Sezin Sivri

Sezin Sivri

Tüm Yazıları

Yönetmelik değişikliği ile zeytinliklerde maden ocağı açılmasına izin verilmesi üzerine geçtiğimiz hafta doğanın kadim mucizesi zeytin ağacını ve bilgeliğini, tarihte bilinen ilk zeytin koruma kanunu: solon kanunlarından bahsedeceğimi yazmıştım. Hiç ağaç kesilir miydi, hele ki zeytin ağacı?! Peki, ülkenin elektrik ihtiyacının karşılanamadığı bir durumda hayat felce uğrayıp kilitlenmeden nasıl devam edilebilecekti?

Öncelikle bilgelik tanrıçası Athena’nın tercih ettiği, Poseidon’un bile üstünlüğünü kabul ettiği, Nuh Tufanı’nda güvercinin ağzındaki dalı ile Eski Ahit’te refahı sembolize eden, Adem ile Havva Efsanesi’nde geçen, Sezar’ın başına taç yaptığı, uzun süre olimpiyatlarda şampiyonlara zeytinden taç takıldığı, hatta Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği haçın da yapıldığı ve Kur’an-ı Kerim’de de sıkça bahsi geçen bir ağaç olan zeytin ağacından bahsetmek istiyorum.
Yunan mitolojisine göre; Zeus insanlığa en değerli hediyeyi veren tanrı veya tanrıçaya kentin hükümdarı olma görevini verecektir. Denizlerin tanrısı Poseidon, uzak diyarlara gidebilen ve uçan bir at armağan eder. Bilgelik tanrıçası Athena ise zeytin ağacını. Atın güzelliği herkesi etkiler, gücü ve kudreti konuşulur olur. Ancak zeytin ağacı daha mükemmeldir. Zeytin ağacı karşısında tüm tanrılar ve tanrıçalar büyülenmişlerdir. Tüm hırsına ve kazanma isteğine rağmen Poseidon bile zeytin ağacının üstünlüğünü kabul eder.

Haberin Devamı

Bunun üzerine Athena, zeytin ağacından bir dalı kırarak Poseidon’a verir ve öylece aralarındaki düşmanlık yok olur. O günden sonra düşmana zeytin dalı uzatmak deyimi de neredeyse tüm dillere yayılır. Çünkü herkes bilir ki zeytin ağacı, düşmanın dahi kıyamayacağı güzellikte ve kutsallıktadır.
Nuh Tufanı’nda güvercinin ağzındaki dalı ile, Eski Ahit’te refahın sembolü olarak geçer, Adem ile Havva Efsanesi’nde ise Adem’in gömüldüğü yerde yeşeren üç ağaçtan biridir. Ezoterik ayinlerde arınma ve kutsanma maksadı ile kullanılan zeytinyağıdır yine. Tevrat’ta, Hz. Davut’un kendini benzettiği ağaç olan zeytin, Kur’an-ı Kerim’de de sıkça bahsi geçen bir ağaçtır. Nur Suresi’nde yağının berraklığından, Tin Suresi’nde üstüne ant içilesi bir ağaç olduğundan ve En’am Suresi’nde bolluk bereket kaynağı olduğundan bahsedilir zeytinin.
Sezar, başında zeytin ağacından bir taçla halkını selamlar ve yine uzun süre olimpiyatlarda şampiyonlara zeytinden taç takılmıştır. Kuvveti ve erki ile meşhur Herkül’ün silahı da, Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği haç da zeytin ağacındandır.

Haberin Devamı

Zeytin ağacının insanlık tarihindeki yeri 40 bin yıl öncesine kadar uzanır, arkeolojik çalışmalarda da MÖ 12 bin yıllarına ait zeytin ağacı bulgularına rastlanmıştır. Dünyada bulunan en yaşlı zeytin ağacı da Girit’te, 2 ila 4 bin yaşında olduğu tahmin edilen ağaçtır. Antik Yunan’da yedi bilgeden biri kabul edilen Solon’un koyduğu kanunlarla zeytin ağacı kesenlere ağır cezalar uygulanmıştır. Bu, tarihteki bilinen ilk zeytin koruma kanunudur.
Bu kadar eski ve değerli bir ağacın sadece bir besin kaynağı değil, aynı zamanda da şifa kaynağı olmasının yanı sıra pek çok kültürde, dinde yer alması da bolluk, bereket kaynağı olarak kabul edilmesi, hatta barışı temsil etmesi pek de şaşılacak bir durum değil.

Haberin Devamı

Şimdi bunları neden yazdığıma gelince... Ne tarafta olursanız olun muhalif olmak kolaydır, alternatif bir dünya yaratamadıktan sonra muhalefet neye yarar? Bol zeytin ağaçlı, zeytinli, enerjili ve barış dolu günlere ihtiyacımız var. Dünya ve tüm insanlık olarak büyük kırılma yaşıyoruz, bardak doluyor. Pek çok şeyi farklı yapmak zorundayız artık. Bir yanda enerji krizimiz var, öte yanda kadim zeytin ağaçlarımız. Bu dilemma, bizi çıkmaza sürüklüyor. Kanunları akıllı, incelikli ve yerinde tasarlamalıyız. 100 yaşını geçmiş, doğal güzelliği eşsiz zeytin ağaçlarını kesmek, ölmez ağaca ölüm fermanı vermek, yerin altındaki madeni çıkaracağım derken yerin üstündeki madeni yok etmek elbette bir katliam, ama belki 10 yaş altı, henüz tam verimini yeni yeni sergileyecek ağaçları başka bir yere taşımakla yerin altındaki madene olan ihtiyacımızı gidebiliriz.

Robert Frost, ‘Gidilmeyen Yol’ şiirinde der ki, “Bir ormanda yol ikiye ayrıldı. Ben gittim daha az geçilmişinden ve bütün farkı yaratan bu oldu işte.” Frost, okuyucuların şiirini yanlış yorumladığını fark eder ve buna istinaden, “O şiir hakkında dikkatli olmalısınız. Hileli, çok hileli bir şiirdir” der. Frost’un arkadan açıklamaya ihtiyaç duyduğu gibi, ben de yanlış anlaşılmak istemiyorum. Belirsizliklerini somutlaştırma ve yaşamı seçimler yaparak iyi ve kötü sıfatları altına sokmaya çalışıyoruz ama şiirde de asıl vurgulandığı, gerçekte neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bilmenin mümkün olmadığı ve kararlarımızın özellikle yasalarımızın genellikle gelişigüzel ve bilinçsiz tahminle verildiği günlerdeyiz. Ve tek bir doğrunun olmadığı gerçeği karşımızda duruyor. Bazen her ikisine de ihtiyaç vardır. Bizim hem zeytin ağaçlarına hem enerjiye ihtiyacımızın olduğu gibi.