Nazlı Yerebasmaz’ın haberinde vardı Özdemir Ailesi... Baba saz ve org çalıyor, anne şarkı söylüyor. Ferhat Özdemir gözyaşları içinde üç enstrümanını sattığını söylüyor. Müzisyenin namusudur enstrümanı... Ekranda ‘esnaf’ garsondur, dönercidir, pazarcıdır, dükkandır, tekstil atölyesidir... Ya müzisyen?
Bir belgesel çok ses getirdi; ‘Türkiye’de Müzisyen Olmak’. Alper Erdinç ve Mert Gider’in yönettiği, Gizem Ertürk imzalı bu çalışmanın ilk bölümü bugüne kadar sümen altı edilmiş bir gerçeği eşeliyor aslında: Müzisyen bu ülkede kimdir? Bu ülke müzisyene nasıl bakar?
‘Senin işin nedir?’
“18 yaşından beri düğünlerde, yemeklerde, davetlerde, barlarda şarkı söylüyorum. ‘Müzisyensin, ee başka ne yapıyorsun?’ diye soruyorlar” diyordu Melek Mosso. “Çalgıcı olmak boş adam olmak” (Melih Bora).
Belgeselde 52 yaşındaki pazarda maske satan Müslüm Döner. Bir de onun YouTube’da
İspanya’nın televizyon yayıncılar birliği UTECA bir araştırma yaptırmış. İspanyollar’ın yüzde 53’ü televizyonun (yani bir yerde ücretsiz olan kanalların) eğitici olduğuna inanıyor. Televizyon içeriklerinin internet ortamından çok daha yararlı olduğu düşüncesindeler. Bu sıralamada radyo ve yazılı basın daha sonra geliyor.
Bilgi yarışmaları belirliyor
Bu görüşü belirleyen yarışmalar oluyor. İspanya’da ‘Pasapalabra’ en çok izlenen program. Bizde bir zamanlar vardı ‘Passaparola’ ev ahalisi izlerdi. Metin Uca ile bütünleşen bir yarışmaydı. Bu konuda bize baktığımızda benzer bir durum var. ‘Kim Milyoner Olmak İster?’, ‘Kelime Oyunu’, ‘Ben Bilirim’ ve ‘3’te 3 Tarih’ İspanya’daki tablonun kopyası oluyor. ‘En iyi öğrenme yolu’ olarak da görüyor
İspanyollar yarışmaları (yüzde 71). Faydası var o kesin. Yazılı dönemden görsele bir sıçrama yaptık. Okumak zor, izlemek kolay yöntem. İzleyerek öğreniyoruz. Araştırmada bazı programların izleyiciye yararlı yeni
Evet, kopukluklar var, ‘Ben şimdi ne yapacaktım?’ şaşkınlığı var. İşte tam o sırada bir espri geliyor, ters köşe yapıyor. “Bunda iş var” diyorsun. Yani gidip gelmeleri olan bir ‘İyi Aile Babası’.
Ev ahalisi birçok diyaloğa güldü. Mehmet Ali Pamuk (Çağlar Çorumlu), Aslı Pamuk (Şebnem Bozoklu), Arife Pamuk (Melek Baykal), Kerami Pamuk (Salih Kalyon), Rıfkı Pamuk (Timur Acar) daha ne olsun? Bitmiyor tabii... Aydan hemşire vardı (Beste Bereket) sonra Oğulcan (Berat Efe Parlar), Emre (Berke Üsdiken), Yağmur (Eslem Akar). Ve Yılmaz Gruda ki, sahnesi muhteşemdi. Sonra Ayhan Taş resmi geçidi oldu. İşin başında Selçuk Aydemir var.
Mizah kıpırtılarının etkisi buradan kaynaklanıyor. Değişim olmuş ekipte ve yeniden yazım yapılmış. Biraz ilk bölüm aceleye gelmiş, kulağıma gelen... Toparlarsa iyi bir komedi dizisi bizi bekliyor diyebilirim. Bu arada ‘gülme efektinin’ olmaması önemli.
SONRA AKŞAM DİZİSİ OYNUYOR
Gündüz kuşağının bir özelliği, anlatılan hikayelerin akşam dizi olarak karşımıza çıkması. En son geçtiğimiz hafta Didem Arslan
Bugünü müziğe ayırdım. Çok değerli bir grubun anlamlı bir çalışması üzerine yazdım. 11 Aralık’ta yayında. İki şarkının kaydı biz dinleyicilere dijital ortamda sunuldu. ‘Iklığ’ ve ‘Haliç’te Güneşin Batışı’. Lisedeydim dinlediğimde bu iki parçayı... 70’li yılların o bereketli toprağından çıkmış iki şarkı. ‘Iklığ’, ‘Anadolu Pop Moğollar 1’ albümünde yer alır. Diğeri ‘Ternek’ 45’liğinin B yüzündeki şarkı.
Murat Ses benim bir klavye çalan vatandaş olarak, her daim ‘idolüm’ olmuştur. Bulutsuzluk Özlemi’nde ‘Güneşimden Kaç’ şarkısındaki sololarımda bu net görülür. Bugüne gelirsek, Moğollar’ın ‘sound’u olan tuşlu çalgıları (özellikle Hammond org) Serhat kardeşim (Serhat Ersöz) üstlendi. Zor bir işti. Ama öyle bir sırtladı ki grubu. Kendisini yakinen tanırım. Çok yetenekli, çalışkan, yaratıcı gıpta ettiğim bir kardeşimdir. Cahit Abi, sevgili Taner Öngür, sevgili Emrah her daim
Emre Bol’un a Spor’da olay olan Mbaye Diagne yorumunu baştan sona izledim. Özetle Falcao üzerine sistemin kurulamayacağı ve Diagne’yi kazanmanın önemli olduğu, attığı goller sonrası, takımın ve oyuncunun birbirlerine daha da alıştığı, bunun devam ettirilmesi yönündeydi cümleler. ‘Sabah Sporu’ programının sunucusu Çiğdem Ceylan; “Paylaşımları filan çok enteresan. Şampiyonluk kutlamasına katılmamıştı” sözleri ile futbolcunun sıra dışı bir halini anlatmak istiyordu. Emre Bol atladı; “Bunlar cahil çocuklar. Senegal’de bu kim bilir okudu okumadı. Orada timsah yiyordu geldi burada topçu oldu.” Öldüren cümle tüm diğer ettiği sözleri bir kalemde silip götürdü.
Dünya futbolunda Afrika bir memba... Avrupa ülkelerinin sömürgesi ülkelerin, fakir aile çocukları onlar. Siyahı, beyazı futbolcu, soba dumanı kokan mahalle çocuğudur büyük çoğunluk. Böyle sosyo-ekonomik bir yorum yerine, mahallede arkadaşlar arasında futbol muhabbeti yapar gibi bir şablonu ekrana taşıyınca,
‘Bir Annenin Günahı’nın konusu izlenmek için çok müsait bizim seyirci nezdinde. Özellikle total izleyici. Kimse ‘modası geçmiş konu’ diye laf etmesin. Benzer çok dizi mevcut. Ev ahalisi bile ikinci bölümü “Bakalım ne olacak?” diye izledi. Yürümeyen bir şey var; oyuncu seçimleri. Kadro arasındaki oyuncu kalibre farkları çok fazla. Sahneden sahneye iniş çıkışlar yaşanıyor. Bir de yönetmenin takımı yönetmesi belki.
DOĞRU BİR SEÇİM Mİ?
Ev ahalisi ‘Kefaret’ dizisinde Mert Fırat ve Nurgül Yeşilçay eşleşmesinden hoşnut olmadı. Peki kim kime daha çok yakışıyordu? Ev ahalisinin çiftleri şöyle: Ne kadar kavgalı da ayrılsalar, Erkan Petekkaya ile Nurgül Yeşilçay ‘Paramparça’da. Mert Fırat ile Gökçe Bahadır ‘Ufak Tefek Cinayetler’de...
BİENAL VE ADANALI İŞ İNSANI!
‘Yasak Elma’ya Anadolu eşrafından yeni patron Hasan Ali Kuyucu karakteri girince işin rengi değişti senaryoda. Ne oldu mesela? ‘Kuğu Gölü Balesi’ skeçleri pek
Hep kullanırım bu sözü... Ekran gerçeğin şovudur aslında. “Senaryosu olmayan, gerçek yaşamdan kaydedilmiş dramatik ve mizahi durumları ekrana yansıtan ve karakter olarak profesyonel aktörler yerine, gerçek kişileri kullanan, bir televizyon programı çeşididir” diye tarifi verilmiş ‘Reality Show’ yani ‘Gerçeğin Şovu’. Örnekleri göstermiştir ki durum hiç de öyle masum değildir. Gerçeğin şovunu ‘MasterChef’ yarışmasında yaşadık. Genç kuşak yarışmacılar vardı.
BİRDEN OLAY OLDU!
Pek öyle fazla kavga gürültü olmuyordu yarışmada. Kendi aralarında ‘genç işi rekabet’ hali vardı. Ve beklenen oldu! Yarışmacılardan Uğur’un 2013 yılında attığı küfürlü tweet’ler bulundu. 21 Kasım tarihinde Acun Ilıcalı, yarışmacıyı diskalifiye ettiğini duyurdu. Altı bölümde daha Uğur’u izledik. Ev ahalisi, “Bu kadar eleme atlamış bir isim yedi yıl önce küfretti diye atılamaz bunu daha önce bulacaklardı” diyordu zaten. Daha saf ve temiz buluyorlardı yarışmayı. Hatta yemekler
Adı ‘Habitat TV’. Coşkun Aral uzun bir aradan sonra yeni televizyon kanalıyla geliyor. İz TV ile bir marka olmuştu. Coşkun’la konuştum... “İz TV’yi yaratan ekip yepyeni teknoloji ve farklı yüzlerle gezi, tarih, macera, kitap, müzik, yoga, başarı öyküleri, teknoloji ve bilim gibi alanlarda 40’ı aşkın kuşakta yapımlar sunacak. Astronomiden gastronomiye, yerelden evrensele merak ettiğimiz her şey var. Gençler için gün boyu 13 dakikayı geçmeyen ‘YouTube’ tarzı yapımlar ve eski İz TV’de bağımlımız olanlar için sanat, müzik, kitap, biyografik çalışmalar da yer alacak. Tarihi daha popüler dille aktaran tarihçilerin sunumuyla anlatımlar olacak. Üç aydır durmaksızın çekiyoruz” dedi.
‘Haberci’ de geliyor. “Kars, Erzurum, Kayseri, Kapadokya, Konya, Muş, Van, Bitlis, Antakya, Adana ve Mersin’de koşturmaca halindeyim” diyor Aral. Benim duyduğum eski ‘Haberci’ konuları yeni baştan ele alınacak ve ‘Bugün ne durumda?’ diyerek yeniden o bölgelere gidilecek. Aral ayrıca,