Erkekleri bile daha kolay anlıyorum da, şu hemcinslerimi anlayabilmiş değilim. Karmaşık bir yapıya sahip kadın beyninin, alakasız olayları ilişkilendirme ve düşünce hızına hayranım ama gel gör ki düşünce şeklini çözemiyorum.
Henüz genç kızsınızdır, sormaya başlarlar yok mu hayatında birisi? Yok dersiniz. Ama olsun, şöyle düzgün bir erkek arkadaşın olsun. Çok mu çekingensin acaba, biraz bak kızım kendine, sende yaşıtlarının arasına katıl, gez toz nasihatları ederler. Kendi yaşıtlarınız hemcinsleriniz için ise acınacak haldesinizdir, vah vah kimse beğenmiyor diye fısıldamalar başlamıştır. Diyelim ki erkek arkadaşım var dediniz. Hah işte o an yandığınız andır. Sevgilinizin aile seceresini bilmekle yükümlüsünüzdür. Önce kimmiş, neyin nesiymiş sorgusuna tutulursunuz. Sıradan biriyse, hafiften küçümsenen bakışlara maruz kalırsınız. Erkek arkadaşınız yok diye eleştirenler, erkek arkadaşınız olduğunda artık sizi hoppalıkla suçlamaya hazırdırlar.
Evlenecek yaşa gelindiğinde ise asıl kabus başlamış demektir. Neden evlenemediğiniz didik didik edilir. Çirkin, huysuz, asosyal, gezenti, fazla titiz ya da pasaklı gibi vasıflarla suçlanabilirsiniz. Evlenmek istemediğinizi söylediğinizde ise asla inanmazlar. İş, sonradan çok pişman olacaksın, yalnız bir zavallı olarak öleceksin noktasına kadar gelir. Yakın çevreden birisi evlenmek üzere ise bu baskı iyice artar. Rol model olarak size kendisi gösterilip durulur. Erkek arkadaşınız varsa ve evlenmeyi henüz düşünmüyorsanız, baskının cinsi değişir. Eee ne zaman düğün, hadi artık ne bekliyorsunuz demeye başlarlar. Kendileri evli ve mutsuz ya sizde o kervana katılın rahat etsinler isterler. Evlenmek şarttır! Evlenememek bir eksiklik göstergesidir!
İlişkiniz ciddiye binene kadar size evliliğin güzelliğinden bahsedenler evliliğe karar verdiğiniz anda bekarlık sultanlıktır demeye başlarlar. Sizi bekleyen sorumluluklar ve evliliğin zorlukları bir bir anlatılır.
Evlendiğiniz gün huzura ereceğinizi sanmayın! Evlilik cüzdanını elinize aldığınız an en büyük baskı geliyor demektir. Çocuk! Kimisi, hemen oracıkta, dakka bir gol bir; çocuk yapın demeye başlar. Kimisi biraz rahat edin gezin tozun, evliliğin tadını çıkarın önerisinde bulunur, insaflıdır. Bir kaç ey geçsin evliliğin nasıl gidiyor araştırma timi çalışmalara başlamıştır. Amaç mutlu gittiğini görüp rahat etmek değildir. Evlendin de ne oldu al gördün gününü demek için ya da hadi çocuk yapın baskısı için hazırdırlar artık. Çocuk yapmak için özendirilirsiniz, dünyanın en güzel şeyidir. Henüz niyetiniz olmadığını söylediğinizde, arkasında bir şeyler aramaya başlarlar; olmuyor mu acaba çocukları, ekonomik durumlarımı yetersiz, evliliklerimi iyi değilÖ. Felaket senaryoları yazılmaya başlamıştır.
Gün gelir anne olmaya karar verirsiniz; o dünyanın en güzel şeyi yap bir an önce geç kalıyorsun diyenler, yandın, mahfoldun, unut sen hayatını, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak demeye başlarlar. Hani harika bir duyguydu, hani beklediğim her an için pişman olacaktım, bir rahat nefes aldırmıyordunuz bana şimdi ne değişti diye isyan edesiniz gelir.
Kariyer yaparsınız; hırslı olmakla suçlanırsınız ya da ev hanımlığını becere-mediğiniz iddia edilir. Ev hanımı olursunuz; çalışmak zor geldi, yapamadı, iş bulamadığı için evde oturuyor derler.
Felaket tellalı kadınlar tanıyorum. Ağzınla kuş tutsan yaranmayacağın! O öyle mutlu olduysa sende aynını yapmalısındır, aksini yaparsan kesinlikle mutsuz olacaksındır.
Halinizden memnun yaşamaya hakkınız yoktur anlayacağınız. Seçimlerinize karışmak üzere kadın ordusu hazır ve nazırdır. Arı gibi çalışırlar, ağustos, tatilmatil dinlemezler. Her daim göreve hazırdırlar. Yaşamayı seçtiğiniz her durumun aksini savunan bir teorileri ve deneyimleri vardır. Herkes çok biliyor ya hayatı, size gönüllü akıl hocalığı yaparlar. Oysa hayat, kendinizin tecrübe ettiği kadardır.
Kadının kadına ettiklerine akıl sır erdiremiyorum. Nedir bu kadınların hemcinsleri üzerinde baskı kurma merakı? Kadının en büyük düşmanı yine bir kadındır derler ya hiç de haksız değiller. Zaten bir kadın zekasının baş edemeyeceği tek zeka yine bir kadın zekasıdır.
İnanacağın şeyleri kendin seçmezsen, onlar gelip seni seçermiş. Oysa başkalarının seçimleri ile yaşamak, yaşanmamış bir hayata gözlerini yummaktır. Bırakalım herkes kendi seçimleri ile mutlu yaşasın.