Ay Yapım imzası varsa ‘kaliteli iş’ ön yargısı gelişiyor insanlarda. ‘Bana Sevmeyi Anlat’, senaryosuyla bir yerlere gideceğinin işaretini veren, kadrosuyla “Peki bu ekipten kaç izlenebilir hikaye çıkar?” sorusunu sorduran bir dizi. Bir Almanya ekibi var; Şahin (Kadir Çermik), Ayla (Mahperi Mertoğlu), Simge (Gülper Özdemir), Hakverdi (Bahadır Vatanoğlu). Mesela, bu ekipten hangisinin kendi hikayesi izlenir? Biraz uyuşturucu işine giren baba Şahin. Alper (Kadir Doğulu), Leyla (Seda Bakan) ve Haşmet (Mustafa Üstündağ) tamam.
“Hangi yan rolün sahnesinde aklım kaldı, acaba ne olacak?” diye kendime sorduğumda cevap şimdilik yok. Alper’in karısı Berna, (Aslı Orcan) mesela hiç merak uyandırmıyor.
Onur, (Cemil Büyükdöğerli) üç kağıtçı arkadaş maceralarının nerelere gideceği
konusunda bir heyecan vermedi.
FARKLI DEDİKLERİNDEN
Tatil kentlerinde; villalarda, üstü açık arabalardan, benzer bakışlarda, giyimlerde, benzer boylarda yani kısacası prototip yazlık dizilerden farklı olunca dikkatleri çekti; ‘Arkadaşlar İyidir.’ Bir üniversitede ders sahnesi vardı. “Siz buraya niye geldiniz?”, “Niye iktisat seçtiniz?” diye ukala sorular soran hocalar yok mu? Bu arada Emre Karayel kısa rolüyle farkını
‘Kore uyarlaması’ diziler giderek artıyor. Bu durum, yapımcı Osman Sınav’ı rahatsız etti. “Hormonlu diziler ve hikayelerle bu sektör biter” diyor. Bir yerde özeleştiri de yapıyor: “‘Şahane Damat’ı ben bugün Peru’ya satabilir miyim? Ama geçenlerde geldiler, ‘Acı Hayat’ı aldılar. Bu gidişle dizi pazarındaki payımızın da azaldığını göreceğiz. Bunu Kültür Bakanlığı yetkililerine de söyledim.”
İlk satılan dizi, ‘Deli Yürek’
“Dizi satıyorsak bu yerli konseptle oldu. Kore’ye bizim format satmamız lazım. Yabancıya satılan ilk dizi ‘Deli Yürek’ oldu.
O zaman bölümünü 30 dolara satmıştık. O günlerden bugünlere geldik. Ama artık bitiyor. Bu hormonlu hikayelerle olmaz” diyen Sınav, yeni bir tartışmayı da başlatmış oluyor.
Telif yok, gelecek yok
“Kanalların bizlerle yaptıkları sözleşmeler hâlâ köle sözleşmesi. Bir ülkenin hukuk kalitesini iki şey belirler; insan hakları ve telif hakları. Yerli format için Ar - Ge yatırımı yapmak, risk almak gerekir. Yeni kuşak televizyon yöneticilerini bu konularda ikna etmek mümkün olmuyor. Bir dizinin kuvvetli satın alma şansı varsa bir yüzde alabiliyorsunuz. Onun dışında satış yetkisi tümüyle kanalın mesela” derken Sınav, demek hâlâ aynı sorun devam sinyalini
Bana Sevmeyi Anlat’da; Leyla, (Seda Bakan) üvey kardeşi Simge için şunları söyledi: “Kardeşimin mutsuzluğu odanın yüz ölçümünden fazla olunca.” Böyle anlatımları severim ve bizim dizi senaryolarında az rastlanır.
SİMGESEL VE MEKANSAL
Seda Öğretir, Gaziantep’teki Kılıçdaroğlu’yla NTV’de, özel bir söyleşi gerçekleştirdi. Programda Kılıçdaroğlu, adli yıl açılışının Beştepe’de yapılmasına neden karşı olduklarını anlattı. Bunun üzerine Öğretir, şöyle bir yorumda bulundu: “Simgesel bazı anlamlar yüzünden anladığım kadarıyla mekansal itirazlarınız var.”
PANDA TRT
TRT’nin ‘Seksenler’ dizisi yeni sezon tanıtımı şöyle: “Bu ülkede sırf asabilmek için küçücük çocuğun yaşını büyüttüler.” (Güçlü) “Merak etmeyin hiç kimse darbe falan yapamayacak bu ülkede. Millet izin vermeyecek.” (46’lık Basri) “Gün gelecek bu millet tüm görüş ayrılıklarını bir kenara bırakacak. Omuz omuza verip demokrasisine de, meclisine de kendi seçtiklerine de sahip çıkacak. Yeter ki, ölümü bile göze alarak onları meydanlara, sokaklara çıkarmaya teşvik edecek, üstlerine bombalar yağsa bile milletin meclisini terk etmeyecek cesur liderlere sahip olsun’’ (Ahmet)... Dizi, 2016 yılı temmuz ayında o geceye dönecek. Evde neler konuşulduğu ekrana gelecek. Ev sakinleri
ve mahalleli tankların önüne yatmaya gidecek. Yani yeni sezonda 80’lerle bugünler arasında gel - gitler daha sık olacak..
SORUNLARIMIZ BUNLAR OLSA!
‘Güldür Güldür Show’ tekrarlarında Eşofmanlı Şevket Hoca bölümüne denk geldim. “Boş bıraktığımız sorular kötü yola düşer mi?”, “Soru bankasından kredi çekilir mi?”, “Cevap anahtarı anahtarlığa takılır mı?”, “Üç yanlış bir doğruyu nereye götürüyor?” Keşke sadece bu sorunlarla uğraşsak, bu kadar ‘absürd’, bu kadar ‘anlamsız’ sorularla. Anlamlı olanların kan ve göz yaşı haline
Polisiye dizilerde ‘darbe girişimi’yle ilgili bölümlerin yer alması isteniyor. Show TV’de ‘Cesur Yürek’in fragmanını izledim. “Vatanım için ölür, sevdiklerim için öldürürüm” diyen Onur Tuna’yı görünce “Bu dizide darbe girişimi mutlaka olur” dedim.
Ömer, askerden döndüğünde mahallede maşallah silah, insan ve uyuşturucu kaynadığını görür. Mafya örgütleri ve ilişikte olduğu terör örgütleriyle mücadele için kurulan gizli bir istihbarat birimi (senarist ekibinin olmazsa olmazıdır!) komutanı Enver’in (Saydam Yeniay) bu genç dikkatini çeker. Sanırım dizinin bu bölümlerine, FETÖ durumları eklenecektir. ‘Filinta’ dizisiyle dikkatleri çekti Onur Tuna. Dizi sektörünün aksiyon sahnelerini en iyi oynayan oyuncusu diyebilirim. Bol bol izleyeceğiz. Dizinin hikayesi , bu temaların artık uzmanı olmuş iki isim olan Cüneyt Aysan ve Ozan Aksungur’dan. ‘Kurtlar Vadisi Pusu’ geleneğinden geliyorlar. Bahadır Özdener’le bu ekipten ayrılıp Fark Film Yapım’ı kurdular. ‘Reaksiyon’ ve ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ ses getiren dizileri oldu. Devlet ve mafya ilişkilerine belli kalıplar içinde baktıkları için tekrara düşme olasılıkları mevcut olabilir. (diyaloglar, mesajlar vs.) Onur Tuna için de önemli bir
‘Tarafsız Bölge’ CNN Türk’te, ‘Enine Boyuna’ Habertürk’te ekrana geliyor. Yedi kişi, dört bir tarafta toplaşmış tartışıyorlar. İki kilo kuru pasta, bol bol çay servisi ‘Tarafsız Bölge’de. ‘Enine Boyuna’ cimri davranmış!
Katılanların çoğu tanıdık. Haftanın üç günü konuşuyorlar. Ha bir de Ankara bağlantılı olanlar var. İstanbul’da oturanlar şanslı. Garibim Ankara stüdyosundakiler ‘şimdi geliyorum oraya’ halinde.
Artık bu ‘yedi kişilik, bol katılımlı’ sözde tartışmalardan vazgeçelim. Sesi yüksek
olan, ağzı iyi laf yapan malı götürüyor. “Biz buraya oturmaya mı geldik?” diye bakışan gözleri görüyorum ve üzülüyorum abiye sonra. Benim de favorilerim var. Bakıyorum yedili arasında, “Hah bu iyi konuşur, şimdi ötekiyle dalaşır bi bakayım” diyorum. Ev
ahalisi, “Dün izledim daha adamı, yine çıkmış” dedi. Yani iş vatan kurtarmaktan, dizi izlemeye dönüyor söyleyeyim.
‘1 TL verip maça gitmiyorsun’
NTV Spor’da ‘Gol’de Emek Ege ve Güntekin Onay futbolun magazinini yapıyorlar. Hoş ayrıntılar ve haberlik görüntüler var. Söz boş statlara geldi. Süper ligimiz başladı, konu yine aynı. “Adana’yı yadırgadım. 12 seneden beri çırpınıyor. İlk maç dolsun bari. Yok mu koca şehirde 10 bin kişi?” dedi
‘Hayatımın Aşkı’nda Gökçe (Hande Doğandemir) ile Demir (Serkan Çayoğlu) diyaloglarında performans düşüklüğü vardı. İkilinin bölümleri geldiğinde dizi yavanlaşıyordu. Rezzan, Hikmet, Yonca ve Nilüfer’in ilişkileri bir nebze götürüyordu. Hatta Sema ile Bartu bile daha önce çıkar olmuşlardı.
Son bölümde Gökçe’nin o ilk bölümlerdeki ‘sakar’ hali diyaloglarda değerini bulmuş. Takside unutulan dosya ve sonrasında yaşanılanlar, karakolda komiserle olan muhabbet vs. Dizinin romantik tarafından çok, komedi yönü daha bir oturmuş. Hani öpüştüler filan Gökçe’yle Demir hiç olmasa da olur. Bir not Kaan (Berk Hakman) için, bir kere o saç stilini kim bulmuş? Bebek kahkülü gibi. Niye Gökçe’ye aşık, ikinci erkek olarak seçilmiş. İzleyen bunun olmayacağını biliyor. Böyle olunca inandırıcı olmuyor. Hatta niye bu karakter eklenmiş sorusu soruluyor. Kaan karakterine bir çözüm bulunmalı.
Diziye Tarık rolüyle İlker Aksum katıldı. Onun hikayesi de ayrı bir merak konusu
olacak, ‘cuk’ oturmuş. Üç kağıtçı damat halini, dozunda bir mizah yorumuyla veriyor.
BAŞAK ŞENGÜL’ÜN GÖRDÜĞÜ YORUM
Bazı karakterler dizilerde nasıl denir üstüne yapışır oyuncunun. Yan rollerde bu daha da belirgin. ‘Bodrum Masalı’nda onkoloji servis şefi doktorumuz kim? ‘Poyraz Karayel’de Songül’ü para karşılığı başka birinden çocuk sahibi yapan doktor Ferit Bey. Sonra Sadrettin adamı iyi etmişti. Yeni dizide böyle işlerle uğraşmıyor o, kanser hastası İpek’in durumunun ümitsiz olduğunu söylüyor Yıldız’a. Dizilerimizin doktor kontenjanından oyuncusu oluyor kendileri. Ha bir de ‘bildik rollerin’ oyuncuları, oluyor. Ya da “Yahu sen bu rolü iyi yapıyorsun yine oyna” diyorlar anlaşılan. ‘Acı Aşk’ın Ali’siydi Alperen Duymaz. ‘Bodrum Masalı’nda Ateş rolünde. Her iki rolde çocuk, babasının ilgisizliğinden şikayetçi. Biraz ezik yani. Genç kardeşimiz bakalım farklı rollerde bizlere kendini ispatlayacak mı?
DOLAP KARIŞTIRMA PROGRAMI
Gizem Hatipoğlu kızımız ‘Ev Gezmesi’ yapıyor. Ev ahalisiyle izledik ve adını koyduk: ‘Dolap karıştırma programı.’ Murat Kurşun kardeşimizin evindeydi. Olağanüstü tertipli kendileri. Gizem kızımız, “O ne, bu ne?” diyerek bütün dolapları karıştırdı.
Murat kardeşimiz de ne yapsın albüm satacak, daha çok iş alacak diye katlandı.
ŞARKIYI YAŞAMAK!