Geçtiğimiz günlerde “yarı özgür” olduğumuz tescillendi. Hani biz biliyorduk zaten de, bir de araştırma sonuçlarıyla iyice emin olmuş olduk. 3 Mayıs “Dünya Basın Özgürlüğü Günü”ydü. Washington’da düzenlenen Dünya Basın Özgürlüğü Günü konferansı sırasında “Basın Özgürlüğü 2011 Küresel Medya Bağımsızlığı Araştırması” sonuçları açıklandı. 196 ülkeyi değerlendirmeye tabi tutmuşlar. 196 ülkenin 68’i (%35) “özgür” olarak sınıflandırılırken, 65 ülke (%33) “yarı özgür”, 63 ülke (%32) ise “özgür olmayan” ülkeler kategorisine girmiş. Neyse ki Türkiye, şimdilik 196 ülkenin arasında 112. sırada “yarı özgür” kategorisinde. Şimdilik diyorum çünkü bu Çin icadı “internet filtresi” 22 Ağustos’ta yürürlüğe girerse sanırım yarı özgürlüğümüz de kalmayacak. Gerçi “yarı özgür”lük “özgür”lük müdür? Değildir elbette...
Birleşmiş Milletler’in de “İnternette Özgürlük 2011” raporunda “kısmen özgür” ülkeler kategorisinde 10. sırada yer alıyorduk zaten.
“Yasaklı” kelimeler
İnternette aradığını bulmaya, bir de “Google” amcaya soralım dönemi sona eriyor artık. 22 Ağustos’ta Türkiye’de “internette sansür” dönemi geliyor. Gereksiz bir sürü kelimeye hatta en komiği, yasak kelimesine bile yasak geliyor. Yasaklı kelimelere baktıkça kendi kendime gülüyorum; “haydar, hayvan, etek, sarışın, adrianne, baldız, gizli, hikaye, itiraf, nefes, sarisin, yasak, yerli, yetiskin” gibi sözcükler yasaklı kelimeler arasında yer alıyor.
İnternetin ölüm tarihi
İnternette özgür irademi kullanabilme hakkımı geri istiyorum. Filtre icat edip; standart, aile, çocuk ve yurtiçi profillerinden birini seçmek zorunda bırakılmak gibi antidemokratik bir uygulamaya karşı çıkıyorum. Sorun eğer çocukları internetteki zararlı içerikten korumaksa bunu yapmanın çok daha kolay yöntemleri var. Servis sağlayıcılarının sundukları Aile Koruma Filtreleri, ya da çeşitli firmaların sattıkları güvenlik yazılımları zaten zaman filtreli, farklı güvenlik katmanları olan, şifre korumalı birçok uygulamayı bizlere sunuyor. Sevgili devlet büyüklerimiz daha önemli konularla uğraşsınlar, bizi de kendi halimizde bıraksınlar...
Bu beş bayan alkışlanmalı
Ege Bölgesi Sanayi Odası Vakfı Bayanlar Birliği’nin beş üyesi, “Dullar” oyununu ihtiyaç sahibi, zeki öğrencilere kaynak yaratmak, burs verebilmek için sahneledi. Oyunda Bayanlar Birliği’nden Başkan Berkay Eskinazi, Hülya Kuloğlu, İhsan Özduran, Handan Atılgan ve Yeşim Gencer rol aldı. Dulluğun tüm neşe ve üzüntüsünün anlatıldığı oyunu hiç ara vermeden, başarıyla sergileyen bu beş bayanı kutlamalı. Hem performanslarına ve hem özgüvenlerine hayran kaldığımı söylemeden edemeyeceğim. Burs bekleyen öğrencilere kaynak yaratmak için farklı, aynı zamanda kültürel ve eğlenceli bir yöntem bulmuşlar.
EBSO Bayanlar Birliği’nin eğitime kaynak yaratmak için yaptığı etkinliklerin ardı arkası kesilmiyor. Türk Müziği Korosu, Şef Ümit Bulut yönetiminde Nalân Altınörs’ün de konuk sanatçı olarak katıldığı “Kadın, Sanat ve Eğitim” adlı bir konser düzenledi.
Anneler, geleceğimiz
TÜRKİYE’de 1955 yılından beri mayısın ikinci pazarında Anneler Günü kutlanıyor. Öncelikle her geçen gün biraz daha benzediğim kendi annemin Anneler Günü’nü kutluyorum. Sonra da tüm annelerin Anneler Günü kutlu olsun. Koşulsuz sevginin en güzel örneği, şüphesiz anne sevgisidir. Biz büyüdükçe kirleniyor Dünya ve en güvenli yer daima anne kucağı olarak kalmaya devam ediyor. Karakterimizin gelişiminde ebeveynlerimizin, özellikle annelerimizin rolü çok büyük.
Sevgili anneler, bu gün sizin gününüz biliyorum ama ben sizlerden bir şey istiyorum; Atatürk ilkelerine bağlı, laik ve demokratik, cumhuriyete sahip çıkan ve toplumu ileriye taşıyacak evlatlar yetiştirmeye devam edin. Geleceğimiz sizin ellerinizde...