Sina Koloğlu

“Bugün 25 Kasım. Küba’nın efsane lideri büyük devrimci Fidel Castro’nun ölüm yıl dönümü. Küba’dan 10 bin kilometre uzakta İstanbul’da bir mahalle, Küba Mahallesi...” dedi Kanal D’de Deniz Bayramoğlu ve bir ekran gezintisine davet etti.
70 yıllık bir mahalle. Etrafı habere göre ‘3 milyonluk evler’le çevrili. Tepesinde kentsel dönüşüm, zangoç gibi sallanıyor. Bir özel mahalle duvarları, insanları geçmişi, yaşadıkları ile. Hani izliyoruz ya ‘Çukur’, belki de aslı burada raconu ile. Castro’yu anarken o ülkenin adını alan bir mahalleyi hatırlamak iyi bir habercilik örneğiydi. Küba Mahallesi yıkılmasın ve anıları ile yaşamaya devam etsin.

Bir kız babası...

UçanKuş TV’de ‘Canlı Masa’da Adnan Hoca’nın müridi olmuş bir kadının babası konuşuyordu. Babanın adı-soyadı altında kim olduğu şöyle yazıyordu; ‘Kediciğin babası’. Ev ahalisi “Çok ayıp etmişler” dedi. En kısa yolu buydu tanımak için ama hiç olmayanı da!

Neşesiz

“Anladığın dilden konuşurum.” ‘Sadakatsiz’de bu örnekleri arka arkaya gördük. Diziye yeni katılan psikiyatrist Turgay (Kenan Ece) ile Asya’nın hastane bahçesindeki sohbeti, yaşanan bir gerilim sonrasıydı. Ev ahalisi Turgay’ın her olayın içinde ‘meraklı’ halini kuşkulu buluyor. “Casus gibi adam” diyorlar. Asya, birkaç hafta öncesine kadar mutlu ve huzurlu bir hayatı olduğunu söylüyor. Yaşananlar için “Eskiden bir utanma duygum vardı. Baktım kimse utanmıyor. Herkes bana ihanet edip, yüzüme gülüyor. Ben de onların dilinden konuşmaya başladım. Çok sert ve zehirli” dedi.

Derin, Asya’nın evine gitmiş, orada yaşadıkları tartışma sonrası sancılanmış ve hastaneye kaldırılmıştı. Olayı duyan Volkan hastaneye gider ve Asya’yı görür. Bir tartışma çıkar “Sen ne yaptın kıza?” diye... Araya Turgay girer: “Sen kimsin ne karışıyorsun?” Ardından adamı itmeler filan... Sakin psikiyatrist Turgay’dan bir kroşe çıkar. Yani ‘anladığın dilden konuşurum’ mesajı...

Sert ve

‘Hekimoğlu’nda ayrıntılar pek hoş diyaloglar ile süsleniyor. Epey uğraşılmış metinler... Her bölümünde düşündürecek cümleler iletiyor izleyiciye. Bunu yapan çok az dizi var şu an ekranda. Onlardan biri ‘Hekimoğlu’. Bir Hekimoğlu, Orhan Yavuz (Okan Yalabık) muhabbeti vardı son bölüm. “Neden mecaz var doktor?” dedi Hekimoğlu. Devam etti; “Gerekçeleri gerekçelerinden daha korkunç şeylerle ima edip, insanların kötü şeyler yapmalarını engellemek için.” “Mecazi anlamda söyledim” diyerek, kenara çekiliriz ya...

YAŞAR KURT’U HATIRLAMAK

‘Bir Annenin Günahı’ izleyiciyi bir müzisyen ile tanıştırdı; Mohsen Namjoo... Dizinin ana tema müziği. Ve dizi içinde bol miktarda bizden eski şarkılar çalıyor. ‘Hekimoğlu’nun son bölümünde uzun bir Yaşar Kurt şarkısı vardı. 2019 yapımı ‘Ruhum’. Duyduğunuzda “Bu Yaşar Kurt” diyeceğiniz bir karakteri var sesinin. Çok uzun bir aradan sonra ekranda duymak güzeldi. Dizilerin

Dizilerimizde birden ‘Sette büyük aşk’ olayı başlar. Böyle haberler hemen yayılır. Özellikle romantik komediler, bu iş için biçilmiş kaftan... ‘Menajerimi Ara’nın son bölümünde yapımcı Celal Bey toplantı yapıyor Kıraç ve Feris ile. Konu dizinin durumu... Tabii oyuncular Barış ve Beren de toplantıda. Dizinin izlenme oranı düşüyor. “Dizinin fanları Beren ile Barış’ ın birlikte olmasını istiyor. Yüz kere söyledim. Bir fotoğraf atın, setten bir hikaye paylaşın...” “Atmayacağız çünkü biz ayrıldık” gelen cevap. Yapımcı, “Ayrılmış olabilirsiniz. Özel hayatınızdaki olayları işinize karıştırmayacaksınız. ‘Birlikteyiz, mutluyuz’ diyeceksiniz”...

Sektörün iç yüzünü anlatan diziden gerçeğin kendisi bir diyalog diyelim. Mesela çok yakın zamanda Kerem Bürsin ile Hande Erçel’in durumları tam da bu sahnenin kopyası gibi değil mi? ‘Soap opera’ dizilerin kitlesi bu konuda hayli muhafazakârdır. Bir çifti beğendiklerinde bunun gerçek

Yerli dizilerimizin ‘sorunlu sahneleri’nden biridir. Kalabalık sahne çekimleri, aksiyon sahneleri, star oyuncuların sabah makyajlı uyanmaları vs. gibi listenin içinde bir de ‘müzisyen karakter’ vardır. Bizim yerli dizilerin enstrüman çalan karakterleri... Havaları muhteşem, çalışları felaket!

‘Piyanist’ filminin başrol oyuncusu Adrien Brody, bu rol için sıfırdan piyano çalmayı öğrenmiş.

2019’da ‘En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’ Oscar’ını alan Mahershala Ali, ünlü piyanist Dr. Don Shirley’i canlandırmıştı. “Karaktere hazırlanırken piyano çalma ve konser sahneleri için müzik endüstrisinin en saygın ve yetenekli piyanistlerinden ders aldım. Piyanonun başına oturmanın nasıl bir his olduğunu anlamak ve Shirley’in el becerisine sahip olmaya çalışmak istedim” demiş.

Dünyadaki hal böyleyken, bizim dizilerimizde genelde eser çalıyor, oyuncular  ‘çalıyormuş’ gibi yapıyor.

Bizim sektörde bu işler gerçekten zor. Hani şirkette patron olmak gibi değil. Önüne

Dizide iyi oyuncuların ağırlıkta ve projeyi götürür kıvamda olduğu kanaatindeyim. Şablonlar var, ‘telenovela’ kokuları mevcut ve fakat hikayesinin arkasında durup, “Benim anlatacak bir derdim var” diyebildiği oranda başarılı sayılır. Merak uyandırıyor mu? Evet. Üzerinde durulmayan bazı ayrıntıları var dizinin...

Hukuk fakülteleri böyle mi?

Yusuf (Mert Yazıcıoğlu) hukuk öğrencisi. Okulda hocamız soruyor, “Bir kadın birini öldürür. Kadın olması cinayet tanımını değiştirir mi?” “Kadının anne olup olmamasına göre değişir hocam” diyor Yusuf. “Neden tek başına önemli değildir?” gelen soru.
Cevap; “Cinayet işleyen birinin cani yaftasını boynuna asmadan önce, dönüp tarihe bakmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Suçu yaratan toplumsal sebepleri göz ardı edersek, bu sadece üstünlerin hukuku olur. Yasal mıdır evet, adil midir, tartışılır...” Dizi ile ilgili 1 Kasım’daki yazımda “Yusuf
üzerinden hukuk, adalet ve varoluş sorunları masaya yatırılacak” demiştim. Bakalım bu ne

Show Max kanalı eski dizilerini oynatıyor. Bizim küçük baldız yollamış  ‘Aşkına Eşkiya’yı izlediğimiz yazıyor ekranın altında. Üstünde izlediğimiz, ‘Asla Vazgeçmem’. 

Krem reklamı ya da obsessif olmak

Bir vücut kremi, reklamını ‘Masumlar Apartmanı’ ın obsessif karaterleri üzerinden yapıyor. İnci ve Gülben durmaksız yıkıyor ve yıkanıyor. Eller tahriş oluyor. Bir kremin ne kadar iyi geldiğini anlatmak için ‘psikiyatrik bozukluk’ üzerinden gitmek etkili bir seçim mi, ona artık kadınlar karar verecek...

Türban ve eşofman

Bir reklamda ünlü şampiyon tekvandocumuz Kübra Dağlı oynuyor. “Kapalı kadın eşofman giymez” diye başlıyor. “Bu kadarı fazla değil miymiş. Kapalı kadın altına eşofman çekip bir de poz verir miymiş. Verir. Herkesin bir fikri var ama şimdi herkese saygı moda.” Muhafazakâr kesimin tartışma konusu olmuştur. Sanırım son yılların en çok konuşulan reklamı olacak.

Bir zamanlar normaldi!

‘Bir Demet Tiyatro’ tekrarı ekranda... Ev ahalisi pek seviyor. 90’lı yılların unutulmaz

İpek, “Sen git biraz dinlen karar verirsin” dediğinde Selin’e ev ahalisi, “Yoksa ayrılmıyor mu?” diye tedirgin oldu. Gideceğini biliyorlar da, ‘Bir hafta daha mı kalır?’ diye şüpheye düştüler.
İzni bitince Hekimoğlu’nun yanına gidip, “Ben kalacağım” dedi Selin. ‘Gerçekten gitmiyor mu?’ diye telaşlandı bizimkiler. Neyse ki Hekimoğlu ‘Benden bir cacık olmaz’ mesajını verince karakterimiz, diziden uçuverdi.
İş insanı Vahap Ergün (Güven Kıraç) hikayeleri ilgi uyandırıyordu. Karakter, ‘Hepimizin merak ettiği eşi kim?’ sorusuna cevap oldu. Oldu da Belçim Bilgin’di galiba, tam kesmeyen... Bu arada duyduğum, uzun bir süre diziye hasta ve yakını dışında, misafir oyuncu gelmeyecek.

‘MASUMLAR APARTMANI’; BİZİM ÇÖP EVLERİMİZ

Son bölüm, kendi ev hallerimize bir öz eleştiri gibiydi. Han’ın İnci’ye gösterdiği “İşte benim gerçeğim” diyerek, odadaki dağ gibi poşetler... “O poşetlerde hem hiçbir şey yok hem her şey var” bu söz kendi evimizin her