İçinde bulunduğumuz bu zor dönemde “Sen kadere gülümse ki dünya sana gülümsesin” demekle başlamak istiyorum satırlarıma. ‘Evde kal’ diye devam edip asıl konuya geçmek istiyorum; ‘Kurban Rolü’nü Ne Kadar Oynadığına?’ Malum evdeyken iyice alttan alta vuruyor bu kurban rolü psikolojisi…
Geçen haftaki This is Karma başlıklı yazımda anlatmaya çalıştığım, özünde; “Ne ekersen onu biçersin” sözündeki gibi her eylemimizin mutlaka bir karşılığı olduğunu ve bu karşılığın mutlaka er ya da geç bizi bulacağını idi. ‘Etme bulma dünyası’ da diyebiliriz! Gelelim şimdi kendi kendimize ettiğimize; seçimlerimize ve kurban rolünü oynamaya ne kadar da istekli olduğumuza.
Farkında olmadığımız ama ne yazık ki muhtemelen hepimizin farklı derecelerde yaptığı, hayattaki huzur, başarı ve mutluluğumuzun önündeki en önemli engellerden birini ele almak istiyorum. Kendimizi kurban olarak görmek...
Kurban rolüne bürünmenin en önemli sorunu insanın bunun farkında olmaması. Yani olaydan ya da birinden şikayet etmeyi haklı çıkaracak açıklamalar (aslında bahaneler de diyebiliriz) yaparak rolün farkına varmamak. Kurban rolünde yaşadıklarınızla ilgili başkalarını suçlama en güzel haklı çıkma yoludur. Aranızda ben hiç kendimi kurban olarak görmedim diyenleriz olacaktır muhtemelen...
Size herhangi bir sorun kilo/başarısızlık/mutsuzluk/acı vb. için olabilir; “Yaşadığın sorun/acının kaynağı nedir?” diye sorduğumda savunmaya geçiyorsanız bilin ki kurban rolüne büründünüz demektir. Ardından yaşadığınız sorunla ilgili başkalarını suçluyorsanız muhtemelen kurban rolünü mükemmel oynuyorsunuz demektir. Birine verilen tepki “Ama sen olayın geçmişini bilmiyorsun”, “Onun bana söyledikleri sana söylenseydi şimdi çıldırmıştın”, “İnsanlar önce kendisine baksın”, “İşimde tabi ki yükselemem patronuma kimse katlanamaz” gibiyse hem savunma hem suçlama ile mükemmel kurban rolü oynanıyor demektir.
Bu suçlama yapıldığı an kendinizi güçsüz, karşı tarafı güçlü konuma sokmuşsunuzdur. Bu güçsüz konumla birlikte istediklerinizi elde edemediğinizde sürekli şikayet hali oluşur. Şikayet ve bahaneler istediklerinizi elde etmek için çalışmanızın önündeki engeldir. KENDİNİZE İNANCINIZ KIRILINCA ZATEN BAŞARMA ŞANSI KALMAZ.
Kurban rolüne girmenize neden olan olay yıllar öncesinden, belki çocukluğunuzda annenizin size hiç sarılmaması ya da babanızın sürekli ceza vermesi yüzünden bile oluşuyor olabilir. Belki zamanında gerçekten savunmasız olduğunuz dönemde kurbandınız ancak geçmişte kalması gereken o yaşanmışlıkların halen devam etmesi size bu rolü oynatır.
Peki, ne yapmalı?
Önce istediğinizi elde edememe ya da birinin söylediği söze savunma ve suçlama yapıp yapmadığınızı, KURBAN ROLÜNDE OLUP OLDUĞUNUZU FARK EDİN ve KABUL EDİN.
Gerçekten mağdur edilmiş olabilirsiniz. Ama bu mağduriyetin sonrasında yıllarca mağdur, kurban rolünü oynamayı seçen sizsiniz. Talihsizliğinizi, güçsüzlüğünüzü hikaye olarak etrafa anlatmanın dışında kendinize de anlatarak mağduriyetinizi, kurbanlığınızı haklı çıkartıyorsunuz. Farkında değilsiniz ama muhtemelen bu haklılıktan bilinçaltınız mutlu bile oluyordur.
Kimse mağduriyetinizi yadsıyamaz ama O, O ZAMANDA KALDI. Kurbanlığı oynayıp güçsüzlüğü seçmek bir seçenekken diğer seçenek durumu kabul edip, enerjinizi mağduriyetten potansiyele yöneltip farkında olmadığınız fırsatları görebilmektir. Bu dünyada fırsatlar sonsuzdur, soru, FARKINDA MISINIZ? Bu fırsatlar için çok çalışmanız gerekebilir ama bu çalışma ve çabalama sizin motive bir şekilde huzurlu, kurban olmadan şikayet etmeden yaşamanızı sağlayacaktır.
Diğer taraftan ailenizi affetmeniz de ayrı huzur verecektir. Unutmayın AİLEYİ AFFETMEDEN ÖZGÜR OLUNMAZ.
ÇEKİM YASASI der ki: HAYATINIZDA BULUNAN HER TÜRLÜ OLAY İSTİSNASIZ TAMAMEN SİZE AİTTİR. Kurban rolü kısaca istediklerimizi yapamamamızın, elde edemememizin suçunu dış koşullara yüklemek, mazeretler bulmaktır. Neden bir şeyin olmadığını açıkladığımız her sebepte kendimizi kurban rolüne koyarız.
Anlatmak istediğim; hissettiklerimiz, olay hakkındaki düşüncelerimizi fark ettikten sonraki tercihlerimizdir. Bu tercihler de yaşadığımız hayatın sonuçlarını doğurur.
SEÇİM BİZİM.