‘Ağır abili, ablalı, kaçmalı, kovalamalı, ateş etmeli, yanar dönerli ve de gönül çalmalı... Film meraklıları ekran başına!’ Kanal D’nin yaz sinema keyfi tanıtımı... ‘Ekranda sinema ne alemde?’ sorusunun da cevabı oluyor.
Yağlı güreşlerde emperyalist emeller!
NTV Spor kapanınca, yerine D Max geldi. Amerikan kanalı oluyorlar. ‘Ağaç Ev Ekibi’ , ‘Havuzun Kralları’, ‘Ateş ve Yemek’, ‘Yolda Ne Yiyoruz’, ‘Gizli Suları Keşfet’ diye devam ederken birden ‘Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ araya giriyor! Boks maçları da veriliyor bu kanalda. Olabilir. “Efendim NTV Spor zamanında bir anlaşma vardı, o devam ediyor” diye bir bilgi geldi. Böyle bir gerekçe olabilir mi? İşin özeti, Ata sporumuz bir Amerikan macera kanalında... Valla Koca Yusuf mezarında ters dönmüştür.
Halk TV eski tadında değil
Kanal, iki ismin tekelinde oldu. Özlem Akarsu Çelik de gitmiş. Ev ahalisi sıklıkla bu kanalı izler. “Eskiden çok daha iyi isimler vardı. Açınca artık iki yüz görülüyor” diyor.
Halkla ilişkiler durumu mu?
İlker Kaleli ile Burçin Terzioğlu, çok yakışıyorlar. Ayrılmışlardı. Boğaz manzaralı, tesadüf aynı mevkiiden fotoğraflar çekip, koymuşlar. Romantik bir filmin karesi gibi...
Aziz Komiser desem... Torunu ile muhabbeti desem... Gülbin Tosun, ‘Bininci ilik nakli ameliyatını gerçekleştiren Prof. Dr. Mutlu Arat hastalarıyla bir araya geldi. Hastaları arasında ünlü oyuncu Ahmet Uğurlu da vardı’ dedi. Yıl 2012’ydi. ‘Sırtımdı ağrılar başlamıştı’ diyordu haberde Uğurlu. İşte o günleri tekrar yaşadım. Eşi sevgili Necef Uğurlu, o zamanlar ‘Sırtının çok ağrıdığını söylemişti. Ve sonra, gerçek? Kanser... Tam 7 yıl tüm aşamalarını biliyordum. Bütün vücut sanki yeniden yaratıldı. Suadiye’deki evinde İstanbul’da eşimle ziyaretine gitmiştik. “Kimse bilmesin” dediler. Bir gazeteciydim ama, öncelikle bir dost. Ekranda bu haberi görünce yazabilirim dedim. O dönemlerde, sevgili Necef’in olağanüstü karşı duruşuyla, bu hastalığa bizzat şahit oldum. Her saniyesi hayatla iplik bağında, “Sina düzeliyor, gayet iyi” konuşmamızdaki değişmez cümlesiydi. Ahmet Uğurlu’yu ekranda izledik. Bu arada Necef Uğurlu, özellikle bu ameliyatları yapan ekipten bahsetti. Haberde söylemişti “Bininci ameliyatını yaptılar” diye. Prof. Dr. Mutlu Arat ve ekibi. ‘Sina, inan bir avuç insan onlar. Ne para ne pul idealist bir çalışma yapıyorlar gerçekten, bir avuç insan onlar’ dedi. Aziz Komiser
‘Yaparsın Aşkım’ çoklu duygu hali sunan bir yarışma. Geçtiğimiz pazar rastladım. Adını filan vermeyeceğim. Olay önemli. “Kurban oliimm lütfen... Yap, araba için yap, oğlumuz için yap”. Topu şişeye nişanlama hali. Kadın, kocasına söylüyor. Nokta, nokta kocası... Ev ahalisi “Şu duruma bak! İnsanları ne hale sokuyorlar... Onlar da nasıl bu duruma geliyor?” dedi. Formatın acıması yok. Bizim gibi toplumlarda daha da bir katmerlisi oluyor.
Ne kadar benziyor?
TRT Belgesel kanalı biraz ‘Discovery’, biraz ‘National Geographic’, biraz da ‘Viasat History’ karışımı. Fena mı oldu? Özenli hazırlanıyor, izlettiriyor. ‘Yiyecek Fabrikası’ diye bir program var. Amerikan fast food yiyeceklerinin nasıl yapıldığını anlatır. Bir baktık bizim belgesel kanalında ‘Yiyeceğin Serüveni’. Amerikan menşeili olanı seslendiren abinin sesi burada. Fonda seçilen müziklerin türü de benziyor. Profiterol anlatılıyordu. Fabrikasına gitmişler. Amerika’daki fabrikalar acayip, bizimki kendi halindeydi. ‘Bizde konserve, dondurulmuş gıda filan o derece meraklısı yok, hâlâ günlük tüketimdeyiz nedeni bundandır’ diye düşündü ev ahalisi. Ama format aynısının tıpkısı...
Güzel sesler çıkıyor
‘Benimle Söyle’ şarkı yarışması, ev
HBO kanalında yayınlanan ‘Çernobil’ dizisi, Ukrayna’ya ilgiyi artırmış. Bu bölgeyi görmek isteyen turist sayısında geçtiğimiz yıla göre, yüzde 30’luk bir artış olmuş. Yaz aylarında bu oranın yüzde 40’a çıkması bekleniyormuş. Fakat bu, dizinin yapımcılarını rahatsız eden bir durum oldu. Çernobil’e akın eden turistlerin çektikleri selfie’ler, erotik pozlar verenler, değişik kıyafetlerle ‘ilgi çekici’ fotoğraflar paylaşanlar.. Tüm bunlar çekilen acılara bir saygısızlık olarak nitelendi yapımcılar tarafından ve “Selfie çekip paylaşmayın” denildi. Benzer bir durum, geçtiğimiz mart ayında Auschwitz Kampı’yla ilgili olmuştu. Yahudiler’i kamplara götüren tren raylarının üzerinde poz verip, Instagram hesaplarından paylaşanlara büyük tepki olmuştu.
Propaganda mı?
Özellikle Netflix dizilerine gelen eleştiri, ‘Çernobil’ için de geçerli oldu. ‘Stranger Things’ ve yakın zamanda çok sözü edilen ‘Dark’ dizileri için yapılıyor bu eleştiri... ‘80’ler pop kültürüyle harmanlanmış bilim-kurgu dizilerindeki korku öğeleri tekinsiz olanı anlatmanın/hatırlatmanın bir araç olarak soğuk savaş atmosferinin tekinsizliğine başvuruyor’. Benzer eleştiri şimdi ‘Çernobil’ için geçerli. (Kaynak: Yeni E Dergisi
Öncelikle şunu belirtelim; üç dizi için de ortak eleştiri; basmakalıp iş. Zengin adam, fakir kız, Yeşilçam hikayesi... Evet öyle, hep de öyle olacak bu yazlık romantikler... Hayatın kendisi de öyle değil mi? Kademe kademe fakirlik, bir önceki sıra bir alttakinden daha az fakir, öyle bir piramidin içinde, kendi dizimizi oynuyoruz zaten. Bir de tabii işin gerçeklerini rafa kaldırma durumu var. Zengin adamın fakir kızı sevebileceğini görüp, sınıf farkının olmadığına da bir süre olsa da, inanıyorsun. Hoş bir pembe düş! Hikaye şu; bir derdin var mı anlatacak, basmakalıp da olsa. Ayrıntılarda, gözlemleri nasıl senaryonun mesela?
‘Afili Aşk’ (Kanal D), ‘Benim Tatlı Yalanım’ (Star TV) ve ‘Her Yerde Sen’ (FOX) yarışıyor. Ev ahalisi izledi. Sıralama şöyle oldu; ‘Afili Aşk’, ‘Her Yerde Sen’ ve ‘Benim Tatlı Yalanım’. Hemen izlenimleri de aktarayım; ‘Afili Aşk’ baştan sona izlendi. ‘Bu kadar kadına şiddet eziyet varken, niye kız kardeşe eziyet eden abi karakteri yapılır?’ diye bir keyifsizlik oldu o kadar. ‘Her Yerde Sen’ bir süre izlendi. Oyuncu kadrosu hürmetine... Fakat senaryo bir türlü gitmedi dediler. ‘Sıkıldılar’ yani. ‘Benim Tatlı Yalanım’a başladılar. Romantik komediden çok, dram ön
Nebahat Çehre, formunu koruyor. Yeşilçam günlerinden gelerek dizi sektöründe yerini alan ender isimlerden biri oldu. ‘Aşk-ı Memnu’, ‘A.Ş.K’, ‘Muhteşem Yüzyıl’ ve ‘Kara Para Aşk’... Bugün 75 yaşında ve aslında yaşı yok. Woman TV’de rastladım. Şafak Yavuz’un Vizörü’ndeydi. “Hep güçlü ve şehirli kadınları oynadınız...” yorumu belki de, oyunculuğunun son döneminin özetiydi.
“127 sinema filmim var. Her karakteri oynadım. Öyle de yapmak istiyorum. Kalıplaşmak istemiyorum” dedi. Ama kendisini hep, “Başka bir rol beklemeyin. Çünkü alternatifiniz yok” diyerek kalıp rollere mecbur bırakmışlar. Ev ahalisi bile, “Başka rol olmaz” demesin mi? “Ama benim başka karakterler oynamam gerekiyor” diye ekledi söyleşisinde. “Nasıl bir kadını oynamak istersiniz?” sorusu Çehre’nin, ufkunu bizimle paylaşmasına vesile oldu.
‘Kendimden sıkıldım’
“Ülkemizde birçok kadın var. Mesela Meryl Streep, rockçıyı oynuyor. Yani bakıyorum Nebahat Çehre o kalıpta, hiç değişiklik görünmüyor. Kendimden sıkıldım. Yeni bir proje yok” diyor. Çünkü o kalıpta kalmak istemiyor Çehre. Küçük bir tüyo da veriyor, “Mesela mafya ile mücadele eden kadın savcı...”
‘Zarif anne oldum’
Dünden bugüne baktığında, şöyle özet yapıyor:
Ev kalabalıktı. İstanbul yine, yeniden seçimi yapacak. Adaylar, Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu, kozlarını paylaşmak konusunda mutabakata vardılar ve moderatör İsmail Küçükkaya idaresinde ekrana çıkacaklar. Baldızlar, evde kurabiye ve de browni yapmışlar, aldılar, geldiler. Çaylar kondu, saat 21.00 beklendi. Biz tabii 90’lı yılları biliyoruz. Ne hararetli tartışmaları izledik! Birbirini boğazlayacak raddeye gelenleri hatırladık. Neyse yine de heyecan var, ne de olsa aradan epey zaman geçmiş. ‘Entelektüel bir durumda’ izlemek olmaz. Seyirlik ne de olsa...
Browni’nin sosu tam nüfuz edememiş ama kurabiye konusunda hemfikir olduk lezzetinde... Dedikodu yapacağız Binali bey ya da İmamoğlu bey ile ilgili icabında... Meydanlara dev ekranlar kurulmuş, kahvelerde ‘maç nizamı’ alınmış öyle duyduk. ‘Metin Oktay tesislerinden Galatasaray, Samandıra’dan Fenerbahçe kafilesi hareket etti’ kıvamında bir geliş söz konusu oldu.
‘Buna münazara denmez’
Ev ahalisi stüdyoyu pek beğenmedi. “Hiçbir albenisi yok” dedi. Sanki ’aman laf gelir iyisi mi klasik masa yapalım’ demişler. ‘İmamoğlu ve Yıldırım mesafesi, ilaveten moderatör Küçükkaya arası, hayli uzak geldi. “Bunun adına münazara denir” diye
Ayla Algan, çok oyuncu yetiştirdi. Oylum Talu’nun konuğu olmuştu geçtiğimiz bayram. Hangi oyuncuları beğeniyordu Algan? Genç oyuncuların, yetenekli olduğunu söyledi. İlk başta kendi yetiştirdikleri tabii ki... ‘Kuzgun’u oynayan Barış Arduç’u, çok beğendiğini söyledi. “Kelimeyi oynamadan, durumu oynuyor” dedi. Tolgahan Sayışman’ı saydı. Fotomodel olarak gelmiş kendisine. Hayli havalıymış bakışlar filan... “Sonuca oynama, sürece oyna dedim, sözümü dinledi” dedi sanatçı... ‘Söz’ dizisinin Erdem Korkmaz’ı, Nihat Altınkaya için ise yorumu ilginçti; “O çok romantik bir çocuk, nedense hep asker yapıyorlar. Ben, ‘Chopin’i oynarsın’ diyordum.”
Bu kız kim?
‘Vatanım Sensin’de bir oyuncu dikkatini çekmiş Ayla Algan’ın “Halit’in küçük kızını oynuyordu. O kadar iyi oynuyor ki ‘Kim yetiştirdi?’ diye sormuş. Miray Daner bahsi geçen isim. “Annesi Figen Hanım aradı beni ‘Aaa Figen seninki mi bu?’ dedim. Yaratıcı dramadan gelme. Nasıl dinliyordu beni görsen” diye anlattı Talu’ya. Daner, bana göre de yeni kuşağın en yetenekli isimlerinden. ‘Star’ olmaya aday...
YOKSA YILDIZ RÜYA MI GÖRDÜ?
‘Yasak Elma’ sezon finali yaparken akıllara takılan bir görüntüyü paylaştı; Halit, peşmürde bir halde,