Sezin Sivri

Sezin Sivri

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İster bekâr olun ya da evli, yeni ayrılmış ya da vakit geçmeden evlenmesini söyleyen aile fertlerinden bıkmış biri olun, yaşınız ve konumunuz ne olursa olsun herkesin vazgeçilmezidir aşk! Öyle gençlerin tekelinde değildir. 5 yaşındaki çocuk da aşka düşer, 70 yaşındaki Ahmet Amca da.
İşte bu nedenle konumuz aşk, ilişkiler, kadınlar ve erkekler...
Peki ya nedir aşk?
Aşk bir yanılsamadan ibarettir. Çoğu aşk hayaldir, aslında var olmayan ama zihnimizde canlandırdığımız.
Aşk bir dürtüdür. Âşık olunca neredeyse dünya durur. Beynimiz her zamankinden farklı çalışmaya başlar. Artık arzu ve özlem başlamıştır. Bütün günü, bütün geceyi onu düşünerek geçirmekten kendinizi alıkoyamazsınız.
Eliniz telefona defalarca gidip gelir, olur ya belki bir mesaj gelmiştir.
Aşk bir ihtiyaçtır. İnsan, doğası gereği aşkı arar. Bulduğunda da ‘âşık olma’ duygusunu tatmin etmiş olur. Bu dürtü, seks güdüsünden bile güçlüdür.
Aşkı reddedilen insanlar, bu sebeple cinayet işlerler. İnsanlar aşk için yaşar. Hatta bazıları aşk için öldürür. Bazıları aşk için ölür. Bazıları bu dünyada yaşarken ölmek neymiş, aşk acısı çekerek tadar.
Aşk bir içgüdüdür. Âşık olan her insanın amacı aslında, o kişiye olan hayranlığı ne kadar büyük olursa olsun, neslini devam ettirmek, belli bir tabiata sahip bir varlığı dünyaya getirmektir.
Âşık olduğunuz kişiye gelince, o dünyanın merkezi olur. Artık sizin için özel bir anlam taşımaktadır. George Bernard Shaw’ın ifade ettiği gibi, “Aşk, bir kadın ile öteki arasındaki farklara fazla önem vermektir”.
Her aşk, hayal kırıklıklarıyla doludur. Bu büyük yanılsamanın sonunda “Seni ne kadar da yanlış tanımışım, sen aslında ...sın” cümleleri kurulur. Bir insanda yaşadığınız hayal kırıklığı, onun gerçek karakteridir. Geriye kalansa sizsinizdir, özlemleriniz ve yanılsamalarınızdır.
Her şeyin olduğu gibi, aşkın da bir ömrü vardır. 3 yıl diyorlar ama ben pek inanmıyorum. O eskidenmiş diyesim geliyor. Sanırım, aşkın ömrü gitgide kısalıyor.
Tutkulu aşkın şiddeti zaman içinde hafifler. Aşk için gerekli olan dopamin, noradrenalin ve feniletamin hormonları gittikçe azalır. Artık görmeyen gözler açılır, dünyanın merkezi o olmaktan çıkar. Tutkunun yerini mantık alır. Bu durumda karşınıza iki seçenek çıkar; aşkınız biter ya da sağlam bir ilişki haline dönüşür. Tercih biraz da size kalmıştır.
Niye acı verir?
İlişki istendiği gibi gitmediğinde hayat kâbusa dönüşür. Reddedilme, anlaşılamama, kıskançlık, terk edilme ya da aldatılma duygusu hayatı kâbusa çevirir. Hemen ardından umutsuzluk, öfke ve nefret başlar.
Her şeye rağmen vazgeçemediğin, çekip gitmek istesen de gidemediğin zamanlar olur. Kalmak da acı verir, gitmek de. Aşk, insanı yakar...
Cehennemi anlamamız için bilmemiz gereken tek şey ayrılıktır. Yalnızlık korkusu, karamsarlık, hayatı yaşamaya değer bulmama, hayatın anlamsızlığı düşünülür. Evden dışarı çıkasınız gelmez, günlük hayatınız aksamaya başlar. Derin bir acı yaşanır. Bunu atlatamayıp ölümü düşünmeye başlamalar, intihar etmelere kadar giden depresyonlar başlayabilir. Aşk acısı kadında başka, erkekte farklı gözlenir.
Erkek unutmak için âlemlere akıp, çivi çiviyi söker yöntemiyle daldan dala atlarken, kadın derin bir sessizliğe gömülür.
Seversin, kavuşamazsın, aşk olur. Kavuşursun, aşk ölür. Kavuşup da sevmeyi sürdürebilene ise aşk olsun.