Siz hiç akşam üzeri yaban domuzu seyrine çıktınız mı? Ben bile, avcıların “akşam beki”ne çıktıklarını bilirdim de Bodrum gibi eğlencenin içki, gürültü ve ikoncandan ibaret olduğu bir yörede bazılarının böyle bir merakı olduğunu ancak birkaç yıl önce öğrenmiştim.
Bizim Gündoğan’da, gaz bayiinin önüne sandalye atan köy ahalisi, her akşam su dağıtıcısının evinin bahçesine inen domuzları beklerdi. Yaban domuzları da, tarifeli tren seferi gibi her gün saat 20.30’da birbirinin peşine takılır, Andızlı Koruma Sahası’ndan sucunun bahçesine inerlerdi. Ahali aşağıda, alkış kıyamet! 

Domuz seyretmek


Domuzlar kaçmıyorlarmış!

“Geçen gün” dedi bizim Serhan, “akşam köpekler havlayınca komşular izlemişler. Siteye inen bir yaban domuzuna üç köpek tebelleş olmuş. Domuz pek de ciddiye almamış. Yavaşça uzaklaşıp makiliklere girmiş. Köpekler izlememişler.” Akıllı köpeklermiş doğrusu. Yaban domuzunun o koca azı dişleri ile bir köpeği nasıl perişan edeceğini herhalde atalarından miras biliyor olmalılar.
“Sitenin gençleri akşam üzeri makiliklere, yaban domuzlarını seyre gidiyorlar. Fotoğraf çeken bile var. Domuzlar kaçmıyorlarmış” diye devam etti Serhan.
Yaban hayatı insanla barışıktır. Kendisine zarar vermeyecek olanı çabuk anlar. Bir arada kolayca yaşar.
Yaban hayatı ile barışık olmayan insandır. Zaten insan doğa ile barışık değildir. Doğayı rakip görür, ona hükmetmeye çalışır. Doğanın gücünü görmezden gelerek. Başına gelen onca felaketin nedeni de budur.

Haberin Devamı

Devletin Seyirlik İşleri
DSİ’nin Marmaris’te ıslah ettiği dere taştı. Suda yüzmek için yapılmış tekneler bile suya gark oldu!
Trakya’yı her yıl sel alıyor. DSİ’nin Meriç Nehri’ni ıslah etme çabaları sayesinde!
Menderes Ovası çorağa kesti. Bafa Gölü gitti gider. Pamuk yüzünden koca ova tarım ilacına battı. Karine Dalyanı öldü. DSİ Menderes Nehri’ni ıslah etti de ondan!
Kayseri-Yeşilyurt’ta hayvancılık, tarım mafiş! DSİ Sultan Sazlığı’na göz dikti, o yüzden!
Kızılırmak Havzası da bitti! Ne tarım kaldı ne hayvancılık! Balık gölleri öldü! Çarşamba Ovası perişan. DSİ Kızılırmak üzerine o kadar çok baraj yaptı ki, kimseye su kalmadı!
Hotamış Sazlıkları kurutuldu! Köylü, bırak geçmişte olduğu gibi satacak, damına serecek saz bile bulamıyor artık. DSİ tarım alanı açmaya kalktı da!
Akşehir, Karamuk, Eber göllerinin ruhuna fatiha! DSİ oralara da el atıp onları da yola getirmeye çalıştı da!
Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü Beyşehir’in dibi göründü. Konya Ovası suya doymadı. Zaten o kadar su da yoktu. Olan Beyşehir Gölü’ne, balıklara, meralara oldu. Tanrı DSİ’den razı olsun!
Yarasa mağarasından geçtim, Yortanlı Barajı tarihi yok etti. Şimdi Ilısu Barajı ile Hasankeyf su altında kalacak. Kısacası, DSİ bu ülkenin tarihini, doğasını, insanını yok ediyor!
Çanakkale’de güzelim çocuklar, babaları ile beraber sele gitti! Dere ıslah edilmişti de!
Karadeniz’i yine sel aldı. Selin bebek, saçında beyaz kurdelesi ile selde boğuldu. Selin bebek DSİ’nin adını duymuş muydu, bilmem!
Koca adamlar da selde kayboldular. DSİ bent yapıp suya zincir vurmaya karar verdi de ondan!
“Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım / Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım!” demiş Mehmet Akif!
Büyük şair yüz yıl önce suya engel olunamayacağını biliyormuş ama DSİ hâlâ öğrenemedi!
Devletin Seyirlik İşleri! DSİ!
Başrolde, çevreden sorumlu kişi!
Ama insanlar ölüyor!
Tribün kazasıdır!