Yurt dışına dizi satışının ilk sinyallerinden biri ‘Gümüş’tü. Çünkü, ‘Deli Yürek ilk satılan dizi’ iddiası da var. Arap dünyasının en etkili kanalı MBC de, bu satışların ilk fitilini ateşleyen kanal olmuştu. Nereden nereye...
Geçtiğimiz günlerde basında bir haber vardı. Mısır’da Memlükler’in son günlerini ve 16’ncı yüzyılda Osmanlı’nın kontrolüne geçişini anlatan dizi, ‘Osmanlı’nın vahşetini dile getirecek’ mesajıyla, piyasaya sürülmüştü. ‘Kingdom of Fire’ (Mamalic al Dar) Türkçesi ‘Ateş Krallıkları’, 14 bölümlük bir proje... Netflix’te de yayında olacağı yazıldı. MBC kanallarında (MBC Irak ve Mısır) ekranda... 17 Aralık’ta Suudi Arabistan’da da izleyiciyle buluşacak. Ama öte yandan MBC’nin Türk dizilerine ambargo koyması demek, bu pazarda bizim yapımların bitmesi anlamına geliyor. Sadece Arap pazarı değil, başka ülkelerde de tehlike çanları
çalmaya başladı.
Peki Güney Amerika?
Türk dizisi satışı yapan bir
Şu sıralar sektörde konuşuluyor. Peki nereden çıktı? Son Cannes’daki MIPCOM fuarında... Konuşulan, Netflix, kendisi için Cem Yılmaz ve Şahan Gökbakar’ın proje yapmalarını istemiş. Büyük olasılıkla Yılmaz ‘özel stand-up’ yapacak. Yine kulağıma gelen Acun Ilıcalı’yla da bir anlaşma yapmış. Ya tüm işlerinin bu platformda yer alması ya da yeni bir proje olabileceği söyleniyor. Yine duyduğum, bu ekip içinde Tolga Çevik için de bir proje söz konusu olabilir. Gökbakar da bir ‘stand-up’ hazırlarsa, şaşırmamalı. Ya da yeni ‘Recep İvedik’ neden olmasın!
Bunları yazmıştım
Öngörüydü benimki... Bu konuda yazdım geçtiğimiz yıl aralık ayında. ‘Yılmaz’ ın stand-up’ı Nerede Yayınlanır?’ diye... ‘Mart ayında, çok uzun bir aradan sonra Cem Yılmaz’ın stand-up gösterisi ‘CMYLMZ Diamond-Elite Platinium- Plus’ başlayacak. Bir de bunun tabii ki ekran hali olacak. Yayın hakları epey tuzlu olur. Bence bu işin ‘şifrelisi’ni Netflix alır. Hatta ben Yılmaz’ın bir
TEGEV’in kamu spotu, “Çocuklar oynarken kodlamaya, hayal ederken yapmaya, izlerken üretmeye geçer, sessiz çocuklar konuşmayı, susmayan çocuklar dinlemeyi ve en meraksız görünen soru sormayı öğreniyor.” Ev ahalisi, “Eğitimi toptan onlara verelim iş çözülsün” dediler.
Biskolata erkekleriBöyle baklavalı, börekli erkeklerimiz mevcut. ‘Biskolata erkekleri’ olarak da tanınıyor. Ev ahalisi, “Erkekleri giydirmişler son reklamda!” dedi. Biskolata ruh hali!
DNA merkezi kursunlarEsra Erol’da, Melahat Hanım ile Ramazan Bey’e DNA testi yapılacağı alt yazıda görülüyordu. “Bu kadar çok DNA testi yapılıyor. Ev ahalisinden “Stüdyonun yanına bir merkez açsınlar, anında test ve sonuç alınır, zaman kaybı olmaz” diye bir teklif geldi.Ankara-İstanbul haber hattıHaber kanallarının bir stüdyo, bir de ağırlıklı olarak Ankara konukları oluyor. Her iki tarafı da idare etmek zor. ‘CNN Türk Masası’nda Semiha Şahin’in konukları Ankara’da Emin Pazarcı ile Saygı
Gündüz kuşağı programları
katili bulma, kaçırılan çocukların resmi geçidi, DNA testi, kavgası
bol yemek programlarıyla anılır. Hiç mi faydası yok? Sonuçta katili buluyor ve adalete yardımcı oluyor.
Müge Anlı mesela... Böyle programlar her ülke kanalında mevcut. Toplumun halini anlamak açısından anlatılan hikayeleriyle Esra Erol ne kadar köpürtülme halinde de olsa, fikir veriyor. Bu açıdan, zaman zaman izlerim ve
bu köşede de yer veririm.
Dün ev ahalisi, TV8’deki ’Doya Doya Moda’ programına takıldı. “Kadını sömüren ve tüketime yönlendiren sıradan bir program” diyecekler. İzlerken şöyle bir soru geldi: “Hepimiz kendi çapımızda giyinmiyor muyuz? Millette para mı var, keyif mi kaldı, ne bulursak giyiyor ve çıkıyoruz” diyenler çoğunlukta olabilir. “Moda, zengin işi” diyenler de hayli kalabalıktır. Çarşamba günleri bizim oralarda pazar var. Her markanın çakması, kapış kapış gidiyor. Tezgâhlarda kazaklar, kadınlar bir onu, bir bunu deniyor. Emekli teyzem, gelin adayı
Ağustos ayında TLC’den sorumlu genel müdür (Discovery’nin bu kanallarından sorumlu, bir de DMAX var) Ayşen Şenon’la bir söyleşi yapmıştım. Kendisine, “Peki yerli dizi yayınlamayı düşünmüyor musunuz?” diye sormuştum. “Bizim formatımıza uyabilecek yerli yapımları da listeye almayı düşünüyoruz” diye yanıt almıştım. Hatta “İnternetten yayın yapan yerli platformların dizileri de dahil” demişti. ‘Açık kanallarda yayınlanan ve 150 dakikayı bulan projeleri TLC’de yayınlandıklarında 45 dakikalık kısa halleriyle ekrana gelecek’ diye köşemde yazmıştım. Bir süredir TLC’de yerli bir yapım ekrana geliyor, ‘İstanbullu Gelin’... Her gün saat 17.00’de başlıyor ve günlük dizi olarak izleyiciyle buluşuyor.
ÜLKE TV, DİZİ VE BELGESEL KANALI OLDU!
Ülke TV, dizi ve belgesel, üzeri haber kanalı olmaya karar verdi. ‘Kökler’, ‘Kobra Takibi’, ‘100’, Ölümcül Silah’, ‘Roma ve Diğerleri’ ve ‘Dostoyevski’ duyurduğu diziler. BBC yapımı
Facebook, YouTube, Instagram, Twitch ve TikTok... Kendine güvenen, özellikle ergen kesimi etkileyen, soba dumanı kokan mahallenin bir odasından yayın yapan genç, artık şöhret sahibi... Bilmiyordum, geçenlerde yeğenlerden biri gelmişti bu Twithc dünyasından bazı örnekleri gösterdi. Mesela biri 10 milyon tıklanmış. YouTuber çocuk, bir şarkısı var
6 milyonu geçmiş. Hani Tarkan filan hikaye...
Aslı Şafak’ın Bloomberg’teki programında Ferhat Göçer konuktu. “Şöhretin size bindirdiği sorumluluklar”
lafını duyunca, aklıma geldi.
Yahu nedir bu şöhret? ‘Albüm satıyor mu?’dan ‘CD satıyor mu?’ya giden yolun sonu, şarkıyı internetten yayınlamak haline dönünce, birden şöhret, vatandaşla eşitlendi. Göçer ne kadar ün için tırmaladıysa, el kadar çocuk, 1-2 nakarat attırıp, ‘fenomen’ oluveriyor icabında... Nedir şöhret? Eskiden gazinolardaydı, şarkıcı türkücü ya da ‘artiz’ olmakla alakalıydı. Bugün ise, her meslekte ve her an... Tam da Andy Warholl’un, “Herkes
Ev ahalisi böyle söyledi: “Ferhat ile Şirin’in ilk bölümü ilgimizi çekti.”
Cansu Dere, dikkatleri üzerine toplamış. “Yönetmen, nasıl oynatacağını biliyor” da dediler. Mehmet Ada Öztekin, ‘Kaybedenler Kulübü’nün yönetmeni... Son olarak yine çok ilgi gören ‘7. Koğuştaki Mucize’yi çekti. Ev ahalisi, “Dere’ye baskın bir karakter elbisesini güzel giydirmiş” diyor. Hatta oyunculuğunu orta karar buldukları Leyla Tanlar’ı da “Sırıtmıyor” diye yorumluyor. Şahsen hâlâ oyunculuk anlamında kendilerine ısınmış değilim. ‘Paramparça’nın içinde, Alina Boz’la ‘sınırları içinde rollerini’ yapıyorlardı. Gençler seviyor ve beğeniyor, o minvalde giderler ama ‘başrol’ elbisesi fazla gelir.
Dönelim ‘Ferhat ile Şirin’e... Bu dizide, marangozluk hem de entelektüel boyutta, antika eşya, yine uzmanlık aşamasında ve neyzenlik gibi iddialı müzisyen karakter, bir araya getirilmiş. Merak ettiğim, bu üç
BBC ve Disney gibi dizi-film arşivi geniş kuruluşlar ‘dijital platform’ kurunca eski defterler açılıyor. Nasıl mı? Her iki kuruluşun geçmişinde yayınlanan ‘ırkçı’ dizilerin olduğu ortaya çıktı. ‘Dumbo’(1941) çizgi filmi. Burada Jim adında bir karga var. Jim Crow çağrışımı yapıyor. İngiliz komedyen Thomas Rice’ın ilkel zenci karakterinin adı. Aynı zamanda ABD’nin büyük bölümünde zencilerin ve beyazların aynı ortamları paylaşmalarını yasaklayan kanunun adı; Jim Crow Kanunları!
Peter Pan masum mu?
Peter Pan(1951) çizgi filminde, kızılderili ve dili anlaşılmayan karakterler... ‘The Lady and The Tramp’(1955) adlı yapımda, siyam kedilerinin Asyalılar’ın İngilizceleri ile alay eder bir şekilde şarkı söylemesi... Bunlar birkaç örnek. Disney’in kurduğu dijital platformda eski filmleri için ‘Orijinal haliyle yayınlanıyor. Modası geçmiş içerik bulunabilir’ gibi uyarıcı bir bilgi yayınlanması düşünülüyor.
30 yıldır yayınlanmıyor
Bir ilginç örnek, ‘Song of The