Türkiye şu sıralar Çin modeli üzerine kafa yoruyor. Bu demek oluyor ki, “nitelikli” ve “katma değerli” üretimin en çok değerinin anlaşılacağı dönemlerden birine daha girmiş bulunuyoruz.
Ucuz işçilikle gidilecek pek bir yer olmadığından dolayı gelişmiş ülkeler bu dikenli yoldan çoktan sapmış durumda. Elbette pandemi krizinin beraberinde getirdiği tedarik zincirindeki bozulmalar, üretimin yeniden Batı’ya dönmesine yol açabilir. Bu Avrupa’ya yakınlığıyla öne çıkan Türkiye için fırsat gibi görünebilir. Ancak yeni nesil üretimlerde robotlar ve bilgisayar sistemlerinin devreye girecek olması ucuz işçilikten uzaklaşmak için başka bir sebep.
Ülkemizde genel geçer üretim çoğunlukta olsa da, nitelikli işler de yok değil.
Geçen hafta İzmir’de üretim tesisini ziyaret imkanı bulduğum Heraeus Tokmak şirketi de işte bunlardan biri.
Sade anlatımla, ileri seviye teknolojiyle geliştirdiği kendine has reçetelerle yaldız işi yapıyorlar. Türkiye’de hatta Ortadoğu bölgesinde alanında tek üretici konumunda, dünyada ise sekiz üreticiden biri.
Şirketin başında Mustafa Nazif Delen var. İşin bu noktaya gelmesine yol açan hikayenin başlangıcı ilginç bir olaya dayanıyor.
Şöyle ki; 1949 yılında henüz o dönem 17 yaşında olan Nedim Tokmak’ın en samimi arkadaşı Almanya’ya çalışmaya gider. Yaş 18 olunca, büyük hayalleri olan gence gurbet diyardan arkadaş daveti gelir, “Almanya’ya bekliyorum. Burada iş, çalışma fırsatı çok.”
Almanlar devreye girer
Alman demiryollarına uzanan işin ucu ileride ticarete kadar gidecektir. İzmir seyahatlerinin dönüşünde Ege’den yerel dokunan halıları Almanya’da satmaya başlar.
Yıl 1964’e geldiğinde başka bir arkadaşının, Almanya’da üretilen bir boyayı getirmesi isteği işi farklı boyutlara taşır. Paşabahçe’ye yaldız yapan bir kişiye Heraeus adlı firmadan 1 kilo boya getirir.
Boyanın içinde ‘yaldız’, yaldızın içinde de o tarihlerde Türkiye’ye ithalatı yasak olduğunu sonradan öğreneceği ‘altın’ olduğunu öğrenen Nedim Tokmak kendine çok kızar. Ama bu olay bir fırsatı da görmesine de yol açar: “Yaldızı Türkiye’de üretmek.”
Ve 1969 yılında İzmir’de küçük bir atölye açar. Nedim Tokmak, Almanya’dan ‘1 milyon mark’a alacağı yaldız reçeteleriyle şirketin bugünlere gelmesinin tohumunu atacaktır. Şimdilerde İzmir’de Türkiye’nin tek yaldız üreticisi olarak üretim yapan şirketin yüzde 90 hissesini 1999’da Alman Heraeus satın alır. Heraeus, 2020 mali yılında 40 ülkede 14.800 çalışanı ile 31.5 milyar euro gelir sağladı. Almanya’daki en büyük 10 aile şirketinden biri.
7 tonluk yaldız ihracı
Nedim Tokmak’ın vefatı sonrası 15 yıl önce bayrağı devralan yeğeni Mustafa Nazif Delen, şirketin İzmir Kemalpaşa'daki fabrikasında şu bilgiyi verdi: “Burası, 2019 yılından beri Heraeus’un tek yaldız üretim merkezi. Ayrıca, Türkiye ve Ortadoğu’nun tek yaldız üreticisi olma özelliğimiz de sürüyor.”
Heraeus Tokmak, Kemalpaşa Ulucak’taki üretiminin yüzde 90’ını ihraç ediyor. Bir diğer anlatımla katma değeri oldukça yüksek bu ürün, Türkiye’den dünyaya yılda 7 ton ihraç ediliyor, İzmir’den 80 ülkeye uzanıyor.
Yaldızları Türkiye ve dünyanın ünlü porselen ve cam şirketleri kullanıyor. Bununla birlikte Osram, özel aydınlatma ve UV sistemlerinde kullandığı yansıtma özelliği yüksek yaldızı Türkiye’den alıyor. Ayrıca birçok elektronik yan sanayi firması, mikroçipler üzerinde kullanılan iletkenlik sağlayıcı boyaları da Heraeus Tokmak’tan tedarik ediyor.