PEKİN
TÜSİAD'la Çin seyahatinde ülkedeki otomobil karmaşasını görünce insanın aklına hemen o meşhur yerli oto hikayemiz geliyor.
Çin, kendi geliştirdiği teknolojilerle donattığı yerli füzesini, yerli nükleer santralını yaptı, yakında ilk yerli uçağını kanatlandırmaya çalışıyor. Çin devleti böylece başta Amerika olmak üzere Batı dünyasına yerli teknolojisiyle meydan okuduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Türkiye de bu konularda aynı yolu izleyen ülkelerin başında geliyor. Biz de hepsinin yerlisini yapma hayaliyle yaşıyoruz. Hoş bir ara internette yerli arama motorumuzu yapma çabamız vardı ama konumuz şimdilik o değil...
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın “Hayaldi gerçek oldu” sloganıyla Türkiye'nin önüne koyduğu “yerli” hedeflerden şu sıralar en popüleri hiç kuşkusuz bir “oto”.
Başbakan geçen hafta Ford Otosan'ın fabrika açılışında “Bu konuda ısrarım” var diyerek, duruşundan geri adım atmadığını bir kez daha gösterdi.
Özel sektörün “uykuya yatırmaya çalıştığı” yerli otomobilde motor sesini duymak istiyor.
Çin'de 180 üretici var
Peki nükleer santral, füze, uçak konusunda bize adeta rol model olan Çin'de yerli oto durumları ne alemde?
Dünyaya açılan ve Türkiye'ye de gelen Geely ve Cheery bilinen iki marka. Ama bu şirketler öyle pek de arzu edileni verebilmiş değil. Çin'in parayla tanışan orta ve üst sınıfı özellikle Batılı üreticilerin markalarına sarılmış durumda. Ülkede 180'e, evet sayısı 180'e ulaşan otomobil üreticisi var. Yabancı üreticileri bir yana bırakırsak bu seviye 150'nin üzerinde yerli otoya karşılık geliyor. Bunların hemen hepsi sadece Çin'de satılıyor. Bu da ülkede marka kalabalığına yol açıyor ve Çinli yerli otolar toplam satışlardan pek de büyük pay alamıyor.
Devler mi engelliyor?
Türkiye'de özel sektörün “Devletin büyük desteği olmadan yapılamaz. Hoş destek alınıp yapılsa da içeride ve dışarıda satışları önemli boyuta ulaşmaz” diyerek ayak dirediği yerli oto işinde Çin'de karmaşa hakim gibi duruyor.
Çin'in şimdiki eylem planında bu otomobilleri konsolide etme fikri yatıyor. Bu kadar çok yerli oto yerine ülkeyi sürükleyecek, Çin'de de çok satacak bir model istiyorlar. Hâlâ kafaları net değil.
“Pazarın dev üreticileri oyunda yeni rakip çıkmasın istiyor. İşte bu yüzden Türkiye'nin yerli otosu bir türlü üretilemiyor” diyenlerin Çin'deki marka mezarlığını gelip görmelerinde yarar var gibi duruyor.
Belki o zaman kökü bilgi, teknoloji ve tasarıma dayalı “tek marka, tek dünya” stratejisi peşinde koşan Batılı ülkelerin izlediği yol daha anlaşılabilir olabilir.
İpek Yolu'nda 30 Çinli artist
Geçmişi 2.000 yıl öncesine dayanan bir ticaret yolunu “Modern İpek Yolu” olarak yeniden geliştirmek için en tepeden (Başkan Xi Jinping) talimat alan Çin, projeye olan inancını bu hafta başlatacağı ilk turla ortaya koyuyor. Ülkenin en ünlü 30 sanatçısı ve medya ile birlikte Çin'den İpek Yolu turuna çıkılacak. Çin'de devletin bu konudaki yetkili Parti Başkanı Chen Kegong, “Bu sadece bize avantaj sağlayacak bir proje olmayacak. Orta Asya ülkeleri ve Türkiye de buradan kazanç sağlayacak” diyerek ilk adımı attıklarını söylüyor.
12 ülkenin içinde yer aldığı bu iş kulağa klişe gibi gelse de sadece tarihe tutunmamız adına bile Türkiye için çok değerli.
Yasak Çin'de de olsa gidin alın...
Biz Türkiye'de Youtube, Twitter yasağıyla uğraşırken, bunların “zararlarını” çok eskilerden keşfetmiş olan Çin işi daha da ileriye götürmüş.
Odamdaki masada yanımda getirdiğim bilgisayarımı açıp internete bağlanmak istediğimde, kapı duvar!
“Bilgisayarın ayarları mı bozuldu?” diye düşünüp, teknik detaylara boğuluyorum. Ama kısa süre sonra ayarlar arasında gezinmekten yorulup internete erişim sevdamdan vazgeçiyorum.
Sonrasında öğreniyorum ki, Amerika'nın Çinli hacker'ları haklaması sonrasında Çin tarafı da intikamını Microsoft Windows 8 üzerinden almış. Windows'a, dolayısıyla benim bilgisayarımdaki işletim sisteminin internete erişimine de yasak getirilmiş.
Yapacak bir şey yok.
“Aman yasak sevdalısı ülkeler duymasın” demekle yetinelim.