‘Çocuk’ dizisinin son bölümünde Hasan, Akça’yı kaçırmış, balkonda oturuyor. Akça, pencereye yaklaşıyor ve şöyle diyor: “Senin gibiler kimseyi sevmesin. Siz, öyle çiçekleri, böcekleri bile sevmeyin. Kadın, çocuk hiç sevmeyin. Sevmeyin ki, ölmesinler...” “Sevmeyin ki, ölmesinler”, tek cümleyle her şeyi anlatmak, böyle bir şey...
Hayatımız aslında pek lojistik!Bir lojistik şirketinin yönetim kurulu başkanı Durmuş Döven Bey, Bloomberg kanalında, ilgi çekici bir saptamada bulundu: “Lojistik her şeyin ana maddesidir. Bazen espri yapıyorum, hayat Zeynep Kamil’de başlar Karacaahmet’te biter. İnsanın bütün hayatının içinde lojistik var.” Böyle lojistik tarifi hiçbir yerde bulunamaz ona göre!
Arka arkaya dizilerin kadın karakterleri ve çocukları arasındaki ilişkiler senaryolarda öyle bir hale bürünüyor ki, geçtiğimiz pazartesi akşamı ekranda bu tarz kareler ortaya çıktı... ‘Yasak Elma’da Yıldız, yeni sezon boyu hamile...
Peki çocukla ilgili konuşulan neydi? “Halit’in oğlu karnımdaki bebek...” Ne ifade ediyor? Oğlu veliaht olunca, Halit’in parasına Yıldız da ortak olacak... Sonra ne yaşandı? Yıldız doğum yaptı ve kan testi sonucu geldi... Halit kapıdan girdi, kucağında çocuğunu koklayan Yıldız’a kağıdı fırlattı, “Al.... çık, git” dedi. Ender de dizilerin bildik hikayelerine bir örnek oluyor. Gençlik hatası
doğan bir çocuk; Yiğit...
D-Smart ile Sony Pictures Television, sezonun yeni film ve dizileriyle karşınızda... Tanıtım bugün İstanbul Soho House’da... Kirsten Dunst’ın başrolde olduğu ‘On Becoming A God In Central Florida’, (Zoraki İlahe) bir kara komedi. Haluk Bilginer’in de rol aldığı, genç bir ajanın maceralarını konu alan ‘Alex Rider’ ünlü yazar Anthony Horowitz’ in romanından uyarlanmış...
‘Lincoln’, çok güçlü bir polisiye... Bunlar gibi pek çok iddialı yapım, bu yıl ekrana gelecek. Aslında büyük bir başlangıcın da ilk işareti diyelim. Çünkü söz konusu içeriklerin tamamı hem D-Smart kanallarından hem de D-Smart Go’dan izlenebilecek. Kulağıma gelen haberlere göre, önümüzdeki yıl D-Smart GO bir yerli ‘Netflix’ olarak karşımıza çıkarsa şaşırmamalıyız. Duyduğum kadarıyla tüm proje hazır... Dizileri, filmleri ve belgeselleriyle dolu dolu bir ‘görsel kütüphane’ geliyor.
Netflix’e alternatif olacak. Yerli diziler de tabii ki yerini alacak.
‘HASTAYKEN DİZİDE OYNADI!’
En
“Yaşasın yeni format bulduk” diyerek toplantı masasında konuşulmuş, “İyi fikir, haydi yapalım” demişler sonra... Kim sunacak? Gündüz kuşağımızın yeni ‘fenomeni’ oyuncu Onur Büyüktopçu... Hem şimdi hırslıdır, Seda Sayan’a karşı... Böyle düşünmüşlerdir diye tahmin ederek yazıyorum. Hırslı Onur Bey, “Bak şimdi gösteririm ben onlara” diyerek, bir hışımla başlamıştır programa... Biz de merak ettik, ‘Ne olacak?’ diye... ‘Damat Bayıldı’, adı üzerinde bayılmış oluyor. 60’ıncı sıralarda hatta, AB’de daha da gerilerde... Halbuki kendilerini ‘Yemekteyiz’de ev hanımları pek beğenmişti. “Yeni bir yüz lazım” diyerek, programı bitirdi kanal... ‘Onur Bey de sıkıldı’ diye düşünmüş de olabilirler. Yerine Sayan geldi. Ya onun durumu nasıl? Bu arada belirteyim, Onur Bey hiç öyle isteyerek yapmıyor programı, mesafeli bir hali var. Sanırım seneye burada olmaz. Eh, iyi de yapar.
Zuhal Topal’la başa çıkıyor mu?
Bu işlerin yeri Total izleyici olur. Sayan’ın rakibi, Zuhal Topal
Katar Doha’nın, Halife Stadı’nda başlayan ‘Dünya Atletizm Şampiyonası’nı takip eden TRT Spor spikeri Eren Koca, ekranda söylüyordu:
“50 kilometre yürüyüş vardı. Kadınlarda yüzde 30, erkeklerde yüzde 39 oranında sporcu tamamlayamadı. Açılış günü maratonda tamamlayamayanların oranı yüzde 41’di...” Fransa Atletizm Ulusal Takımı’nın doktoru Jean Michel Serra’nın Le Monde’da söyleşisini okudum, “Dünya Şampiyonası tarihinde görülmemiş şartlar” dedi. Yüzde 60-70 oranında nemle hissedilen sıcaklık 45 dereceyi bulduğu zamanlar oluyormuş. Maraton yarışıyla ilgili Le Monde şöyle başlık atmış; “Kenyalı Ruht Chephgetich ölüm oyunundan galip çıktı.”
Boş stat vardı ekranda
Bir bölümünü izledik yarışların... Ev ahalisinin dikkatini çeken tribünler oldu. Çoğunlukla katılan ülke seyircileriydi...
Bazı bölümlerde beyaz şemağ ve tovb (Katarlı erkeklerin kıyafeti) giymiş Katarlı erkekleri gördük. The Guardian gazetesi 10 gün içinde toplam
İstanbul, deprem gerçeğiyle yüzleşti. Durum vahim... Ekranda gördüğümüz, bir büyük depremde panik ve kaos olacak. CNN TÜRK’teki soru, belki de bunun özetiydi; “Peki hocam 20 saniye daha olsaydı?” sorusuna, Prof. Dr. Süleyman Pampal şöyle yanıt verdi: “Kısa sürmesi büyük şans...”
‘Büyük deprem ne zaman?’
Döndük başa... Her hocamıza aynı soru. Ve yine aynı cevap; “Yahu nereden bilelim?” “Afet olunca, bilim insanlarını hatırlıyoruz. Kuzey Anadolu fay hattının gizemli olmadığını, her zaman 6 üzerinde şiddette deprem olacağını, dayanaklı yapıların yapılmadığını hatırlıyoruz (...) TV’de açık oturum yaparsınız kim izler?” diye yazmışım 19.08.1999’da... Bugün Fatih Altaylı, “Teke Tek’te en az beş program yaptım, siz evde dizi izliyordunuz” dedi. 19 yıl sonra.... Dön baba, dönelim!
‘Benim evimde hissedilmez’
Habertürk’te İTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Cenk Yaltırak; “Binam dört katlı ve 35
TRT’nin ikinci spor kanalı ‘TRT Spor 2’, bugün yayına başlayacak. Açılışı, Atletizm Dünya Kupası’yla yapacak. Futbol dışındaki 65 federasyonun faaliyetleri yayında olacak. Güreşten masa tenisine, atletizmden ragbiye, badmintondan yüzme ve su topuna kadar, çok geniş yelpazede ulusal ve uluslararası organizasyonlar yayınlanacak. Ben, su topu karşılaşmalarını merak ederim. Çünkü epey oynadım. Sonra ev ahalisinin yeğenlerine badminton da Türkiye yetmedi, Balkan şampiyonlukları var. Onlar kanalın yayın hayatına başlamasına çok sevindi. Rakiplerini seyretme fırsatları olacakmış. Uydudan izleyenler için; Türksat uydusu, frekansı 11958... Platformalarda da yer alacak.
STAR’IN İKİ ‘K’Sİ
‘Kuzgun’ ile ‘Kardeş Çocukları’... Kadrolar acayip. ‘Kuzgun’ Barış Arduç, Burcu Biricik, Onur Saylak, Utku Ateş, Enis Yıldız, Hatice Aslan, Settar Tanrıöğen, Levent Ülgen, Erdal Küçükkömürcü ve Nilperi Şahinkaya ve çok daha fazlası... Geçiyoruz ‘Kardeş Çocukları’na,
Aysu Aytekin, “Ben alopesi totalis hastasıyım. Saçımız ve vücudumuzdaki tüyleri kaybediyoruz” dedi ve ekrana çıktı. “Aslında bu da bize hayatın vermiş olduğu bir güzellik. Herkesin saçı var, herkesin bir güzelliği var. Bu da bizim güzelliğimiz” dedi ve ‘Karahisar Kalesi’ni söyledi.
TRT Müzik’ te Sümer Ezgü’nün ‘Nazar Boncuğu’ programındaydı Aysu... Stüdyoya perukla gelmiş. Okul arkadaşlarının yanında, bazen de, oturduğu apartmanda çıkarmış peruğunu... “İnsanlarla sorun yaşıyorum” diyordu. Bakışlardan, sorgulayan bakışlardan...
Ezgü, “Bu hastalığı kabul ettin mi sen?” diye sormuş çıkmadan önce ekrana... “Evet” cevabını almış. “O zaman neden peruk? Sen Aysu Aytekin olarak çık” demiş. Ezgü, bizlere de, “Ve sen ilk kez ekrandan, ‘Alopesi totalis hastasıyım. Beni seviyorsanız, böyle kabul edin’ diyorsun” sözleriyle tanıttı onu.
Çok naif ve tatlı bir sesi var. Hatta neden bir albüm olmasın?
YouTube’da bir kanalı var,