Sürdürülebilirlik, bir organizasyonun çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerini dengede tutarak uzun vadede başarılı olmasını ifade ederken, itibar, bir organizasyonun sürdürülebilirlik çabalarını ve genel performansını dış dünyaya ne kadar etkili bir şekilde yansıttığını belirler.
“Hagakure: Saklı Yapraklar” adlı kitapta anlatılan Samuray felsefesinde bir notu aktararak yazıya başlamak istiyorum: “Savaşçılığını kanıtlamış bir insanın konuşmasını dinlerken, kendi bildiğiniz bir konu olsa bile, pür dikkat dinlemeniz gerekir. Aynı konuyu 10 kez, 20 kez hatta 30 kez dinlemiş olsanız bile, bakarsınız aniden bir noktanın farkına varırsınız.”
Sürdürülebilirlik ve yeşil yatırımlar konusunda eminim bu yazıyı okuyan hemen herkes pek çok konferansa-toplantıya katılmıştır, onlarca hatta yüzlerce kitap-makale veya yazı okumuştur. İşte bugünkü sürdürülebilirlik temalı bu yayında, aynen Samuray felsefesinde olduğu gibi “aniden bir noktayı” yakalatabilmek için bulunuyoruz.
Bu noktadan itibaren sizleri biraz geçmişe götürmek istiyorum.
Yıl 2000’ler... Bundan 20-25 yıl öncesinde, tüm dünyada, bir “dijitalleşme” modası vardı. O zaman bizlere şu anlatılıyordu: “Dijitalleş(e)meyen şirketler, kurumlar, devletler ayakta kalamayacak.”
Ve bu söylemin gerçekten de doğru olduğu ortaya çıktı. Şu an bırakın devasa şirketleri, dijitale dokunmayan herhangi bir işin, görüşün emeklemesinin, yürümesinin, ayağa kalkıp koşmasının imkânı kalmadı.
2000’ler demiştik.
Sene oldu 2024...
Peki şimdi bizlere ne anlatılıyor: “Çevrecilik ve sürdürülebilirlik... Çevreci olmayan şirketler gelecekte ayakta kalamayacak.”
Tarih 2050’li yılları gösterdiğinde bakalım sonuç ne olacak?
20-25 yıl önce yoğunlaşan tahminler tutturulduğuna göre aslında sonucu bugünden kestirebilmek mümkün. Çünkü son yıllarda borçlanma piyasalarında iki yeni enstrümanın adını sıkça duyar olduk: Uluslararası piyasalarda “Yeşil Tahviller” ve “Sürdürülebilirlik Tahvilleri” en çok dikkat çeken iki ürün. Çünkü bu yolla sürdürülebilir ve çevre dostu projelere finansman sağlamak mümkün. Şimdilik hacimler küçük olsa da, bunlar, gelecekte yatırım yapma şeklini dönüştürme potansiyeline sahip enstrümanlar olarak görülüyor.
Üstelik konu sadece para da değil, şirketler ve kurumlar için bir de “itibar” konusu var.
Sürdürülebilirlik ve itibar kavramları, genellikle birbirini tamamlayan iki önemli unsurdur. Sürdürülebilirlik, bir organizasyonun çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerini dengede tutarak uzun vadede başarılı olmasını ifade ederken, itibar, bir organizasyonun bu sürdürülebilirlik çabalarını ve genel performansını dış dünyaya ne kadar etkili bir şekilde yansıttığını belirler.
Sürdürülebilirlik denildiğinde öne çıkanlara bakalım.
1-) Çevresel Sürdürülebilirlik: Doğal kaynakları verimli kullanma, karbon salınımını azaltma, geri dönüşüm uygulamaları ve çevre dostu teknolojilerin kullanımı gibi konular.
2-) Sosyal Sürdürülebilirlik: Çalışan hakları, toplumsal eşitlik, insan hakları, toplumun refahını artırma ve sosyal sorumluluk projeleri gibi alanlar.
3-) Ekonomik Sürdürülebilirlik: Uzun vadede finansal istikrarı sağlama, kârlı ve verimli operasyonlar yürütme, sürdürülebilir iş modelleri geliştirme.
Peki şirketler için itibar denildiğinde öne çıkanlar neler?
1-) Şeffaflık: Şirketin iş yapma biçimi, karar alma süreçleri ve sürdürülebilirlik raporları hakkında açık ve doğru bilgi sunma.
2-) Güvenilirlik: Ürün ve hizmetlerin kalitesi, müşteri memnuniyeti, güvenilirlik ve tutarlılık gibi unsurlar.
3-) Toplumsal Algı: Şirketin toplumdaki genel algısı, sosyal medya etkisi, medya ilişkileri ve kamuoyu tarafından nasıl değerlendirildiği.
4-) Kurumsal Sosyal Sorumluluk (CSR): Şirketin topluma katkıları, sosyal projelere destek verme ve çevresel duyarlılık gibi unsurlar.
5-) Etik Davranış: Şirketin etik kurallara uygun hareket etmesi, adil iş uygulamaları ve şeffaflık.
Dolayısıyla genel bir perspektiften bakıldığında ortaya şu sonuç çıkıyor: “Sürdürülebilirlik uygulamaları genellikle iyi bir itibarı destekler ve bu da şirketin uzun vadede daha başarılı olmasına katkıda bulunur. Ayrıca, güçlü bir itibar, sürdürülebilirlik çabalarını daha görünür ve etkili hale getirebilir.”
Ve bu konuda bir örnekle ilerleyelim, belki şirketlerin izleyeceği yol haritası noktasında daha faydalı olabilir. Markamız: Patagonia. Sürdürülebilirlik ve itibar konusu akla geldiğinde mükemmel bir örnek olarak gösterilebilir. Outdoor ürünlerin ve giyimin ünlü markası Patagonia, çevresel sürdürülebilirlik ve etik iş uygulamaları konusunda dünya çapında tanınan bir şirket olarak biliniyor.
Peki bunu nasıl sağladı?
1-) Çevresel Sürdürülebilirlik: Malzeme Seçimi: Patagonia, geri dönüştürülmüş malzemelerden ve organik pamuk kullanarak üretim yapıyor. Ayrıca, ürünlerinin ömrünü uzatmak için onarım hizmeti sunuyor.
2-) Enerji ve Atık Yönetimi: Şirket, üretim tesislerinde enerji tüketimini azaltmak ve atıkları minimize etmek için çeşitli yöntemler kullanıyor. Ayrıca, karbon salınımını azaltma konusunda hedefi var.
3-) Sosyal Sürdürülebilirlik: Adil Ticaret: Patagonia, tedarik zincirinde işçi haklarına saygı gösteriyor ve adil ticaret uygulamalarına öncelik veriyor. Toplumsal Etki: Şirket, toplumsal sorunlara duyarlıdır ve çeşitli sosyal sorumluluk projelerine destek sağlıyor. Şeffaflık ve Güven: Patagonia, iş süreçlerinde yüksek derecede şeffaflık gösterir ve ürünlerinin kaynağını açıkça belirtirken, uzun vadeli sürdürülebilirliği ve mali istikrarı desteklemek için etik iş uygulamalarına bağlı kalıyor.
4-) İtibar Yönetimi: Patagonia, iş uygulamaları ve çevresel etkiler hakkında detaylı raporlar sunuyor. Bu, müşterilerinin ve paydaşlarının şirkete olan güvenini artırıyor. Etik Davranış: Şirket, çevreyi koruma ve sosyal sorumluluk konusunda yüksek standartlara sahip olduğu için olumlu bir kamuoyu oluşturmakta. Patagonia’nın bu konudaki kararlılığı, markanın itibarı üzerinde olumlu bir etki yapıyor. Kurumsal Sosyal Sorumluluk: Patagonia, “Earth Tax” (Dünya Vergisi) gibi projelerle, kârının bir kısmını çevresel koruma projelerine bağışlıyor. Ayrıca, çevre koruma ve sosyal adalet konularında aktif bir şekilde sesini yükseltiyor.
Çevreye daha az zarar veren malzemeler kullanarak ürünlerini üretmeye başlayan şirket, son yaptığı değişiklik ile amacını şu şekilde değiştirdi: “Gezegenimizi kurtarmak için çalışıyoruz.”