Türkiye, siyaset ve ekonomi cephesinde tarihi bir dönemden geçiyor. Ana konu, Güneydoğu sorununda çözüm süreci.
Bu süreç adına yapılanları destekleyenler kadar eleştiren, sorgulayanlar da azımsanmayacak kadar önemli bir kitleyi oluşturuyor.
Birkaç gün önce Milliyet olarak tüm Türkiye’de iki yıldan bu yana altına imza attığımız “Geleceğe Yatırım, Türkiye’ye Yatırım” adlı toplantılar serisinin Şanlıurfa ve Mardin ayağında gündemin ilk maddesi bizim için, yani ekonomi ekibi için de çözüm süreciydi.
Olası bir çözümün getireceği huzur ve güven ortamının ekonomiyi ve kalkınmayı bölgede şaha kaldıracağı inancı iş dünyası cephesinde ortak görüş. Bununla birlikte bölgede ağalık düzeninden gelen “Biz bize yeteriz, ekonomi bize bağlı yürür” düşüncesinde olan işadamlarının varlığını da not düşmekte fayda var.
Mardin görüşmelerinin ikinci gününde Kürt siyasetinin öncü isimlerinden Ahmet Türk’le, ‘Türk Aşireti’nin’ evi olarak bilinen “Kasrı Kanco”da bölge ekonomisi gündeme geliyor. Özgürlükler, demokratik haklar... Peki sonrası... Ekonomi, işsizlik ne olacak? Bununla ilgili bir plan, proje var mı?
Ağaç kadar bamyaAhmet Türk bu noktada bölgenin potansiyelini dilinden düşürmüyor.
Tarım konusunda tartışmasız bir liderlik için temelin, toprakların sağlam olduğunu, huzur geldiğinde bu bölgenin pazarını da yaratarak bir güç olacağını belirtiyor.
Ahmet Türk, “Bölgemizin potansiyeli fazla, özellikle tarım ve turizmde. Ama bugüne kadar bölge önemsenmemiş, Atatürk Barajı 1995’de sulanacak denilmiş, ama sulamaya geçiş daha kaç yıl sürecek. İlk sene biraz denemek için burada bamya falan ekilmişti, bamya ağaç gibi olmuştu. Tarım da tek başına yetmiyor, yan sanayisi şart. Domates ekiyoruz, karpuz etkiyoruz ama tarlada kalıyor. Burayı bir pazar yapmalıyız. Açık konuşuyorum, dünyanın en iyi sebzesi, meyvesi bu bölgede olur. Avrupa’da, Ortadoğu’da pazar oluşturacak bir model olduğunda iddiamız artar” diyor.
Türk’ün bu sözleri, “Üretmek önemli değil, pazarı yaratmak önemli. Ortadoğu’ya hitap edecek bir sanayi hamlesi lazım” sözleriyle son buluyor.
Dağdan işe iniş...“Çözüm süreciyle birlikte dağdan inerek Türkiye’ye dönenler ile cezaevinden tahliye olanların kısa bir süre sonra ‘kahraman’ değil ‘normal bir vatandaş’ olarak ekonomik aktiviteye katılımları -iş hayatına adapte olmaları- adına bir çalışma yapılıyor mu? Bu insanlar şu an bölgede yaşayanlara göre iş tarafında oldukça gerideler” denildiğinde Türk, bu konuda henüz bir plan olmadığını belirtiyor.
Bölgedeki yatırım ve istihdam hareketiyle sorunun çözüleceğine inanan Türk, özellikle cezaevi sürecini yaşayanların büyük sıkıntı çekeceğini belirtiyor.
Bu noktada yeni teşvik sistemine ek olarak bölgesel bir vergi farklılığı -daha düşük- getirilmesini öneren Ahmet Türk, yatırım adına bölgenin insanı olan işadamlarına açık çağrıda bulunuyor:
“Özellikle yerel sermaye önemli bu noktada. Büyük sermaye sahibi holdinglerimiz var ama burada yoklar. Biliyoruz onlar da istikrar istiyor, huzur istiyor. Ama burası ekonomik olarak getirisi olan bir bölge. İlk adımı onlar atmalı. İstikrar olunca, huzur olunca burası da dikkat çeker.”