Songül Hatısaru

Bünyesinde Burger King, Popeyes, Arby’s, Usta Dönerci gibi markaları barındıran TAB Food Investments’ın (TFI), Nasdaq Borsası’nda halka arzı için New York’tayız.

Global şirket, Nasdaq’da işlem gören ilk Türk şirketi olacaktı. Road show’lar yapılmış, işlem günü belirlenmiş, talep toplanmış halka arza saatler kalmıştı. Şirketin halka arzı için hazırlanan reklamların Nasdaq Borsası’nın ön yüzü başta olmak üzere Times Square’deki hangi dev panolarda yayınlanacağı bile belliydi. Türkiye’den bir grup basın mensubu olarak biz de, 222 milyon dolarlık halka arz için 7 Şubat sabahı gonk törenine katılacaktık. Törene BM Türkiye Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu, Washington Büyükelçimiz Serdar Kılıç, New York Başkonsolosumuz Ertan Yalçın, Hakkı Akil de katılacaktı.

Çarşı bir anda karıştı

Halka arz için geçen pazartesi günü Londra’da son yatırımcı görüşmeleri tamamlanırken New York Borsası ve Nasdaq, tarihinin en büyük günlük düşüşünü yaşadı. Global piyasalar hep birlikte çöktü, çarşı karıştı. Amerika’da ücret artışları beklentilerin üzerinde çıkınca, ülkede tahvil faizleri hızla yükseldi. Faizler hızlı artınca hisse senedi piyasalarında muazzam bir satış baskısı oluştu. New York’ta, ABD

MÜSİAD Başkanı Abdurrahman Kaan, yedi ay önce söylediği “insani finans” kavramının içini dolduruyor. Öne çıkan projeler arasında tarım fonu var. MÜSİAD bu fonla silolar kuracak, çiftçiyi ve üreticiyi şeffaf ortamda buluşturacak

Türkiye’de en büyük sorunumuz analitik bakış açısından yoksun olmak. Bir derdi sebepleriyle sonuçlarıyla ortaya koymaktan uzak, çoğunlukla günlük çözümler bulan kafa yapısı aslında dertlerin habisleşmesine neden oluyor. Neyse ki sivil toplum kuruluşları ülkenin bu konudaki eksiğini kapatmak için çalışıyor. Bunlardan biri de MÜSİAD… MÜSİAD Türkiye’de 86 noktada, dünya genelinde 68 ülkede, 181 noktada hizmet veren bir sivil toplum kuruluşu.

MÜSİAD Başkanı Abdurrahman Kaan göreve geldiği 7 aydan bu yana sürekli projeler geliştiriyor. Başında olduğu süt ürünleri şirketi Kaanlar Gıda sektörün önde gelen şirketlerinden. Kaan, MÜSİAD’ın başına geçtiği ilk günlerde dile getirdiği ‘insani finans’ kavramıyla toplumun dikkatini çekmişti. Geçen 7 ayda ‘insani finans’ kavramının içini dolduran somut projeler geliştirdi. Bunların içinde hepimizi en çok ilgilendireni gıda ile ilgili. Malum, gıda fiyatlarının tırmanması hepimizi olumsuz etkiliyor. Bu sorunun kaynağında ise

Türkiye’nin Suriye’de operasyon başlatmasının ardından piyasaların sakin seyrini, halka arzlara gelen talepleri ve yabancıların buna şaşırmasını değerlendiren Başbakan Yıldırım, “Ekonomi sağlam, yaptığımız son çalışmaya göre ekonomiye güven 10 puan arttı. Piyasanın dilinden anlarım” dedi.

Türkiye, Suriye sınırında büyük bir askeri operasyon yürütüyor. Üstelik bu operasyon Amerika’ya rağmen yürütülüyor. Bütün bu sıcak gelişmelere karşın piyasalar sakin; dolar düşüyor, borsa yükseliyor.

Önceki akşam Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın organize ettiği ‘Beyoğlu Sohbetleri’nin bu ayki konuğu Başbakan Binali Yıldırım’a, piyasanın bu refleksini sordum. Ekonominin güçlü olduğuna vurgu yapan Başbakan, “Türkiye buna benzer operasyonları 33 yıldır yapıyor. Terörle mücadelemiz, sıcak takip, Kuzey Irak’a girişimiz, Afrin’den farklı değildir.

Bu operasyonlar ekonomimizi sarsmaz. Her türlü tedbiri aldığımız için ekonomimiz, 2017 üçüncü çeyrekte zirve yaptı. Yüzde 11’i bulduk. Ben piyasanın dilinden anlarım. Biz piyasayı canlı tutmaya çalışırız ve tedbirleri alırız. Son altı ay içinde yapılan anketlerde ekonomi iyiye mi gidecek, kötüye mi diye sorulduğunda 10 puan yükselme var. Afrin

Yiyecek, içecek, ulaştırma, eğlence değil!.. Tatile çıkma potansiyeli olan milyonlar yıllık izinlerinde beyaz eşya servisi ya da kargo görevlisi bekliyor, akraba düğünlerine gidiyor. Turizmci de onları!..

Geçen yıl Türkiye’nin turizm başkenti Antalya’da 10 milyon yabancı, 2 milyon yerli turist tatil yaptı. Nüfusu 80 milyonu aşmış bir ülke için sizce de devede kulak değil mi!? Resmi istatistiklere göre yaklaşık 30 milyon kayıtlı çalışan var. Ve bunları üçte ikisinin, yazın bir hafta Antalya’da şezlonga uzanmamasının önünde bir engel yok. Tabii patron ve iş-güç engelini, akraba düğünlerini, “Yarın saat 10.00’da ordayız” deyip üç gün her kapı ziline heyecan katan beyaz eşya servislerini ve kargo görevlilerini saymazsak! Oysa turizmciler planlanabilir tatilin hem çalışanı motive edeceğini, hem de sektörde ulaşılabilir fiyatlar yaratacağını söylüyor.

Hotels.com’un yaptığı araştırmaya göre her on genç yetişkinden altısı (yüzde 66) yıllık izinlerinin tamamını kullanmazken, bunların yarısından fazlası (yüzde 61) bunun nedeni olarak çok meşgul olmalarını göstermiş.

Ya iş var ya angarya

Araştırmaya göre hayatımız angarya tehdidi altında. Neden mi? Ortalama bir Y kuşağı yıllık izinlerinin

Türk Telekom Karaman, Kars ve Antalya’da başlattığı akıllı şehir uygulamalarını önce 10 kente, sonra da tüm yurda yaymayı planlıyor. Akıllı şehir uygulamaları hem yılda milyarlarca liralık tasarruf hem de daha temiz ve güvenli yaşam alanları sağlayacak...

Yağmurlu bir günde parktaki sulama sisteminin, daha önce ayarlanmış olduğu dakikaya uygun şekilde çalışmasına, sokak lambalarının havanın aydınlık olup olmadığına bakmaksızın belirlenen saatte yanmasına tanık olmuşsunuzdur. Gün içinde, “Milli servet heba oluyor. Buna dur diyecek bir akıllı yok mu!” dedirten pek çok durumla karşı karşıya kalırız. İşte o “akıllı” çalışmaya başladı. Hem de yeni değil, neredeyse üç yıl oldu. Sessiz ve kelimenin tam anlamıyla “derinden” ilerliyor.

Türk Telekom ile birlikte gittiğimiz Consumer Electronic Show’da (CES-Tüketici Elektroniği Fuarı) bu yılın odak alanlarından biri akıllı şehirlerdi. Türk Telekom Satış ve Müşteri Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Ümit Önal, Las Vegas’ta yaptığımız görüşmede, “Yıllardır akıllı teknolojilere yatırım yapıyoruz. Örneğin CES’in de bu yıl ‘yeni odak alanı’ olarak ilan ettiği akıllı şehirler konseptini, biz Türk Telekom olarak 2015’ten bu yana hayata geçiriyoruz”

Yoğun iş temposu, ev hayatı ve sosyal ilişkiler sarmalında bunalmış, “Yok mu bana bir yardımcı, bir robot!” diye inleyen metropol ahalisi!.. Sizin için robotların izini ta Las Vegas’a kadar sürdüm. Geliyorlar! Belki henüz hayallerinizdeki kadar yetenekli değiller ama… Geliyorlar!

Uçan taksiler, her adımda karşınıza çıkan envai çeşit robot, her köşe başında bakışlarını yakaladığı izleyicileri içine çekiverecekmiş gibi canlı görüntülerle büyüleyen ekranlar… Bilimkurgu filmi setinde miyim? Hayır! Şimdiki zamandaki gelecekte, Consumer Electronic Show’dayım (CES-Tüketici Elektroniği Fuarı).

Las Vegas’ta yaklaşık 200 bin kişi fuarı ziyaret etti. Yapay zekaya sahip aletler beni aştı. Daha sıradan şeylere baktım. Evinize alıp kullanabileceğiniz kuru temizleme makinaları çok pratik görünüyordu. Malum, tekstil üreticileri neredeyse peçetelere bile kuru temizleme etiketi yapıştırdığı için hayatımız “ayır, paketle, kuru temizlemeye götür, getir” stresi ile geçiyor. Bu anlamda fazla yer de kaplamayan bu makineler gayet pratik göründü gözüme. Yine siz otururken evi süpüren robot elektrikli süpürgeler yaşam konforunu artıran özellikteydi. CES’te drone’ların çokluğu dikkat çekici düzeydeydi.

Dr. Yakup Avşar, ömrünü “ince iş”e adamış! Eşi Dr. Dilek Avşar ile birlikte yürüttükleri estetik merkezinin yanı sıra son dönemde insan yüzlerinden mücevher tasarımlarıyla dikkat çekiyor. Cemiyetin önde gelen isimleri, yüzlerinin yüzükleri, küpeleri için Avşar’ın ustalığına başvuruyor

Genç ve güzel görünmek, insanlığın on binlerce yıldır tutkusu. Bu tutkunun peşinde koşanların duraklarından biri estetik cerrahlar... Onlar da İstanbul’un en popüler çifti son yıllarda. Plastik cerrah Yakup Avşar - Dilek Avşar çiftinden bahsediyorum. Güzelleşmek, gençleşmek için insanlar kapısındalar.
Eşlerden Yakup Avşar estetik cerrahi operasyonları kadar bugünlerde tasarımcı kimliği ile de gündemde. İnsan yüzlerinden yaptığı yüzükler, kolyeler, bileziklerden oluşan nadide mücevherleri cemiyetin önde gelen isimlerinin parmağını, gerdanını süslüyor.

Torunlara yadigar

Ayşegül Dinçkök’ün elinde görüp de beğendiğim yüzüğü sormamla öyküye vakıf oldum. Ayşegül Dinçkök yüz tarama sistemiyle yapılan yüzüğü için, “Torunuma bırakmak isteyeceğim nadide bir parça. Sadece değerli taşlardan yapılmış kıymetli bir yüzük değil, anatomim aynı zamanda” diyor.

Peki Dr. Yakup Avşar bu eşsiz mücevherleri nasıl tasarlıyor?

Üç günlük yılbaşı tatili, şehirden kaçış için fırsat oldu. “Zaten şehirde meydan partisi de yok” diyenler, Şile ve Ege sayfiyeleri gibi doğal özelliklerini kaybetmemiş beldelerde nefes aldı

Malum güvenlik gerekçesi ile birçok yerde yılbaşı kutlamaları yapılamadı. Güvenlik her şeyin önünde elbette ancak özellikle büyükşehirlerin popüler meydanlarında kutlamalara için verilmemesi yurtdışında güvensiz bir ülke olduğumuz izlenimi yaratabilir. Ancak çoğunluk da ev partisini tercih etmiş, bunun için günler öncesinden hazırlıklar yapılmış, özenli sofralar kurulmuştu. Sosyal medyada paylaşılan fotoğraflardan takip ettiğim kadarıyla dostları buluşturan yılbaşı sofralarında dikkatimi çeken ise aynen çocukluğumuzda olduğu gibi hindi, iç pilav, Arnavut ciğeri gibi küçük küçük mezelerin masadaki ihmal edilmiş yerini almasıydı. Dikkatimi çeken bir başka trend ise İstanbul dışında Ayvalık ve Alaçatı, İstanbul yakınlarında ise Şile gibi güzelim beldelerin tercih edilmesiydi.

Yılbaşı kutlamaları için, Ege’nin sayfiyeleri, en çok da Alaçatı tercih edildi. Sokakları, tüm restoranlarının kışın da açık olması, büyük bir evin avlusu izlenimini veren Alaçatı’da adeta adım atacak yer yoktu.

RUBATO EĞLENDİRDİ