Gül ile Erdoğan arasındaki görüş ayrılıklarının derinleştiği, senkron uyumsuzluğunun eskiye dayandığı sır değil ama...
Büyük ayrışmanın Gezi olaylarıyla başladığı her iki cenahın da ortak görüşü...
2014’te İhsanoğlu’nun CHP-MHP ortak adayı olmasında Gül’e atfedilen başat rolün yanında.
24 Haziran’da muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı olmaya niyetlendiğini bizzat kendisinin söylemesi.
Erdoğan’la aralarındaki soğuk savaşı, yer yer sıcak, bazen de nükleer savaşa dönüştürdü...
Yol ayrımını karbonlarına ayırarak fotoğraflarsak...
Erdoğan ve iktidar partisinin, Gül hakkındaki çatı görüşünü “Tüm makamlarını borçlu olduğu Erdoğan’ı devirerek, kendisine yeni bir siyasi yol açmanın peşinde!” şeklinde özetleyebiliriz...
Siyasi pozisyonunu nasıl anlamlandırdığını son yıllarda açık etse de...
Neden muhalif olduğu sorusunu, siyasi komplikasyon endişesiyle hep kapalı tutmaya çalıştı.
Yakın çevresinde adeta suya atılan bir taş gibi dalgalanan...
Kendisine göre ayrışmanın öznesi yaptığı gerekçeyi tespit ettiğimi düşünüyorum...
***
“Erdoğan’dan uzaklaşmayın!” eleştirilerine, şu iddiayla yanıt verdiğini öğrendim...
“Cumhurbaşkanlığı görevimin bitmesinden bir süre sonra Kayseri’yi ziyaret ettim. Aynı gün AK Parti’nin Kayseri il teşkilatı binaya kilit vurarak çaycı dâhil herkesi izinli ilan etmiş. Oysa o gün Kayseri il binasına giderek AK Parti’ye kayıt yaptıracaktım!”
Gül, bu sözleri muhalif pozisyonunu meşrulaştırmak için de...
O gün gerçekten AK Parti’ye kayıt engeli çıkarıldığı için de söylemiş olabilir ama...
Şayet böyle bir durum varsa...
***
Cumhurbaşkanlığı gibi önemli görevler üstlenmiş, siyaset için değer kabul edilen bir şahsiyetin, her şeyi anahtar teslimi beklemek yerine...
Neden bu olayı Erdoğan ya da kamuoyu ile paylaşmıyor sorusu...
Sizce de kallavi bir yanıtı hak etmiyor mu?
Doğrusu, Gül ismi geçtiğinde AK Parti’nin dikkat kesilmesi anlaşılır bir refleks... Çünkü...
Erdoğan, iktidarın ana şeridinde ters yola giren ne kadar aracı parka çekse...
Şoför koltuğundan hep Abdullah Gül çıkıyor!
Mesela, yine Ankara’nın gizli mahfillerinde Gül’e atfedilen bir
senaryo daha dolaşıyor...
Ocakta başlayacağı test sürüşünü, nisanda bir dizi eylemlerle tamamlamayı hedeflediği öne sürülüyor.
Daha açık yazayım...
***
Abdullah Gül’ün, önemli bir siyasetçinin lojistik desteği, bir medya patronunun yol göstericiliği, tanınmış iki STK başkanının mıntıka temizliği ve bakanlık yapmış vekillerin de olduğu grupla Erdoğan’a siyasi operasyonlara hazırlandığı...
4 ay içinde çeşitli partilerden kopa(rıla)cak, isimleri işaretlenmiş 55 milletvekiline Gül’ün liderlik yapacağına dair güçlü bilgilerim var...
Bazılarına görünür gerçeklikle bu bilgileri realize etmek kolay olmayabilir ama...
Herakleitos’un “Beklenmeyeni bekle!” sözlerini arka fon yaparak kayıtlara geçiriyorum...
Telefonda kapıştılar!
Meral Akşener’in partisinden Ankara adayı olmayı kabul etmeyen Mansur Yavaş’la kısa süre önce telefonda kapıştığını öğrendim.
Akşener, yüksek volümlü bir tonlamayla Yavaş’a “Siz bizden aday olacak mısınız, olmayacak mısınız?” diye üst perdeden sorunca...
Yavaş da aynı hiddetle yanıt verir:
“Böyle bir üslup olur mu? Sizden aday olmayacağımı zaten söyledim!”
Kısa bir sessizliğin ardından telefonlar karşılıklı sessizce kapanır...
FİKRİ TAKİP
Vallahi ayıp billahi günah!
Sözcü’den Emin Çölaşan, Necati Doğru ve Metin Yılmaz’a FETÖ suçlaması yapılınca, FETÖ’cülerin sevinçten göbek attığını görmek için sosyal medyaya tek gözle bakmak yeterli.
Bir iki tane gereksiz, anlamsız yazı yüzünden FETÖ’cü damgası vuruluyorsa...
Değerli savcılarımızın Google’a iki gözlerini kapatarak girmesi bile yeterli!
Nice şöhretli isimlerin FETÖ’ye yardım ve yataklık yaptığı nal gibi belgeler internette duruyor!
Üstelik, çoğunun silinmesine rağmen!
İnsan, en çok sevmediğine adil olduğu zaman büyür...
Hukuk da!
Sinyal!
Arabanızla sinyal vermeden yön değiştirirseniz cezası 108 lira...
Üstüne bir de 20 puan ceza yersiniz!
50 araba uzunluğunda...
9 kişinin katili, koskoca trene sinyal koymayarak çarptıranlara ceza olmasın diyen varsa...
Allah da onları çarpar!
Çarpsın da!
VELHASIL: Dünyada hak vardır. Ve hak kuvvetin üstündedir... ATATÜRK