir emniyet yetkilisinden, inanmakta zorlanacağım iddialar işittim ama...
Hayat, inanmakta zorlanacağımız birçok vakayı önümüze gerçek olarak getirdiği için tarihe de not düşmek istedim...
Emekli polis yetkilisine göre, Suudi Arabistan Konsolosluğu’nda vahşice öldürüldüğü iddia edilen Cemal Kaşıkçı, olay yerinde sadece yaralandı!
Yaralanan Kaşıkçı’nın, sorgulandıktan sonra başka bir yere götürüldüğünü iddia eden polis şefinin son sözleri daha da ilginçti;
“Kaşıkçı olayı ile ilgili zaman içinde başka büyük bir sürpriz gelişmeler de yaşanabilir... Ölüm var, ceset yok! Tıpkı Usame bin Ladin gibi! Neden acaba?”
BAŞKA ŞEYLER
Dombili’yi öldürdüler!
Ankara’da köhne bir inşaatın dibinde 3 şirin yavru köpek, bir de anneleri Çomar yaşardı.
Taksici dostlarla beraber bu 4 kişilik aileye mukavva ve tahtalardan şirin bir barınak yaptık.
İçine yeni minderler yerleştirdim. Barınağın üstüne de tahtadan ‘Küçük Ev’ diye levha çaktım.
İnşaata bitişik taksi durağından fişini çektiğim küçük bir de ısıtıcı ile evi dayayıp döşedik.
Ailenin en küçüğünün ismini şişmanlığından dolayı Dombili koydum.
Masumluk abidesi gibiydi.
Siyah gözleriyle çok güzel bakardı...
Getirdiklerim için değil, beni gördüğü için sevdiğini belli etmesine meftun kalırdım.
Ankara’nın gri kaosunda çölde bir vaha gibiydi.
Dombili’ye en çok annesi Çomar düşkündü.
Her gittiğimde onunla oynaşırken görür, sırtını, kulaklarını temizlemesini sessizce izlerdim...
Küçük evlerinde pek mutluydular...
Ta ki bir katil peyda olana kadar!
Barınağın dışında gezinen Dombili, gece yarısı insana benzemeyen bir cani tarafından defalarca bıçaklanarak
öldürülmüş.
Dombili o kadar küçüktü ki.
Havlamayı bile bilmiyordu.
Annesi Çomar, yavrusunun ölüsünü kargalar yemesin diye önce bir ağacın arkasına saklamış...
Daha sonra dişlerinin arasında barınağa taşımış.
Artık bana bile güvenmiyor Çomar!
Günlerce barınağa kimseyi yaklaştırmadı!
Umarım o caniyle mahşerde bile karşılaşmayız!
VELHASIL: Gerçekten kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz? NIETZSCHE