Üzerini karamsar pandemi bulutunun kapladığı 2021 yılının son düzlüğüne girmiş bulunuyoruz.
Önümüzdeki 50 günde çarpıcı bir gelişme yaşanmaz ise 2022 yılında da pandemiyle nefes nefese yaşayacağız gibi duruyor.
2020’nin dünyaya kötü mirası pandemi neredeyse tümüyle hayatımızı etkilemiş durumda.
Devletler, şirketler ve insanlar olarak yapılabilecekler de sınırlı.
Sağlıklı olmak ve ayakta kalmak için yapılanlara bir bakacak olursak, çaresizce sağa sola koşturan başı kesik tavuklardan pek bir farkımız yok gibi.
Aşı çare olacak mı?
İlacı da bulunmuş, acaba işe yarar mı?
Korona denen bir şey aslında yok, biz boşuna mı telaşa kapılıyoruz?
Aile hayatımız, sosyal hayatımız, iş hayatımız hep böyle mi ilerleyecek?
Başımıza daha kötü bir şey gelirse ne olacak?
Bu ve benzeri sorular çok, yanıtlar belirsiz.
Bu sebeple “bir bilen”, yani uzmanlardan gelen seslere kulak vermekte yarar var.
Gelin dilerseniz, alanının önde gelen uzmanlarından gelen yanıtları bizlere hap halinde sunan ünlü The Economist dergisinin “ekonomi temelli” 2022 öngörülerine bir göz atalım.
***
Pandemiden endemiye
Dünyayı korona virüsüne karşı geliştirilen yeni ilaçlar, son teknolojilerle donatılan antikor tedavileri ve çok daha fazla aşı bekliyor. Aşıya erişimde sıkıntı çekmeyen gelişmiş ülkelerde virüs yaşamı artık çok daha az tehdit edecek. Buna karşın az gelişmiş ve gelişmekte olan biçok ülke için ölümcül tehlike sürüyor. Bu yüzden pandemi, zenginlerden çok düşük gelirli kesimi vurmayı sürdürecek.
Enflasyon endişeleri
Korona krizi günlerinde kalkan olsun diye pek çok ülke ekonomilerinde beklenmedik politikalar uyguladı ve şimdi bunun yan etkileriyle boğuşma zamanı. Değişen dünyada tedarik zinciri aksaklıkları ve başta enerji olmak üzere farklı alanlardaki olağan dışı hareketlilik tüm dünyada fiyatların aşırı şişmesine yol açtı. Merkez bankaları bu yaşananların geçici olduğunu dillendiriyor ama onlara inananların sayısı pek fazla değil.
Kuraklık, yangınlar, doğal felaketler ve iklim değişikliğinin etkileri dünya için alarm anlamına geliyor.
İşlerin geleceği
Bir anda evlere çekilen çalışma gücü, aradan geçen 1.5 yılın sonunda “hibrit” de olsa ofislerle tanışmaya başladı. Hibrit modelin daha da yaygınlaşacağı ortada. Ancak hangi koşul ve şartlarda çalışılacağı konusunda şirketler ve çalışanlar arasında uçurumlar var. Hangi sistem adil olacak, pek bilinmiyor. Araştırmalar kadın çalışanların erkeklere göre ofislere geri dönmede daha az istekli olduğunu ortaya koyarken, terfiler ve maaş artışlarına bu gibi etkenlerin yansıyıp yansımayacağı merak konusu.
Yeni teknolojiler
ABD ve Avrupa teknoloji oyununda köşeleri tutarken, son dönemin oyun bozucusu Çin hamlelerini sürdürecek. Bizzat Başkan Xi Jinping tarafından tüm oyuncularına “Derin Teknoloji” alanında ev ödevi verilen Çin, inovasyon ve endüstrideki dinamizmi ele geçirme konusunda Batılı ülkelere hiç olmadığı kadar büyük korku salıyor.
Kripto büyüyecek
Devletlerin ardı ardına uyguladığı yasakçı düzenlemelere karşın 2021 yılının yıldızlarından kriptonun önlenemez yükselişi devam edecek. Merkez bankalarının dahi bu alanda oyuncu olmak istemesi sistemin büyümesine katkı sağlayabilir. Finansın geleceği için dönüm noktasına gelinmiş olabilir.
Seyahat problemi
İç pazarlarda hareket başlasa da uluslararası iş seyahatleri yerini Zoom görüşmelerine bırakmış durumda. Pandemiye karşı koyduğu kuralları esnetme noktasında ülkeler hala kararsız. Bu kararsızlık seneye de sarkacak. Turistler, yani dünyayı gezmek, tatil yapmak isteyenler için de tünelin ucundaki ışık çok görünür değil.
İklim krizi
Doğal felaketler, iklim değişiklikleri, orman yangınları ve susuzluk konusunda hemen her ülke ve şirket hemfikir ancak harekete geçme noktasında kimsenin hiç acelesi yok. Dahası, “daha az karbon” diye çıkılan yol siyasi savaşlara sahne oluyor. Daha az karbon için ABD ve Çin’in anlaşmasını beklemek yerine, dünya ileri teknoloji destekli çözümlere odaklanmış durumda.
Uzay yarışları
2022, ücreti mukabilinde uzaya seyahat edecekleri göreceğimiz ilk yıl olacak. Kısa sürede bugüne kadar araştırma için gidenlerden daha fazla insanın uzaya gitmesi muhtemel. Çin yeni uzay istasyonunu tamamlıyor. Film endüstrisi uzay çekimleri için tetikte. NASA ise Hollywood filmlerinden rol çalarak uzayda denenmemiş işlere imza atmak için kolları sıvamış durumda.
***
İş, siyaset, bilim ve sanat dünyasından önde gelen isimlerin görüşleriyle yön bulan The Economist’in bu çalışmasına bakıldığında, dünya için tablonun çok da iç acıcı olmadığını söyleyebiliriz.
Hepimizin ama en başta karar alıcıların sorunların büyüklüğünü ve aciliyetini dikkate alıp, bir an önce çözümler için çalışması gerekli. Kaybedecek zaman yok.