Yaşam boyu bir şeylerin peşinde koşup duruyoruz. Durmak bilmez bir çırpınma hali içindeyiz. Kimimiz hayallerinin peşinden koşuyor, kimimiz ondan beklenenlerin. Kimimizin ise bir hayali dahi yok, ölü balıklar gibi yaşam nereye götürürse oraya gidiyor. Kimimiz ise yaşamda yapılması gerekenler listesine tik atarak dolduruyor hayatını. Günün sonunda, yolun sonunda yaşamda iz bırakmakla belli belirsiz lekeler bırakmış olmak noktasına varıyor her şey.
Oprah Winfrey, “Çıkabileceğiniz en büyük macera hayal ettiğiniz hayatı yaşamaktır” der. Ben bu söze sonuna kadar katılan ve hayallerinin peşinden gitme cesaretini tüm zorluklara karşı gösteren bir kadınım. Hayat bana bunu bir sürü iyi ve kötü deneyimle öğretti. Zorluklarla ya da engellemelerle karşılaştığımda ise aklıma Steve Jobs‘un, “Zamanınız kısıtlı, bu yüzden onu başka birinin hayatını yaşayarak harcamayın” sözünü getiriyorum. Yapmadıklarından pişman olduğu kadar hiçbir şeyden pişman olmuyor insan. Hata bile olsa sizin hatanız olsun. Yapmamış olmanın, yaşam amacını bulmamış, kendini gerçekleştirmemiş olmanın yanında arada bir hata yapmış olmak durumu çok hafif kalıyor. Demek istediğim yaşam amacınızı bulun, kendiniz gerçekleştirin ve hayallerinizin peşin gidin.
Yaşam amacımız bu dünyaya yapmak için geldiğimiz şey, dünyaya sunacağımız katkıdır. Kişinin kendini ne yaparak veya neye hizmet ederek gerçekleştirip geliştireceğidir. Her bireyin kendini gerçekleştirme yolu kendine özgüdür. Herkesin kendisine verilmiş olan farklı yetenekleri, kapasitesi, gücü, özel nitelikleri ve bunları kullanarak bu dünyaya sunacağı farklı bir katkı vardır. Aslında sahip olduğumuz özellikler zaten tam da yürüyeceğimiz yola ve bu dünyada ne yapmamız gerekiyorsa ona uygundur. İçimizdeki bu Allah vergisi özelliklerimizi kullanarak dünyaya kendi katkımızı sunduğumuzda, kendimizi gerçekleştirir ve en derin şekilde tatmin olmuş hissederiz. Yaşam amacımızı bildiğimizde ve o yolda ilerlediğimizde hem çok daha başarılı ve mutlu oluruz hem de çevremize ilham veririz.
Bizler yaşamlarımızın yaratıcılarıyız ve hayattaki en önemli sorumluluğumuz yaşam amacımızı bulmak ve onu yaşamaktır. Yaşam amacımızı bulduğumuzda bilinçli bir yaratıcı oluruz, yaşamımızın yönünü bilir, yaratımımızı o yönde gerçekleştiririz. Yaşam amacı denildiğinde akla ilk olarak daha çok büyük tutkular, büyük yaratımlar gelse de gerçekte yaşam amacının büyüğü küçüğü olmaz. Tıpkı bir yolun büyüklüğü veya genişliğinden ziyade sizi gitmek istediğiniz yere götürmesinin daha önemli olması gibi, yaşam amacınızın da sizi geliştirmesi ve sunabileceğiniz katkıyı ortaya çıkarmanıza yardımcı olması çok daha önemlidir.
Bir kişinin yaşam amacı toplumsal düzeyde bir iz bırakmaya hizmet ederken bir diğerininki bireysel düzeyde bir iz bırakmaya hizmet edebilir ve her ikisi de son derece anlamlıdır. Bir kişi iyi bir eğitmen olup öğrenmeyi öğrenen, öz farkındalığa sahip öğrenciler yetiştirebilir, bir diğeri eğitim sisteminin bütünsel gelişimine katkıda bulunabilir, bir başkası iyi bir ebeveyn olup kendiyle barışık, yeterli ve mutlu çocuklar yetiştirerek çevresine iyi ebeveynlikle ilgili örnek olabilir. Bunların hiç birisi diğerine göre daha üstün bir yol değildir, dünyamızın bunların tümüne ihtiyacı vardır. Yeter ki yürüdüğümüz yol kendimizi gerçekleştirmemize olanak sağlasın. Bu hayatta amaçsız olmak kadar insanı boşlukta hissettiren bir şey daha yoktur sanırım. Ancak birçok insan sahip olduklarına rağmen hayatını anlamsız ve keyifsiz buluyor. Bunun sebebi çoğu kişinin tutkusunun peşine düşmeye cesaret edememesi. Ne yaparken zamanın geçtiğini anlamazsınız? Neyi yaparken keyif alırsınız? Sizi ne heyecanlandırır? Kısacası, neye tutkunuz var? Neye tutkunuz olduğunu bilmek, yaşamda amacınızı bulmak için önemlidir. Tutku, sizin kimliğinizle ilişkili, sizin için anlamlı ve önemli şeyin ortaya çıkmasıdır. Tutkunuz, varoluşunuzun özüdür. Tutkunuz, sizin hikayenizdir. Hala hayattaysanız, hayatınızın bir amacı var demektir. Büyük şeyler yapabilirsiniz. Potansiyelinizi, fikirlerinizi iletemediğiniz için kendinizi sabote etmeyin. Bir birey olarak faydalı olmak ruh ve beden sağlığınıza iyi gelir, en önemlisi hayatınızı daha anlamlı kılar.