Sezin Sivri

Sezin Sivri

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yaklaşan 12 Haziran Genel Seçimleri öncesinde siyasi partiler arasındaki rekabet giderek kızışmaya başladı. Seçim otobüslerinden yükselen, bangır bangır çalan müzikler, daha doğrusu içinde partinin ismi geçen iğrenç cıngıllar hala kullanılsa da şimdilerin yeni trendi televizyon reklamları. MHP klasik yöntemi kullanmaya devam ederek rap müzik tarzındaki seçim şarkısıyla ilgi çekmeye çalışırken, CHP’nin “Aile Sigortası”, “Çocuk Bütçesi” reklamlarıyla başlattığı reklam yar, AKP’nin reklamlarıyla devam ediyor.
Siyasi reklam kampanyalarının amacı seçimi kazanmaktır. Peki, seçimi kazanmak için her yol mubah mıdır?
Sevgili Başbakanımız icraatlarını anlattığı bir reklam filminde “Hava Yollarını Halkın Yolu Yaptık”diyor. Vatandaşın ilk kez uçağa binmesinin AKP ile uzaktan yakından ilgisi yok.
Hava yollarının daha fazla vatandaş tarafından kullanılabilir hale gelmesinin tek sebebi sadece özel havayollarının artışı ve bu sayede gerçekleşen rekabetten dolayı meydana gelen ucuzlamadan ibarettir. Yani bunu sağlayan AKP hükümeti değil, özel sektörün gelişmesidir.
Evet, çoğunluk uçağa ilk kez AKP döneminde binmiştir, bu doğrudur. Ama iktidarda oldukları dönemde oluyor olması demek, onlar yaptı demek değildir. Ayrıca vatandaş ilk kez AKP döneminde ipad kullanmaya başlamıştır, aynı ipad kullanımı da mı onların sayesinde olmuştur? Burada İbrahim Tatlıses’in dediği gibi “Urfa’da Oxford vardı da biz mi okumadık” demek istiyorum.

Doğan görünümlü, şahin uçaklar
Sık sık seyahat ediyorum, tercihim genellikle hava yoları oluyor. Reklam filminde dediği gibi sabah gidiyorum işimi bitirip akşam dönüyorum. Üstelik doktorumda traktörle olmasa da arabayla yolculuk etmem yerine uçağı öneriyor. Hal böyle olunca bende düşüyorum avantajlı, kampanyalı, ucuz uçak biletlerinin peşine. Uygun güne, en uygun fiyat aranıyor. Hemen gördüğünüz rakama alamıyorsunuz biletinizi, bir de vergisi var onun. Onu da ekliyorlar üstüne bambaşka bir rakam çıkıyor karşınıza. Hadi erken davrandım, ucuz bileti yakaladım diyelim. Asıl macera işte o noktada başlıyor..
Otobüs zihniyetli uçak kavramıyla karşılaşmaya başlıyorsunuz. Ucuz diye tercih ettiğiniz hava yoları şirketinin uçaklarının eski Mercedes 303’lerden hiçbir farkı yok. Rekabetin fiyatları düşürmesi, Avrupa’dan alınan 2. el uçaklar sayesinde resmen külüstür turizmle seyahat ediyorsunuz. Bir nevi “doğan görünümlü şahin” vaziyetleri..
Orası burası yırtılmış, yamalı, daracık koltuklarda geçen kabus gibi dakikalar. Ha düştü ha düşecek korkusu. Üstelik neredeyse kafanızı koltuğa yaslamanızdan bile para alacaklar. En kötüsü de koltuklarına sığamamanız. 2. El uçaklarla, daha fazla ama uygun fiyata yolcu taşıyabilmek için uçaklara koltuk ekliyorlar. Mevcut koltuk aralıklarını azaltıp, yeni koltuklar konuyor. Sonuç olarak, bu yüzden yolcuların yarısından çoğunun koltuklara sığamadığı havayolları anlayışı hakim hale gelmiş durumda.
Uygun fiyatlarla uçağa binmek istiyorsanız; rejim yapmanız lazım! Üstelik uzun boylu olmamalısınız. Mümkünse bacaklarınızda kısa olsun. Astım vs gibi rahatsızlıklarınızda olmamalı. Genellikle İzmir uçakları rotar yapar ve sizi uçağın içinde 30 - 40 dk bekletirler. Özelleştirme, özel havayolunu özendirmek, “hava yollarını halkın yolları yaptık” demek güzel de, madem hayaldi yaptın, bir bak bakalım nasıl olmuş.

‘MARKA ŞEHİR’ OLMAK!
İzmir’in marka şehir olma konusuna kafayı takmış durumdayım. Sonunda bir şehrin nasıl marka olabileceğini daha iyi anlayabilmemi sağlayacak bir kitaba kavuştum. Türkiye’nin önde gelen marka danışman-larından Muhterem İlgüner ve Avrupa’nın en önemli şehir ve yöre stratejistlerinden Christer Asplundun, bir şehrin nasıl marka olacağı konusunda yöneticilere ışık tutacak olan “Marka Şehir” isimli bir kitap çıkardı.
Bir araya getirilen konu başlıkları ile belediye başkanları, ticaret ve sanayi odası başkanları, bölgesel kalkınma ajansları ve bölge planlamacılar için baş ucu kitabı olabilecek nitelikte. Rekabetin değerlendirilmesi, alıcı -satıcı ilişkilerinin dinamiği, pazarlama altyapısının rolü ve etkin iletişimin yaygınlaştırılması gibi şehir markalaşmasında son derece önemli konuları da kapsıyor.