Geçen hafta ki yazımda bahsettiğim gibi henüz sayısı çıkartılmamış olan kadın türlerini yazmaya karar verdim. O kadar çok çeşitli kadın türü varken ilkyazımın hangisi üzerine olacağını seçmek de hiç zorlanmadım. İşe kilosuna göre kadınlardan başlıyorum.
İster profesör olsun ya da ev hanımı, ister 18 yaşında olsun ya da 60’ında, ister güzel olsun ya da çirkin, ister zayıf olsun ya da toplu hiç fark etmez ben kilosuyla ilgilenmeyen bir kadın görmedim. Dünya bir yana kilo sorunları bir yana, kimse kilosundan memnun değil...
Zayıflık delisi kadınlar: Kilo vermeyi paranoya haline getirmiş kadın tipidir. Sürekli zayıflamak isterler. Her on cümlesinin sekizi zayıflamak üzerinedir. Diyet yapamazlar, yedikleri her şeyden huzursuzluk duyarlar.
Kilomdan memnunum diyen kadınlar: Bu dünyanın en büyük yalanlarından biri olabilir. Kilo hastalığına yakalanmamış kadın yok. Ben dahil! Hangi bedende olursa olsunlar tüm kadınlar kilosuyla uğraşır. Ben hayatımdan memnunum, şişmanım ama mutluyum deseler de inanmayın.
Sıfır beden kadınlar: Kafamı en çok karıştıran kadınlar bunlar. Hayatı kendileri için işkenceye çevirmiş olan kadın tipidir. Dünya nimetlerinden yoksun yaşayanlar. Üstelik ben defileler dışında kimsenin sıfır beden kadın tipini güzel bulduğunu görmedim. Allah yardımcıları olsun, akıl fikir versin.
“Bu pazartesi diyete başlıyorum” diyen kadınlar: Sıkça rastladığımız bir durumdur. Ne kadar kararlı ve azimli olduğunu görünce bu sefer olacak başaracak diye düşünürsünüz. O pazartesi bir türlü gelmez... Asla diyete başlayamazlar ve bahaneleri bitmez.
Ömür boyu diyet yapan kadınlar: Neredeyse hayatının tamamını diyet ile geçiren kadın tipidir. Hiçbir zamanda istediği kiloya kavuşamaz. Kendisine sunulan yemeği yememek için kabahat bulup geri çevirir. Sürekli kalori hesabı yapar. İnsanı deli eden, asla birlikte yemeğe çıkılmaması gereken kadınlardır.
Daima rejimde olup sürekli yiyen kadınlar: İnsanın sabrını zorlayan kadın tipidir. “Sürekli ben rejimdeyim” der. Önüne konan her şeyi yer, kendi sipariş vermez sizin tabağınızdakileri yerler.
Obur oldukları halde hiç kilo almayan kadınlar: Bu tür kadınlar kıskanılan kadınlardır. Tamamen ayrı bir tez konusu olarak incelenmeliler. İnsan değiller, uzaylı olduklarını düşünüyorum. Sık sık yemek yerler, öyle az buzda değil porsiyonları büyüktür. Çok aktif bir yaşam tarzları olmamasına ve çok yemelerine rağmen incedirler. Bunları sıfır bedenden ayıran tek özellik yemek yedikleri halde zayıf kalıp, fit bir vücuda dümdüz karınlara sahip olmalıdır.
Kalorisi yüksek şeyler yiyip yanında diyet kola içen kadınlar: Sürekli fast-food tarzı beslenen bu kadınlar, kalorisi yüksek yemeklerin yanında diyet kola isteyecek kadar diyetine saygılıdır. En yaygın görülen kadın tipidir. Pasta-börek yiyip yanında tatlandırıcılı çay içenlerde bu sınıfa dahildir.
Su içsem yarıyor diyen kadınlar: Bu türler hiç yemediklerini ama kilo aldıklarını iddia ederler. Evet, yemek yediklerini göremezsiniz ama gizli gizli yerler. Yemediklerini hayal edip yaşarlar, kendilerini ve sizleri kandırırlar. Usta yalancıdırlar.
Tabağında artık yemek bırakan kadınlar: Bu tür kadınlar büyük alışveriş merkezlerinin lüks restorantlarının müşterileridir. Masada yok yoktur, padişah sofrası gibidir. Kilosunu ve şişkinlik yaptığını bahane ederek yemeklerin ucundan azıcık alıp bırakırlar. Masadan arta kalanlar ile nerdeyse bir Afrika ülkesi doyar.
Spor salonlarında ömrünü geçiren kadınlar: Taktire şayan kadınlardır. Disiplinli ve azimlidirler. Hem yiyip hem de kilo almamak için en doğru formülü uygulayan kadınlardır. Birde sürekli spora gidip kalori yakmak yerine çenesini çalıştıran kadınlar var aman onları bu kategoriden saymayın.
Zayıf kalmak için teknolojiyi kullanan kadınlar: Evdeki kumandaları karıştırsalar da, zayıflama teknolojisini yakından takip ederler. En son zayıflama cihazlarından ilk onlar haberdardır. Bir sürü para harcayıp her makineyi denerler. Hem yemeğe hem zayıflamaya para harcayan masraflı kadınlardır.
Zayıflamak için sağlıksız yolları deneyen kadınlar: Bunlar çok tehlikeli bir türdür. Ölüme bile yol açacak bu davranışları sonrasında hep pişmandırlar. Önce her şeyi yer, tadına varırlar, sonra kalori almamak için ilaç kullanır, bitki karışımları içer ya da yediklerini çıkarırlar. Psikolojik tedaviye ihtiyacı olan kadın tipidir.
İzmir Nefes Alamıyor
Yıllardır İzmir’in güzelliklerini yeterince tanıtamadığımızdan şikayet ederken, körfezi, EXPO’su, Kruvaziyer’i ilgilenirken aslında en temel ihtiyaçlarımızın elimizden gittiğinin farkına varmamışız.
1980’li yılların Ankara’sına benzetebileceğimiz derecede yoğunlaşan isli ve yoğun kirli havanın geceleri tamamen üzerimize çökmesi ne alışmamız gerekti bu kış! Ne oldu İzmir’im sana...
Aslında bir çok şehrimizde çok daha önce bir sorun haline gelmiş bu durum, bir şekilde uzun dönemli ve kesin tedbirler alınarak çözüme ulaştı. Sadece doğalgaz altyapısının şehrin tüm bölgelerine hızla getirilmesi değil aynı zamanda, alınan kömür tiplerinin üzerine kalite sınırlaması getirilmesi, yakma kazanlarının ve apartmanlardaki baca filtrelerinin daha kaliteli standartlara getirilmesi ile bu sorun biraz daha hafifletilebilinir.
Aksamları caddelerde yürümek ve balkon kapılarını açarak kış günlerinde evi havalandırmak neredeyse bir fantezi oldu. Bu haliyle İzmir’in diğer konularda atılım yapması, örneğin sağlık turizmi, kongre turizmi gibi alanlarda gelişmesi biraz zorlaşıyor
Bu konuyu birilerini suçlayıp, buradan bir fayda sağlamak için değil, İzmir’de çeşitli projelerle ön plana çıkan bu kadar kurum ve kuruluş varken ve her konuda bir bilen çıkarken, ortak akıl ve hızlı harekete geçmeyle çözüme gidilmesi en doğrusu olacak sanırım.