Türkiye stratejisini ‘nakış’ gibi işliyor
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, önceki gün iş kadınlarıyla bir araya geldi. “FETÖ ve PKK ile mücadelede önemli yol kat edildi. Artık bu sürecin kötü tarafının geçtiğini düşünüyorum” diyen Albayrak, “Dünyanın geneline baktığımızda da dalgalı sürecin artık sonuna doğru geliyoruz. 16 Nisan’dan sonra Türkiye’nin önü açık görünüyor” ifadeleriyle, geleceğe umutla baktıklarını söyledi.
Modern İpek Yolu
“Son 15 yılda egemen ülkelerde müthiş kırılma var. 10 yılda Asya-Pasifik’te önemli olaylar yaşanacak” diyen Albayrak, “Yakın gelecek gösteriyor ki, dünyanın en büyük ülkesi Amerika olmayacak. Ekonomik büyüklük anlamında, Çin ve Hindistan’ın toplamı bir anda G7’yi geçecek, toplam 3 milyar nüfusları dünyanın yarısına denk gelecek. Çin mayıs ayında Modern İpek Yolu projesine hız veren anlaşmayı ortaya koyacak. Türkiye’nin de içinde olduğu 15 lider Çin’de bir araya gelecek. Yeni dönem işte bu tarihten itibaren başlayacak. Türkiye de stratejisini nakış gibi işlemeli ve yeni dünyada yerini almalı. Bunun için gerekli siyasal sistem de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi. İşte esas konu burada düğümleniyor. Güçlü ve kazançlı çıkmak için bu sisteme evet demeliyiz” dedi.
Bakan Albayrak’ın yaptığı konuşmada şu noktalar öne çıktı....
Profesyonel dönüşüm şart
Yeni sistem iş odaklı icracı bir yapı getirecek. Profesyonel yöneticilerle bu işlerin altından kalkılabilir. Düşünün Botaş’ın Genel Müdürü 6 milyar lira (1.500 dolar) maaş alıyor. Milyar dolarlık anlaşmalar yapılıyor, genel müdür maaşı bu. Özel sektörde uzman maaşına dek geliyor. Bu sistem değişmeli. 16 Nisan, iş dünyamız ve yabancı yatırımcılar açısından da bir rahatlama getirecek. Bir bakmışsın özel sektörden profesyonel, başarılı bir isim bakan olmuş. Dönüşümü profesyonellerle yapacağız.
‘Hem o, hem o’ dönemi!
"Türkiye enerjide etkin oyuncu olacak. 10 yıl içinde enerji ihraç eden konuma geleceğiz, dedik. Bunu söylerken de madencilikle birlikte yılda 50 milyar dolar ithalat yapan bir ülke olduğumuzun farkındayız. Yeni oyun planımızla bu hedefi gerçekleştireceği. Şu an gelinen noktada da doğru yolda olduğumuzu görüyoruz. Biz bu adımları atarken, birileri bize diyor ki, “Sakın Türk Akımı’nı imzalamayın.” Tehdit alıyorsunuz, anlaşma imzalanmasın diye. Ama imzalayacağız. Artık eksi Türkiye yok, yeni Türkiye var. “Ya o, ya o değil, hem o, hem o” diyoruz. ABD’yle de iş yapacağız Çin’le de, İsrail’le de iş yapacağız. Avrupa’yla da iş yapacağız, İran’la da. Türkiye olarak herkesle iş yapacağız."
‘Rüzgâr’ın önü açılıyor...
"Rüzgar enerjisi ihaleleri üç yıl önce yapıldı. Bürokratik sistemden yol alınamıyor. En son Afyon mitinginde Orman ve Su İşleri Bakanımız Veysel Eroğlu ile kılıçları çektik, bir noktaya geldik. Anlaştık, çözüyoruz. (Rüzgar tribünlerinin sahaları ile ilgili kuş yolları ve göç yolları üzerinden değerlendirmeler yapılıyor.)
Bakanlık olarak bir yerleşim yerine elektrik hizmeti götürmek için iletim hattı çekelim, diyoruz. 9 ayda 1 direğin ÇED’i (Çevresel Etki Değerlendirme Raporu) çıkıyorsa özel sektörün vay haline. Yatırımcı için finansmana erişim en büyük sıkıntı. Kredibilite sağlanan raporlama sistemi ile bunun aşılması için adım atıldı."
‘Yatırımcıyı kapı kapı dolaştırmayız’
Türkiye olarak madencilikte o kadar geriyiz ki içim cız ediyor. Ama şunu da söyleyelim, bu işte yolun başındayız. Yılda 10 milyar dolarlık ithalat yapılan bir madencilik sektörümüz var. Ama şu anda Türkiye’nin yüzde 70’inin altında ne var bilmiyoruz. Bunun için sondaj çalışmaları yapıyoruz.
İkincisi özel sektörden bir yatırımcının işi çok zor. Bir yatırımcı işe başlıyor. Süreç çok yaş ilerliyor. 10 yılda bir noktaya varıyorsa o yatırımcıya madalya takmamız lazım. Yolda telef oluyor. Bu yüzden madencilikte yatırım dostu modeller getiriyoruz. Yatırımcılarımızı kapı kapı dolaştırmayacağız. Yatırıma hazır sahalar geliştiriyoruz. Bunu yaparken de tüm yükü yatırımcıya verip, maden bulunduğunda yüzde 2 vergi alınan bir sistem değil, maden çıkarılana kadar vergi almayıp, bulunduğunda kar paylaşımı yapılan bir model üzerinden çalışıyoruz.
