Şükrü Andaç

Şükrü Andaç

sukru.andac@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ormanlarımız yanıyor, canlarımız gidiyor.

Kabus gibi...

“Ateş düştüğü yeri yakar” biliyoruz ama düşen ateşi söndürmek için canını hiçe sayıp çaba harcayanlara teşekkür ile başlamak istiyorum. İnsanüstü bir azimle ateşe karşı bir kova suyla, pet şişelerle, itfaiye hortumunu sırtlayarak koşanların fotoğraflarına yakından bakınca Türkiye’yi Türkiye yapan gücü de görmüş oluyoruz.

Küresel ısınma kaynaklı aşırı yükselen hava sıcaklıklarının etkisi sadece ülkemizi değil dünyanın birçok coğrafyasını geniş çaplı yangınlarla karşı karşıya bırakmış durumda.

Haberin Devamı

Üstelik bu yeni bir gelişme değil. Son yıllarda Avustralya ve Amerika, pek çok şehrini haftalarca kasıp kavuran yangınla mücadele etti.

Bitki örtüsü ve canlı varlığına büyük zarar veren bu yangınlar sonrası ormanlar zaman içinde kendini yaşatabilir ancak şu açık ve net olarak hiç unutulmamalı, giden canlar geri gelmeyecek. Sadece bu yönüyle bile dünyamız için, ülkemiz için büyük kayıp.

Yaşananların ekonomik kaybı ise milyarlarca lirayı bulabilir. Üstelik zarar sadece bunlarla sınırlı da kalmayacak. Uzmanların tahminleri açıkça gösteriyor, yaşanan bu geniş çaplı yangınlar zaman içinde şiddetini artırarak devam edecek. Hava sıcaklıklarındaki artışın devamının yangınlardaki artış anlamına geleceğini söylüyorlar. Bunun içindir ki pek çok uzman, yıllardan bu yana iklim krizine karşı “ülkeleri”, “dev şirketleri” ve “insanları” uyarıyor. Tüm bu kötülüklerin yaşanmaması  adına uğraş veriyor.

Neler yapılabilir?

Yangın çıktığında ‘Uçaklar nerede?’ diye sormak; son derece haklı bir soru. Ama bundan önce ülkeler, şirketler ve insanların atması gereken önemli adımlar olduğu da bir gerçek.

Hatalarımızı, eksikliklerimizi bilerek hareket etmek, sorunlarımızı küçültmek veya üzerini kapatmak yerine gerçekçi yöntemlerle çözüm üretmemiz şart. 

Ve bu aşamada soru oldukça net: “Gelecekte böylesine felaketlerle karşılaşmamak için neler yapılabilir?”

1 - İlk olarak işe karbon yoğun ürünlerin kullanılmasının ya da kullanımının en aza indirilmesiyle başlamamız gerekiyor. Tüketiciler olarak bizler, şirketler ve ülkeler, “karbonlu şu, şu, şu ürünleri kullanmamalıyız” (ama markası ne olursa olsun)  listelerini hazırlamalı ve bu kurala tüm taraflar olarak harfiyen uymalıyız.

Haberin Devamı

2 - Ayrıca şirketlerin üretim süreçlerinde ve kullandıkları teknolojilerde karbon yoğun enerji kaynakları ve malzemelere veda etmeleri gerekiyor.

3 -  Bir yandan mevcut yatırımları karbon emisyonu düşük sistemlere dönüştürürken diğer taraftan da yeni yatırımlarda bu konuda belli kurallar zinciri hayata geçirilmeli.

4 - Karbon yoğun yatırımlara bırakın milyarlık kredi vermeyi, yatırımcıların düşük karbonlu yatırımları sonuna kadar teşvik etmeleri için yaratıcı fonlar devreye alınmalı. Hükümetler de bu konuda duruşlarını açıkça ortaya koymalı.

Sadece bunları yaparak gelecek nesillerin ileride çok daha az yangınla başa çıkmasını sağlayabiliriz.

Biliyoruz ki bu yazılanların hayata geçirilmesi çok kolay olmayabilir. Elbette şimdilerde olduğu gibi ticari ve sosyal yaşam kaygıları karbonun önüne geçebilir.

Haberin Devamı

Gelin fazla kilolarından kurtulmak isteyenleri düşünelim. Bu insanlar güzel görünmek ve sağlıklı yaşamak için daha az yemeyi, daha az içmeyi, daha fazla spor yapmayı dolayısıyla yaşam tarzını değiştirmeyi göze alıyorlar.

Biz de güzel ve sağlıklı bir dünyada yaşamak istiyorsak, yaşam tarzımızı ve iş yapış süreçlerini değiştirmemizde fayda var.

Hem de hemen, bir yangının daha hayatımızı kararttığı günleri yaşamadan...

Enerji kaynaklı emisyon uyarısı

Dünya nüfusundaki artış, teknoloji ve sanayide başdöndürücü hızda yaşanan büyüme, kontrolsüz tarım, kontrolsüz üretim ve hayatımızdaki daha pek çok farklı değişim bir yandan çevre kirliliğine yol açarken diğer taraftan da ormanların yok olması tehlikesini beraberinde getiriyor. Bu noktada sera gazı kullanımındaki artış ve bunun kaynakları öne çıkıyor. Karbon yoğunluğu ile ilgili sera gazı hesaplamalarından yola çıkılarak çevreye verilen zararı ortaya koyan TÜİK’in Mart 2021 tarihli çalışmasına göre, ülkemizin sera gazı emisyonu yayılımında en büyük payı yüzde 72 ile enerji kaynaklı idi. Tarım yüzde 13.4, endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı yüzde 11.2, atık sektörü yüzde 3.4 ile enerjinin ardından geldi.

Dondurulmuş gıdaya dikkat!

Amerika’da 100 kalori değerindeki farklı gıdaların karbon salımına dair yapılan bir çalışmada kalori ve gram üzerinden hesaplama yaparak ulaşılan tespit şu: “Kek, çikolata, şekerleme gibi tatlılar, patates cipsi ve atıştırmalıklar” bile karbon bakımından “dondurulmuş sebzelerin” 10’da 1’i kadar çevreye zarar veriyor. 100 kalorilik çikolata 59 gram, 100 kalorilik et 248 gram, 100 kalorilik süt 351 gram, 100 kalorilik yumurta 440 gram, 100 kalorilik kutu konserve sebze 787 gram karbondioksit üretiyor.