Türkiye’de girişimcilik denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri olan ıslak mendil Uni’nin kurucusu Ataman Özbay, başarısının sırrını, eşinin -Simten Özbay- amansız hastalığa yakalanması sonrası veda ettiği “çocuğunu” ve gelecek adına kafasındaki yeni projeler ile fikirlerini kitaplaştırdı.
Cuma günü bir iş yemeği dönüşü masamın üzerinde bulduğum “7 yaşımda bindiğim kamyonun frenleri patladı! Ve hayata yuvarlandım” üst başlığı, “Müthiş bir girişimcilik hikayesi” alt başlığıyla yayımlanan bu kitap gerçekten de okumaya değer...
İşte, Ataman Özbay’ın diliyle çocuğum dediği Uni’nin hikâyesinden çıkardığım birkaç not...
İsrail’den kovuldu!
“Islak mendil eczanelere ithal gelmişti. Çok satıyordu. Ürüne çok inandım ve ıslak mendil yapmaya karar verdim.
1994 yılında da İsrail’e giderek fabrikaları gezdik. Görüştüğümüz kişilere, “Bize makine satar mısınız?” dedik. Resmen bizi kovdular.
Adamlar tabii ki kendi yaptıkları işin makinesini vermek istemediler. Kimse ıslak mendilin formülünü vermiyor, yardımcı olmuyordu.
Sürekli deneyerek, araştırarak, formülü geliştirdik ve 1995 yılında kendimize özel bir ürün yapmayı başardık.
Ardından yurtdışı araştırmalarımız sonuç vermişti.
Fransa’da bir fabrikanın 9 tane çocuk bezi yapan makinesinden birinin ıslak mendil makinesi olduğunu öğrendim. Eşimle birlikte oraya gittik, makineyi gördük.
Görünce hemen almak istediğimi söyledim. Fiyatını dahi sormadan yanımda peşinat için götürdüğüm 10 bin doları ön ödeme olarak verdim. Ne senet aldım ne de bir belge.
“Siz patronunuzla görüşün ve fiyatı belirleyip bana bildirin” dedim. Sonra eşimle Türkiye’ye döndük.
Yaptığıma bir anlam verememişlerdi. Çok pahalı bir makineydi, elimizde ne varsa satıyorduk. 6 ay boyunca da makineyi alamadık. Makineyi alma vaktimiz geldiğinde Paşabahçe’den Osmanlı işi cam işlemesi bir hediye aldım. Fransa’ya gittiğimizde fabrika sahibi, eşimle beni çok iyi bir Fransız restoranında yemekte ağırladı. Meğer senet yapmadan para bırakmış olmam fabrika sahibinin çok hoşuna gitmişti.
“Siz böyle bir şeyi nasıl yaptınız, çok şaşırdım” dedi.
Yanıtım “Benim yaptığım itimat etmekti” oldu.
Makineler, makineleri izledi.
Eşim, kızım ve oğlumla ıslak mendilde Türkiye’de bir devrim yaptık. İşin merkezi İsrail, İngiltere ve İtalya’ydı. Ama onlar çok satış yaptığı için yeniliklerle uğraşamıyorlardı. Biz ise yeni formüller geliştirerek en iyi ıslak mendili yaptık.
2011’de eşimin pankreas kanserine yakalandığını öğrendim.
Fabrikayı satmak istedim.
Yabancılar almak için adeta sıradaydı. Ben ise Eczacıbaşı’na satacağımı söyledim.
Bunun da tek nedeni Türk firması olmasıydı. Görüşmeler başladı ve Uni 56 milyon TL’ye Eczacıbaşı grubuna satıldı.”
- Sıfırdan çıktığı yolculuğun sonunda Türkiye’de art arda 17 yıl pazar lideri olan Uni, el değiştirdiği günlerde yurtdışında da 40’ın üzerinde ülkeye ihracat yapıyordu.-
Fırsatlar ülkesi: Türkiye
Şimdilerde Sirkeci’deki eczanesine geri dönen ve dingin bir hayat süren Ataman Özbay’ın, “Nerede fırsat var?” diye soranlara bir yanıtı var...
“Şu an ülkemizde hâlâ birçok fırsat var. Bana göre en büyük iki işkolundan birisi hijyen, diğeriyse sağlık olacak. İnsanların sağlıklı ve genç kalmalarına yönelik yapılacak her doğru iş mutlaka başarıya ulaşacaktır. Ben bu yaşıma (71) rağmen yeni girişimler düşünüyorum, ancak yaşım gereği işe kalkışamıyorum. Başka birisi girişimcilik konusunda yardım ister ve ben ilgilenmeye değer görürsem, ona yardımcı olurum.”
Girişimciliğin çok moda olduğu bugünlerde özellikle gençler Ataman Özbay’ın hikâyesine kulak vermeli.
Nasıl başardı?
“Uyku nedir, yorulmak nedir, vazgeçmek nedir bilmeden çalıştım.
Başarılı olmak için önce hedefiniz olacak. Hedefinizi gerçekleştirmek için doğru zamanda, doğru yerde, doğru kişilerle, doğru işi yapıyor olmalısınız. Sizi hedefinize götürecek insanları iyi seçmeli ve yönlendirmelisiniz.
Başarımızın bir diğer nedeni de ailece işe inanıyor olmaktı.”