Tüm dünya koronavirüs salgını karşısında şimdiye kadar yaşamadığı büyük bir şok yaşıyor.
Her kriz gibi bu sarsıntı da büyük değişimlere neden olacak.
Böylesi anlarda liderlerin farkı, panik olmadan olayları analiz etmelerinde ve herkesin bir adım önünde durarak planlama yapıp, çözüm için hızla hareket etmelerinde ortaya çıkar.
Türkiye’nin ekonomik yapısının etkileneceği kesin olan bu zor günlerden en az hasarla çıkmasının tek bir yolu var; Hükümetle birlikte iş dünyasının acil ihtiyaçları tespit edip üretim planlamasını buna göre hazırlaması öncelik olmalı.
Nasıl ki dünyanın farklı ülkelerinde anlı şanlı otomotiv üreticileri solunum cihazı, alkol üreticileri dezenfektan, tekstil devleri maske ve koruyucu giysi, 3D yazıcı şirketleri sağlık üniteleri üretmeye soyunmuşsa bizim de kaybedecek hiç vaktimiz yok.
Güngör Uras Hocam derdi ki!
Bizler ülke olarak krizlere oldukça alışığız. Batı dünyasındaki pek çok ülkenin hiç yaşamadığı hatta anlamakta zorlandığı farklı krizleri yönettik ve zorlukları atlatarak bugünlere gelmeyi başardık.
Şimdi de yeni ve alışık olmadığımız bir zorlukla karşı karşıyayız.
Çok çeşitli krizlerde sadece bana değil tüm iş dünyasına yol göstermiş olan merhum Güngör Uras Hocamızı burada bir kez daha anmak isterim.
“O burada olsaydı, bu yaşananlar karşısında acaba ne yazardı?” diye düşündüğümde, hiç eskimeyen, değil bugün gelecekte bile bizlere yol gösterecek olan şu sözlerini hatırlatmakta fayda görüyorum.
Kısa sürede bitmeli
Gazetede yazı yazanlardan biri olarak sorumluluğumuz halka (okuyucuya) gerçekleri anlatmak. Felaket tellallığı yapmadan, moral bozmadan gerçekleri yazmak.
Biz bu darboğazı da geçeriz... Deneyimliyiz. Daha önceki sorunlarımızı çöze çöze darboğazlardan nasıl çıkılacağını öğrendik. Önemli olan, en az hasarla, sorunlu dönemi atlatmak.
Yarınlar güzel olacak... Ancak yarınların güzel olması bugünlere bağlı. Bugünlerde karşılaştığımız sorunları kısa sürede başarı ile çözmeye mecburuz.
Her şeyden önce sorunlarımızı “küçültmeden ve büyütmeden” gerçek boyutu ile belirlemeye, bilmeye mecburuz. Sorunların çözümü, sorunların ne olduğunun bilinmesine bağlıdır. Bundan önce sorunlarımızı nasıl çözdü isek, başkaları benzer sorunları nasıl çözüyor ise biz de çözeriz.
Unutmayalım, biz bugüne kadar daha ciddi sorunlarla karşılaştık. Sorunları çözerek yolumuza devam ettik. Önceliğimiz; (1) Yeni sorunlar yaratmamak. (2) Mevcut sorunların çözülmesini güç hale getirmemek olmalı.
Her şeyin başı üretim. Üretim olmadan bir ülkeden hiçbir şey olmaz. Üretimi artıramazsak, ne halkın geliri artar ne de devletin. Bir ekonomi sadece faiz ve döviz fiyatından ibaret değildir... Üretmeyen ekonomide ne faizin fiyatını, ne dövizin fiyatını tutabilirsiniz.
Ekonomi çok önemli. Büyük küçük işletmelerin ayakta kalmaları çok önemli. Çünkü bu işletmelerin üretim gücü, kullanılmayan kapasiteleri var. İç ve dış talebin açılması durumunda üretimlerini artırmaları, ekonominin büyümesini sağlamaları imkânı var.
‘Home ofis’te iş dışında acaba nasıl vakit geçer?
Birçok işkolunda şu sıralar mecburi trend “home office” (evden çalışma). Tüm dünyada bu çalışma sistemine geçen pek çok şirket ve çalışan bulunuyor.
Son bir haftadır değişik kaynaklardan “home ofis”in ne kadar yararlı, verimli olduğuna dair yazılar okuyorum. Hatta “İşyerine göre çalışma süresini 2 saat arttırıyor” başlıklı (İşverenlere duyurulur) bir rapor bile okudum.
Çalışma, mesai tarafı home ofisin bir ayağı. Diğer taraftan, evde çalışırken vakit geçirmek için neler yapmak gerektiği de önemli konu. Malum dışarı çıkmıyoruz. (#EVDEKAL)
L’Officiel dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Debora Zakuto’nun Instagram’daki paylaşımı bunu düşünenler için göze gayet hoş görünüyor. Evde, iş dışında bir şeyler yapmak isteyenlere önerilir...