Alzheimer hastalığının adını son yıllarda sıkça duyar olduk. Yapılan araştırmalar, yaşlılık hastalığı, bunama diye bilinen alzheimerın, 65 yaşın üzerinde yüzde 5-10 oranında görüldüğünü ve bu oranın 65 yaşından sonraki her 5 yılda bir, ikiye katlanarak arttığını gösteriyor. 85 yaşın üzerinde ise her üç kişiden birinde alzheimer hastalığına rastlanıyor.
Başrolde Ali Poyrazoğlu
Sık karşılaşılan dördüncü hastalık olan alzheimer, en yüksek maliyetli hastalıklar sıralamasında ise kalp hastalıkları ve kanserden sonra üçüncü sırada geliyor.
Hayatın git gide hızlanan temposu içinde unutkanlık 7’den 70’e hepimizin gündelik sorunu. İsimleri, telefon numaralarını, toplantılarımızı, alınacakları, eşyalarımızı koyduğumuz yeri unutuyoruz.
Günlük yaşamımızı ciddi biçimde etkilemeyen, bir süre sonra aklımıza gelen küçük unutkanlıklar bir noktada normal...
Alzheimerda karşılaşılan unutkanlıklar ise ilerleyici nitelikteki unutkanlıklar ve diğer zihinsel bozukluklar.
Günlük yaşamı ciddi biçimde engelleyecek düzeye ulaşıyorlar.
Alzheimer hastalığı hakkında farkındalık yaratmak ve toplumu bilgilendirmek amacıyla Türkiye Alzheimer Derneği, ünlü tiyatrocu Ali Poyrazoğlu ve Novartis ilaç firması bir araya gelerek “Alzheimer Sahnede” oyununu sergilemeye başladılar. Alzheimer hastası bir kişi ve ailesinin hastalığın başladığı günden ileri evreye ulaştığı sürece kadar yaşadıklarını anlatan oyunun bilet satışından elde edilen tüm gelir, Türkiye Alzheimer Derneği’nin hastalıkla ilgili geliştirdiği eğitim programlarına aktarılıyor.
İlaç firmalarının, yurtdışında, büyük prodüksiyonlu sinema filmleri aracılığı ile mesaj verdiği oluyordu.
Şimdi Türkiye’de, Ali Poyrazoğlu gibi önemli bir sanatçı, üstelik tiyatro aracılığıyla alzheimer hastalığını anlatmak üzere yola çıktı. Son yıllarda gördüğüm en güzel, belki en başarılı projelerden biri.
27 Haziran’da başlayıp, 21 Eylül’de tekrar İstanbul’a dönecek oyun, Karşıyaka Açıkhava Tiyatrosu’nda sahnelenecek.
Bir gün hepimizin başına gelebilecek olan alzheimer hastalığını Ali Poyrazoğlu’nun anlatımı ile izlemenizi tavsiye ederim.
Balkon sefası
24. dönem seçimlerinde AK Parti, yüzde 50.01 oy oranıyla 3. kez iktidar oldu. Gerçekçilik, başarının kime ait olduğunu doğru vurgulamaktır.
Aydınlar ne demiş? İzmir’den hangi sesler yükselmiş?
Bunların pek bir önemi yok. Demokratik bir toplumda sadece belli bir kesimden yükselen sesle iktidar olunmuyor. Bazı şeyleri boş yere tartışıyoruz; oy oranındaki artış, sandalye sayısındaki düşüş, hiç fark etmez. Sonuç olarak AK Parti, tek başına iktidar oldu.
Türkler, iki bilinmeyenden biri
Yarışı sadece bir kişi kazanır, ikinciye ancak avunmak ve kendini teselli etmek düşer. Kılıçdaroğlu istediği kadar, “Seçime girip milletvekili sayısını artıran tek parti CHP’dir.” deyip dursun. Zafer, kazananındır. Hele bu zaferi yüzde 50 oranında oy alarak kazanmışsa, milletvekili sayısının artmış ya da azalmış olması bir şeyi değiştirmez.
21 milyon seçmen bunu istemiş ki böyle olmuş.Her iki kişiden biri AKP ye oy vermiş. Ben pek AKP’ye oy vereceğim ya da verdim diyene rastlamadım!
Temiz bir vicdan kadar harika bir yastık yoktur diyorum, başka da bir şey demiyorum.
Bu seçimin sosyolojik, ekonomik ve psikolojik sonuçları neler olacak, anayasada ne gibi değişiler olacak acaba? “Miting furyası” “balkon sefası” na dönüşmüşken, önümüzdeki günlerde hangi “sürprizler” ile karşılaşacağız bakalım.
Fransız tarihçi Albert Sorel’in bizim hakkımızda söylediği gibi “Dünyada iki bilinmeyen vardır; biri kutuplar, diğeri Türkler.” Bekleyip göreceğiz.
“Baba imajı”
Her birimizin zihninde bir “baba imajı” var. “Anne imajı” ne kadar şefkatli ve yumuşaksa, “baba imajı”mız da o kadar güçlü ve kusursuz. Yüzyıllarca erkeklerden yaşamlarında kaslarına güvenmeleri istendi. Günümüzde ise buna bir de zenginlik, başarı ve iş dünyasında iz bırakma özellikleri eklendi. Kusursuzluğu hep baba imajına yükledik.
Annelerime fazlasıyla bağlı, bir o kadar ortada bir ilişkimiz varken, babalarımızla hep sınırlı ama özel, gizli bağlarımız oldu. Babalar hep en son duydu olan biteni...
Duyguların ifade edilmesi hep arka plana kaldı. O sert, güçlü, başarılı baba imajların arkasında pamuk gibi kalpleri vardı.
En zor olan hep dik durma imajı, babalarımıza yüklendi.
Başta kendi babam olmak üzere tüm babaların Babalar Günü’nü kutluyorum. Ben şanslı olanlardanım, yumuşak sevgi dolu bir babam var. Bu sayede mutlu bir çocukluk geçirdim, sevgiyi, sevdiğimi göstermeyi annemden olduğu kadar babamdan da öğrendim.